Başbakan’a göre Kürt sorunu yok
Başbakan Gaziantep’te şöyle diyor: “Tutturmuşlar bir şey, Kürt sorunu. Ben Kürt sorunu diye bir şey tanımıyorum.” (21 Ocak 2013 tarihli gazeteler). Bunun üzerine MHP milletvekili Oktay Vural, ayped denilen aletten Başbakan’ın, hükümet sözcüsü Bülent Arınç’ın ve AKP milletvekili Hüseyin Çelik’in Kürt sorununun var olduğuna dair sözlerini görüntülü olarak aktarıyor, basın mensuplarına gösteriyor ve gülerek ekliyor: “Tutturmuşlar bir Kürt sorunu...”
Bundan daha çarpıcı bir şey olabilir mi? Başbakan’ın kendisi ve hükümetiyle partisinin yetkilileri Kürt sorununun varlığından bahsetmişler. Oktay Vural da onların bu sözlerini ekrandan gösteriyor ve sonra da Başbakan’ın yeni sözlerini, yani “tutturmuşlar bir şey Kürt sorunu” sözlerini ortaya koyarak çelişkiyi apaçık, yani görüntüsüyle sergiliyor.
Çelişki ancak bu kadar açık ortaya konabilir. Fakat akşam haber kanallarını açıyorsunuz. Oktay Vural’ın ortaya koyduğu çelişkiyi anlayabilene aşk olsun! Oktay Vural’ın basın toplantısı o kadar muğlak ve eksik veriliyor ki hiçbir şey anlamıyorsunuz. Hem de anlı şanlı ulusal kanallardan bahsediyorum. Eğer benim gibi meraklı olup da kanal kanal dolaşıp parçaları birbirine eklemezseniz Vural’ın basın toplantısı tam manasıyla güme gidiyor ve ortaya konan açık çelişkiyi anlamanız imkânsız hâle geliyor. Haberciliğin en temel kuralı 5 N 1 K, en büyük olduklarını iddia eden kanallar tarafından ayaklar altına alınıyor. 5 N’den birisi “ne” sorusudur? Yani olay nedir, olayın, haberin mahiyeti nedir; buna tam olarak cevap verilmesi gerekir. Gelin görün ki Oktay Vural’ın ne anlattığını biz tam olarak öğrenemiyoruz.
Cengiz Çandar’a göre Başbakan’ın bu tür sözlerine aldırmamalı. Bakın 23 Ocak 2013 tarihli Radikal’de Çandar ne diyor: “Bu konuda tek -ve belki de en önemli güvence- artık birçok insanda ’Başbakan’ın ne dediğine değil, ne yaptığına bakın’ duygusunun uyanmış olmasıdır. Yani, Başbakan’ın sözlerine takılmadan, yaptıklarına veya yapma eğiliminde olduğu düşünülen ‘şeyler’e yoğunlaşmak ve Başbakan ile polemiğe girişmek yerine, onu ’iyi şeyler’e teşvik etmekte yarar var. Başbakan’ın söylediklerine takılırsanız, bir milim yol alabilmek mümkün olmaz.”
Sizce bu satırlarda Cengiz Çandar ne demek istiyor? Başbakan’ın söylediklerine bakmayın, yaptıklarına bakın. Zaten birçok insan da artık bu duyguda. Yani Başbakan’ın söylediklerine değil yaptıklarına bakılması gerektiği duygusunda. “Başbakan’ın söyledikleri, durumu idare etmek içindir” mi demek istiyor? Peki Başbakan’la polemiğe girmek yerine onu “iyi şeyler” e teşvik etmek ne demek acaba? Yani Başbakan’ı öfkelendirmeden onu iyi şeylere yönlendirebilirsiniz mi demek istiyor? Vallahi yönlendirilip yönlendirilemeyeceğini düşünmek ve Çandar’ın kendisi hakkındaki bu sözlerini yorumlamak Başbakan’a düşer. Ben bu satırlardan Başbakan hakkında pek de olumlu anlamlar çıkarmıyorum ama dediğim gibi, yorumu yine Başbakan’a aittir.
Başbakan siyasi konuşmalarında sık sık Kur’an’a ve İslami kaynaklara gönderme yapıyor. Siyaset yaparken dinin kullanılması doğru mudur, sorusunu bir yana bırakalım ve Başbakan’ın son günlerdeki şu sözlerine bakalım.
“Allah meleklere ’Adem’e secde edin’dediğinde bütün melekler secde etti ama şeytan secde etmedi. Çünkü o çok kibirliydi ve kibirlendi. İşte ırkçılık budur ve böyle başlamıştır. Irkçılık asabiyet, asabiyet ise şeytandır.” (Milliyet, 23 Ocak 2013).
Ben İmam-Hatip Okulu mezunuyum. Aslında “akrabacılık, kabilecilik” anlamına gelen “asabiyet” teriminin şeytanla ilişkilendirildiğini bugüne kadar hiç duymadım. Yine de kısa bir literatür araştırması yaptım ve böyle bir şeye rastlamadım. Hiçbir hadiste şeytanın davranışı “ırkçılık” olarak nitelendirilmemiştir. Bu duruma göre Başbakan’ın bu sözlerini ben nasıl değerlendireceğimi bir türlü bilemedim; değerlendirmekte âciz kaldım. Cengiz Çandar’ın yazdıklarını düşünüp bu konuda yaptıklarına bakayım dedim, yine işin içinden çıkamadım. En iyisi işi, fizik antropoloji ile uğraşan bilim adamlarına bırakmak. Belki yeni bir ırk tasnifi yaparlar ve cilt rengine göre, kafatası şekline göre, genlere göre yapılan tasniflerin yanına bir de “insan ırkı, şeytan ırkı” tasnifini koyarlar.