Başbağlar, 1993 yılının Temmuz ayının ilk haftasında Türkiye'de arka arkaya yaşanan iki katliamdan biri olarak tarihe geçti. Erzincan kent merkezine 220 kilometre uzaklıktaki Başbağlar köyüne 5 Temmuz 1993 akşamı gelen PKK’lı teröristler, kadınları derede topladıktan sonra para, altın ve değerli eşyayı alarak yağmaladıkları tüm evleri ateşe verdi.
Katliam sırasında 5 kişiyi bulundukları evleri ateşe vererek öldüren teröristler, daha sonra akşam namazı için camide olan 28 erkeği köy yakınındaki boş alanda topladı. Bir süre örgüt propagandası yapan teröristler, daha sonra bu kişileri kurşuna dizdi. Olaydan sonra bölgede yapılan incelemede yüzlerce boş kovan bulundu.
Katliamın acısının ilk günkü gibi taze olduğu köyde yaşayan vatandaşlar, saldırının faillerinin bulunup cezalandırılmasını istiyor. Başbağlar köyünü ziyaret eden vatandaşlar, köyde katliamın yaşandığı alandaki şehitlik anıtında ve katledilenlerin defnedildiği Başpınar köyündeki şehitlikte dua ediyor.
Katliamdan yaralı kurtulan Başbağlar Köyü Muhtarı Ali Akarpınar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, aradan geçen 26 yıla rağmen yaşanan acının taze kalmasındaki en büyük etkenlerden birinin dava süreci olduğunu söyledi.
Şehitlerin kanının yerde kaldığını dile getiren Akarpınar, şöyle konuştu:
“Bu dava süreci, maalesef 1998’de o zamanki İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesinde yapılan 24 duruşma sonunda takipsizlikle sona erdi. Tabii ki bu içimizde bir yara olarak kaldı. Gerçekleştirilen katliamla adeta haritadan silinen köyümüzdeki olayın maalesef sanığı yoktur. Bu nedenle şehitlerimizin kanı yerde kalmıştır. Başbağlar köyü mazlumları adalet aramaktadır. Adaleti yalnız Başbağlar köyümüz için aramıyoruz, bizim durumumuzda olan mazlum, mağdur ve cümle insanlar için arıyoruz.”
Katliamın faillerinin bulunmasını istediklerini belirten Akarpınar, “Başbağlar, şehitlerin kanı yerde kalmasın diye hak, adalet aramaya devam ediyor.” dedi.
Muhtar Akarpınar, “Başbağlar köyünün halkı şehitleri karşısında başları öndedir. O şehitler bizlere kıyamet günü soracaklardır, ‘Bizi kim vurdu, adalet sağlandı mı?’ diye. Biz bunlara cevap veremiyoruz. Bu sorular karşımızda ancak soru olarak kalmakta ve bu sıkıntıyı 26 yıldır çekiyoruz. Bizim tek istediğimiz bu olayın faili meçhul kalmaması. Suçlu ya da suçlular ile perde arakasında bulunarak görünmeyen teröristlerin ortaya çıkarılıp adalet önünde hesap vermesini istiyoruz.” diye konuştu.
26 yıl önceki vahşeti gözyaşları içinde anlattı
Katliamda eşi ve yakınlarını kaybeden 53 yaşındaki Hatice Özdemir, katliamı gözyaşları içinde anlattı.
Katillerin aradan geçen 26 yıla rağmen bulunamamasından yakınan Özdemir, “Anlatmakla bitmiyor bu acı. Sesimiz çok uzaklara gitti ama bizim acımızı anlayan çok az insan oldu.” dedi.
Özdemir, şunları söyledi:
“Katliamın olduğu akşam eşim akşam namazı için camiye gitmişti. Ben de bir yaşındaki kızım için annemlerden keçi sütü almak amacıyla onlara gitmiştim. Annemlere vardığımda köye teröristlerin geldiğini duydum. Bunun üzerine çocuklarımı bir araya toplayarak eve gitmek istediğimde bir terörist önüme atladı. Konuşma yapacaklarını söyleyerek kadınları bir yere, erkeklerimizi ise bir yere topladılar. Toplandığımız yerde bir müddet sonra yoğun bir silah sesi duyduk. Teröristler gittikten sonra gece boyunca bekledik ve sabah namazı vakti girdiğinde silah sesinin geldiği yere gittik."
Başbağlar olarak çok şehit verdiklerini belirten Özdemir, “Katillerin bulunmasını istiyoruz. En büyük sıkıntımız Başpınar köyündeki şehitliğe minibüsler çıkmıyor ya da zor çıkıyor. Şehitlerimizin kendi köyümüze naklini, şehit edildikleri yere defnedilmelerini istiyorum.” şeklinde konuştu.