Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR
Sabahattin ÖNKİBAR

Başbakan’a şike brifingi ve operasyon soruları

Yazımıza soru ile başlayalım. Batılı hangi demokraside yargı ya da savcılık makamı yapacağı bir iç operasyon öncesinde Başbakanla bir araya gelir ve ona brifing verir?
Batı’da böyle bir ülke yok; zira böyle bir şey yargının ipotek altına girmesidir.
Peki Türkiye’de bugün durum nedir?
Tam tersidir.
İşte size sıcak örnek, futboldaki şike operasyonu öncesinde Başbakan’a bu konuda brifing verildiği haberleri gazetelerin haber sayfalarını süslüyor.
İddiaya göre Başbakan; seçim sonrasını bekleyin, oy kaybedebilirim demiş ve savcılık da beklemiş!
Hayır, bu münferit bir gelişme değil.
Hatırlayın, aynı şey Ergenekon bağlamında da olmuştu.
Önce Tayyip Bey’e brifing veriliyor, sonra harekete geçiliyor!
İyi de, böyle bir usul yokken bu yapılan nedir söyler misiniz?
Soruyorum, ağızlarından hukuk ve demokrasiyi düşürmeyen o malum bezirgânlar bu garabeti neden dillendirmezler?
Ne yani Başbakan o brifingde hoşuna gitmeyen bir şey işitse ve hayır dese operasyon yapılmayacak mıydı?
Evet sorgulanması gereken, Tayyip Erdoğan’ın şekil olarak olsa da, yargı ve hatta hukuka koyduğu bu fiili ipotek olayıdır.
Gelelim ikinci cepheye...
Peşinen söyleyeyim şu ana kadar sızdırılanlar eğer doğru ise gerçekten mide bulandırıcıdır; ancak hadiseyi sadece Fenerbahçe ekseninde sunmak yanlıştır.
Yoksa yoksa Fenerbahçe’yi hedefe oturtup birileri oraları ele geçirmek mi istiyor?
Sevgili Cüneyt Ülsever Oda TV’de yazdı, yoksa hedef gerçekten Sabri Ülker’in Fenerbahçe’nin başına getirilmesi midir?
Gözaltına alınanlar arasında, malum odakların gözdesi olan ve daha önce Ankaragüçlü bir futbolcuya şike mesajı gönderdiği iddiası gazetelere sızan Emre Belözoğlu’nun olmaması ilginç değil mi?
Keza bu soruşturmanın başlangıç tarihinin Aralık 2009 olması kafa karıştırmıyor mu?
Öyle ya bugün Fenerbahçe ile ilgili olarak basına servis edilenler Nisan ve Mayıs aylarındaki son maçlarla ilgili bilgiler. İyi de Zekeriya Öz bütün bunların olacağını, olmadan önce Aralık 2009 tarihinde istihareye yatıp mı öğrendi de bu soruşturmayı başlattı?
Değilse 2009 Aralık ayında bu soruşturma hangi deliller ışığında açıldı!
Yoksa hedef Fenerbahçe’nin fethi idi de, oltayı atalım belki takılırlar diye mi bu operasyona start verildi?
Hayır hayır, amacım asla yapılan operasyonu eleştirmek etkilemek ve birilerini korumak değildir. Tersine biz Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe’ye epey bir zamandır zarar verdiğini düşünenlerdeniz, ancak hadisenin karanlık boyutları var.
Proje eğer pislikten arınmak değil de Fenerbahçe’nin ele geçirilmesi ise ona rıza göstermemiz mümkün değildir.


ŞEHİTLERE SAYGISIZ

Gül, PKK’yı sevindiriyor, şehitlere susuyor!

Hatırlayın, birkaç gün önce Kürtçü Şerafettin Elçi ile Ahmet Türk Çankaya Köşkü’ne çağrılmış ve o görüşme sonrasında Ahmet Türk Cumhurbaşkanı Gül’ü öve öve bitirememişti.
Yine hatırlayın, aynı Abdullah Gül epey bir süre önce Köşk’te ağırladığı Hakkâri’li Kürtçü heyete, “Bekleyin çok güzel şeyler olacak” buyurmuştu.
Kürtçü ya da PKK’lıları böylesine sevindiren Abdullah Gül her nedense iş şehit olan askerlere gelince susuyor.
İyi de Cumhurbaşkanı devleti ve milletin tamamını temsil etmiyor mu?
Birliğin ve bütünlüğün ifadesi değil mi?
Öyle ise, kapalı kapılar ardında Kürtçüleri sevindiren Cumhurbaşkanı, görevleri ülkenin bütünlüğü uğrunda ölmek olan Mehmetçiklerimiz için neden feveran etmiyor?
Ne yani, ölen o vatan evlatlarının PKK’lılar kadar değeri yok mudur?
Keza aynı Cumhurbaşkanı BDP’li mebusların Diyarbakır’ı alternatif bir Başkent gibi sunarak orada grup toplantısı yapmasından hicap duymuyor mu?


SORULAMAYAN SORULAR!

Deniz Feneri’ni Başbakan’a soramadılar

Dün öğle suları.
Başbakan yeni kabinesini açıkladığı toplantıda sorular soruluyor.
Gündemdeki pek çok şey sorulurken bir şey ağza dahi alınamıyor ki o da Zahit Akman’la Zekeriya Karaman’ın gözaltına alındığı Deniz Feneri Operasyonudur.
Diyeceksiniz ki gazeteciler, o yargının konusu diye sormadı! Keşke öyle olsa, öyle değil, çünkü mesela yine yargının konusu olan şike soruşturması soruldu.
Belli ki bu soru korku gereği sorulamadı!
Neyin korkusu mu?
Başbakanlık akreditasyonunun iptali ve hatta işini kaybetme korkusu!
Sakın ha olur mu öyle demeyin!
Bu Deniz Feneri yargılamaları haber yapıldı diye Doğan Grubuna onlarca müfettiş gönderilmedi mi?
Tayyip Erdoğan’ın hoşlanmadığı yayın ve hatta soru bile artık büyük bir risk olduğu için görüyorsunuz özgür bir şekilde sorulamıyor.


VERİLEN GÖRÜNTÜ

Yeni kabine ile ilgili hükümler

1) Kabine üyeleri arasında Tayyip Erdoğan’a, şöyle olsa olur mu diyebilecek Bülent Arınç dışında tek bir isim kalmamıştır. Bu kabine ile Bakanlar artık Tayyip Erdoğan’ın fiilen sekreterleridir ve Erdoğan ülke yönetiminde tartışmasız olarak tek adamdır.
2) Tayyip Erdoğan İçişleri Bakanlığına İdris Naim Şahin’i getirerek İstanbul Belediyesindeki çalışma ekibinin ağırlığını artırmıştır.
3) Milli Savunma Bakanının değiştirilmesi, Ağustos ayı başındaki YAŞ toplantısında olabilecekler bağlamında önemli bir işarettir.
4) Kabinedeki tek sürpriz Nimet Çubukçu’nun görevinden alınmasıdır.
5) Kabine ustalardan ziyade kurşundan askerler görüntüsü veriyor.

Yazarın Diğer Yazıları