Önce İstanbul Beşiktaş'ta polise ardınan Kayseri'de mehmetçiğe yapılan hain terör saldırılarında toplam 58 şehit vermemize rağmen yandaş medyanın tek derdi başkanlık sistemiydi. Kayseri'deki saldırıda şehit düşen mehmetçiği toprağa vermeden bir 'Başkanklık' çıkışı da Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şükrü Kartepe'den geldi. Önümüzdeki günlerde Meclis'te gündeme egelecek "Başkanlık sistemi" ve "Yeni Anayasa" hakkında açıklamalarda bulunan Kartepe, "Önemli olan, parlamentonun yasa yapmasını kolaylaştırmak. Yoksa başkan zaten yetkili olacak. Başka çare yok" dedi.
Habertürk gazetesinden Kübra Par'ın sorularını yanıtlayan Karatepe'nin açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
Karatepe, "HSYK diye seçimle oluşmuş bir organa gerek yok" görüşünü savunurken, "Çoğu demokratik Batı ülkesinde, bunların tayin ve terfileri doğrudan adalet bakanlığı tarafından yapılıyor" ifadesini kullandı.
Önerilen sistemde Meclis'in başkandan üstün olduğunu söyleyen Karatepe, "Amerika’da, başkan bir yasayı veto ettiği zaman kongre onu ancak 3’te 2 ile kabul edebilir. Bizde salt çoğunlukla kabul edilecek. Başkanlık sisteminde, parlamentonun asli görevi yasa çıkarmaktır. Önemli olan, parlamentonun yasa yapmasını kolaylaştırmak. Yoksa başkan zaten yetkili olacak. Başka çare yok" diye konuştu.
SEÇİLMİŞ HSYK'YA GEREK YOK
- AK Parti ve MHP’nin üzerinde uzlaştığı metin, sizin ne kadar içinize sindi?
İçime sindi, bir tereddüdüm yok. Mesela biz HSYK’nın çıkacağını düşünmüyorduk, o da dahil edildi. O konuda da eskiden beri şöyle bir görüşüm var: HSYK daha önce 5 kişiyle idare ediyordu. Bunu 20 kişiye çıkardılar. Bu çok mübalağalı bir düzenlemeydi. Bu kadarı gerekmezdi. 12 kişiye indirilmesi hoşuma gitti.
- HSYK’nın seçim usulünde, 2’nci turda 5’te 3 çoğunluk yakalanmazsa en yüksek oyu alan 2 aday içerisinden kura çekiliyor. CHP’den buna eleştiri var. “Kurada en yüksek 2 oy alanı bırakıyorlar ama zaten AK Parti’nin karma komisyonlarında 30 üyesi var. Dolayısıyla 2 adayı belirlemiş oluyorlar. Nerede burada demokrasi?” diyorlar. Bu eleştiriye bir yorumunuz olur mu?
Bu konudaki yorumum şu; CHP’li arkadaşlara çok çalışmalarını, halktan çok destek almalarını ve Meclis’te çoğunluk sağlayıp HSYK üyelerini kendileri tayin edecek çoğunluğu elde etmelerini tavsiye ederim! (Gülüyor) Başka çare yok! 1982 Anayasası’nın eleştirdiğimiz pek çok yönü var ama aynı zamanda sorun çözücü olduğunu söyleriz. 12 Eylül’de askerler darbe yaptığında Türkiye’nin Cumhurbaşkanı yoktu. İhsan Sabri Çağlayangil, senato başkanıydı ve Cumhurbaşkanı’na vekâlet ediyordu. 1982 Anayasası’nda bu sorunları çözdüler. “1’inci, 2’nci, 3’üncü turda olmazsa, 4’üncü turda en çok oyu alan seçilir” dediler. Bu detaylarda demokrasi aramamak lazım. Ayrıca bana kalırsa, HSYK diye seçimle oluşmuş bir organa gerek yok. Çoğu demokratik Batı ülkesinde, bunların tayin ve terfileri doğrudan adalet bakanlığı tarafından yapılıyor.
- Ama bu yargı bağımsızlığına aykırı değil mi?
Aykırı bir durum olmuyor. Almanya’da, adalet bakanlığı hâkim ve savcıları tayin ediyor. Amerika’da, bütün federal yargıçları başkan tayin ediyor. Orada oluyor da bizde neden olmasın?
PARTLİM BAŞKAN
- Cumhurbaşkanı’na verilen bazı yetkiler, tartışma konusu oldu. “Partisiyle ilişiğinin kesilmemesi nedeniyle Meclis’teki milletvekilleri üzerinde nüfuz sahibi olabilecek; erkler ayrılığı kalkacak” deniliyor.
Türkiye, kuvvetler ayrılığından kuvvetler birliğine doğru gidiyor değil. Parlamenter sistemin olduğu hiçbir ülkede kuvvetler ayrılığı kalmadı. İngiltere de buna dahil. Seçim yapılıyor, parlamentoda çoğunluğu sağlayan partinin başkanı, aynı zamanda hükümeti kuruyor. Hükümeti kuran başbakan, hem meclisteki grubun hem de hükümetin başkanı oluyor. Başkanlık sistemi, başkana ne kadar yetki verirse versin, parlamenter sistemle karşılaştırıldığında kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçirmeye her zaman daha uygundur. Burada şöyle düşüneceğiz; halk tarafından doğrudan seçilen Cumhurbaşkanı milli iradeyi temsil etmek bakımından Meclis’in karşısındaki güç olarak karşımıza çıkıyor. ABD’nin başkanlık sisteminde; yasama, yürütme ve yargı eşkenar üçgen olarak çizilir. Bunun anlamı şu; üç kuvvet birbirine tam olarak denktir. Bu mantıktan hareket edersek, başkan tek başına meclise denktir.