Başı ezilmeyen yılan sokuyor!
TBMM'de sizin yaptığınız "Çözüm" değil bölünme süreci dedik, burun kıvırdınız. Teröristler kentlerde örgütleniyor, insanları silahlandırıyor ve ciddi ciddi ayaklanma provaları yapıyorlar dedik, tınma bile tınmadınız. Bölgede vuku bulan bütün eylemleri tek tek soru önergesi haline getirip hangi tedbirlerin alındığını ve nelerin yapıldığını sorduk, cevap vermediniz.
Şimdi haftalarca sokağa çıkma yasakları uyguluyor, halkın bölgeden göç etmesini seyrediyor, sokaklara kazılan hendekleri doldurmaya çalışıyor ve okullardan öğretmenleri çekiyorsunuz!
Sembolik gösteriymiş!
YDG-H adlı kolluk kuvveti oluşturdular. Üniformalar içinde tören düzenlediler seyrettiniz. Diyarbakır-Bingöl kara yolunu YDG-H adlı terörist odaklar yirmi altı gün süreyle kapattı müdahale etmediniz. YDG-H işi bir adım daha ileri taşıyarak yol kesip, kontrol yapmaya başladı. Yalçın Akdoğan konuyla ilgili olarak şu talihsiz açıklamayı yaptı: "Örgüt, bu tür sembolik gösterilerle bölgede otorite tesis ettiği gibi bir görüntü vermek istiyor. Ancak kimsenin görmediği bir sokakta çok kısa süreli bu tür tiyatroların sergilenmesi, bir fotoğraf karesinin bütün bir bölgenin görüntüsü gibi sunulması maksatlı bir tertibe benziyor."
Akdoğan'ın sorunu basite alışının, sorumsuz yaklaşımının bedelini asker şehit vererek halk göçerek ödüyor.
Vaveyla koparılıyormuş!
PKK, 1984'te ilk cinayeti işleyen ve bir Mehmetçiği şehit eden Mahsum Korkmaz adlı terörist caninin heykelini dikerek "ilk kurşun" anıtını inşa ediyor. Konuyu TBMM'de gündeme getiriyoruz ve sürekli İçişleri Bakanı'na konuyla ilgili soru önergesi veriyor ve gerekli tedbirleri almasını istiyoruz. Bakan Efkan Ala, terörist heykelle ilgili şu tarihi açıklamayı yapıyor: "Fiberglas maddeyle yapılmış basit bir heykel. Vaveyla koparanlar bu işten beslenenler" diyor.
Çözüm sürecinde terör gemiyi azıya almış, devleti bölgeden kazımak için elinden ne gelirse yapıyor. MHP, yetkilileri göreve çağırıyor, gerekli tedbirleri almasını istiyor. Dolmabahçe'de HDP'lilere masa kuran Başbakan Yardımcısı Akdoğan kendilerini uyaranları "maksatlı tertip" yapmakla suçluyor. Bakan Efkan Ala ise 'teröristin heykeli nasıl dikilebiliyor' diye soranları "vaveyla koparmak" ve "işten beslenenler" olarak ilan ediyor.
Bugün yaşananlar "çözüm süreci" saplantısının Türkiye'yi getirdiği yerdir. Kendini beğenmiş, kibir ve fanatik AKP kadrolarının gerçeklere göz yumarak PKK'nın önünü açması mevcut durumu yaratmıştır.
Görüştüğünüz Öcalan'ın "öz savunma gücü!
Öcalan, "kent meclisleri ve öz savunma gücü"nün oluşturulması talimatlarını İmralı'dan vermişti. Bölgedeki bütün kentlerde "öz savunma birlikleri"nin oluşturulmasını isteyen Öcalan'dan çözüm dileyen de AKP idi.
Öcalan "her yer, Yüksekova'yı örnek almalıdır" derken AKP de Öcalan'ın Nevruz mesajlarını Diyarbakır'da halka okutuyordu.
PKK bölgeyi Türkiye'nin egemenliği altından kopartmaya çalışıyorken, AKP iktidarı çözüm süreci diye sayıklıyordu.
Hendekler için PKK ile pazarlık!
Çözüm sürecinde YDG-H ile HDP'li belediyeler birlikte şehirlerde hendekler kazıyordu. Bunun kabul edilemez olduğunu, yapılanların PKK'nın ayaklanma provası olduğunu, güvenlik güçlerinin duruma derhal müdahale etmesi lazım geldiğine yönelik ikazları AKP iktidarı, kös kös dinlemekle yetindi. AKP çözüm süreci bağlamında Öcalan'ı devreye sokarak sorunu çözmeye çalıştı. Sonuçta hendekler PKK'nın talimat ve müdahalesiyle kapatıldı.
PKK, kentlerdeki milislerine o zaman şu talimatı vermişti: "Hendek açtığınızda sadece bir mahalle bizim oluyordu. Artık şehirlerin tamamı bizim. Hendeklere gerek yok, kapatın." Bu talimat üzerine YDG-H timleri açtıkları hendekleri kapatmıştı.
Başbakan; Silopi, Cizre ve Sur için "sokak sokak temizlenecek" diyor. Millet de şimdi soruyor: Örgüt bu sokaklara yerleşirken, patlayıcılarla donatırken, kısacası kirletirken siz neredeydiniz? Onlarca ikazı niçin duymazlıktan geldiniz? Yılanın başını küçükken neden ezmediniz? Bir zamanlar ortaklık yaptıklarınızın hep hain çıkmasının nedeni nedir?