Başika tartışması

Başika tartışması

Irak'ın en büyük ikinci kenti Musul'un IŞİD'den temizlenmesi için ABD'nin öncülüğünde Ekim'de yapılması öngörülen operasyonla ilgili geri sayım başlarken Irak'ın merkezi hükümeti, Musul'a 20 Km. uzaklıkta bulunan Başika'daki TSK varlığını "yasa dışı" ve "işgalci" olduğunu ilan etti. Bu açıklamayla eş zamanlı, Amerikalı Albay John Dorrian'ın yaptığı açıklamada "Irak topraklarında bulunan Türk askeri, Irak hükümeti tarafından verilen resmi izinle gelmemiştir, illegaldir" demesi manidardır.

Ankara ise Türkiye'nin Başika'daki varlığının tartışma konusu yapılamayacağını, askerlerini çekmeyeceğini ve Musul operasyonunda kesinlikle yer alacağını dünyaya ilan ederken ABD ise Savunma Bakanlığı Sözcüsü Amerikalı Albay'ın açıklamasını yalanlayarak ve yanlış anlaşıldığına dair yapılan açıklama ile kısmen geri adım atmıştır.

ABD'nin bu tutumu yeni değil. ABD Başkan Yardımcısı Biden, yaklaşık 1 yıl önce Aralık 2015'te "Türkiye, acilen Başika'dan çekilmeli" demişti.

Tartışmalar devam ederken dün Arap Birliği Sözcüsü Irak Merkezi Hükümeti'nin bu kararını desteklerken, IKYB Sözcüsü ise "Başika'daki Türk askeri varlığı Irak Savunma Bakanı'nın onayıyla konuşlanmıştır" dedi.

***

Gelişmeler dikkatle incelendiğinde ABD'nin birkaç ipin üzerinde oynadığı anlaşılmaktadır. Bir defa ABD, Türkiye'nin Irak'ta Suriye'deki Fırat Kalkanı gibi benzer bir operasyonu yapmamasını ima etmektedir. Yani ABD, gerek Rakka ve gerekse Musul'da operasyonların kendi denetiminde yapılmasını öngörmektedir. ABD Musul'u PKK-PYD ve "Haşdi Şabi" Şii milislerle geri almak ve daha sonra IŞİD yerine Sincar'da olduğu gibi farklı bir durum yaratma peşindedir. Türkiye'nin sert duruşu ve tutumu bölgede cereyan eden oyunları bozmaktadır. Fırat Kalkanı Operasyonu yalnız askeri harekat değil siyasi yönden önemli bir diplomasi aracıdır.

Bölgede Türk askerinin bulunma sebebi yeni değildir. Türkiye, yıllardır Kuzey Irak'ta asker bulundurmakta ve Saddam döneminde de Çekiç Güç süresinde de asker bulundurmuştur. Sıkıntının kaynağı alan hakimiyetidir. Saddam, güvenlik bölgesine müdahil olamadığı için TSK'ya izin vermiş, Barzani ise "PKK'ya gücümüz yetmez" demiştir.

Saddam döneminde ve sonrasında bölgede 6 noktada Türk askeri bulunuyordu. 2007'den sonra yine Irak hükümeti onayıyla asker bulundurma konusu devam etmiş ve son yıllarda IKYB'den de kabul görmüştür.

Irak topraklarının hemen hemen yüzde 30'u IŞİD kontrolü altındadır. Geri kalan topraklarda binlerce Km. uzaktan gelip Irak'ı işgal eden ve bölgelere ayıran ABD ve koalisyon güçlerinin yanı sıra İran güçleri de bulunmaktadır. Hangi egemenlikten söz edilmektedir? İşgalci Türkiye mi?

Irak'ta sosyal medyada bir yaygara başını almış gidiyor. Bazıları meseleyi farklı yönlere çekerek Türkmenler arasında gereksiz bir tartışmayı başlatmışlardır. Tabidir ki her ülke vatandaşı ülkesini sever ve egemenliğini savunur. Ancak buradaki sorun alan hakimiyeti yokluğu ve tehdit unsurudur.

***

Ankara'daki askeri ve sivil yetkili ağızlardan Musul ile ilgili Cumhurbaşkanı'nın Sünni Arap ve Türkmenler ifadesinin yanlış anlaşıldığı, Başika'da sadece Sünnilere askeri eğitim verildiği iddialarının doğru olmadığı, eğitim alanlar arasında Sünni, Şii, Türkmen, Yezidi hatta Hıristiyanların bulunduğu bildirilmektedir. Ayrıca herhangi bir ayrım yapılmadan hasta tedavileri sürekli bir şekilde Türkiye'de yapılmaktadır.

Bir Irak'lı Türkmen olarak, Türkmenler Sünnisi ve Şiisi ile bir bütündür, hiçbir oyun bu bütünlüğü bozamayacaktır.

Türkiye, Musul ve Rakka'nın demografik yapısının korunmasını ve Musul için verilen 5 mesajın başında IŞİD'in yerlerinden ettiği Telaferli Sünni ve Şii Türkmenlerin evlerine dönmesinin sağlanmasını, ilçeden olmayan Şii milislerin de kente girişinin olumsuz sonuçlara yol açacağı uyarısında da bulunmuştur.

Türkiye, Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunmakta olup herhangi bir farklı girişimde Iraklılardan önce karşı çıkacaktır.