Baş örtüsü
Baş örtüsü konusuna artık rahat bir şekilde eğilebiliriz. Çünkü baş örtüsünü savunanların istedikleri olmuş, üniversitelerde ve resmî dairelerde baş örtüsü serbest hâle gelmiştir. Ancak konu, bir özgürlük sorunu olduğu kadar dinî bir zorunluluk olarak da algılanmaktadır. Bu algı da başlarını örtmeyenlerde "Acaba dine aykırı mı davranıyorum, günaha mı giriyorum?" sorusunun ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bu sebeple baş örtüsü kavramının geçtiği Nur suresindeki 31. ayetin ilgili kısmına yeniden bakmak yararlı olacaktır. Ayetin ilgili kısmı şöyledir:
Ve kul li'l-mu'minâti ... lâ yubdîne zînetehunne illâ mâ zahera minhâ ve'l-yadribne bi-humurihinne 'alâ cuyûbihinne ...
Ayetin bu bölümüne verilen karşılığı birkaç mealden aktaralım.
Diyanet İşleri Başkanlığı: Mümin kadınlara da söyle ... Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.
Hasan Basri Çantay: Mü'min kadınlara da söyle ... Zînetlerini açmasınlar. Bunlardan görünen kısmı müstesna. Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapayacak suretde), koysunlar.
Seyyid Kutub: Mü'min kadınlara de ki ... Kendiliğinden görünenleri dışındaki süslerini teşhir etmesinler. Baş örtülerinin uçlarını yaka altlarına kadar sarkıtsınlar.
Süleyman Ateş: İnanan kadınlara da söyle ... Süslerini göstermesinler. Ancak kendiliğinden görünenler hariç. Baş örtülerini (göğüs) yırtmaçlarının üstüne koysunlar.
Hüseyin Atay: İnanan kadınlara da söyle ... Süslerini, kendiliğinden görünen dışında, açmasınlar, başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar.
Yaşar Nuri Öztürk: Mümin kadınlara da söyle ... Süslerini/zînetlerini, görünen kısımlar müstesna, açmasınlar. Örtülerini/başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar.
Abdulkadir Şener, Cemal Sofuoğlu, Mustafa Yıldırım: Ey Peygamber! Mümin kadınlara da söyle ... Zorunlu olarak görünenler dışında zînet yerlerini de açmasınlar. Başörtülerini göğüs bölgesindeki yırtmaçların üzerine sarkıtsınlar (göğüs ve gerdanlarını örtsünler).
Sonuncu mealde bir de dipnot var: "Arap kadınları İslâm'dan önce de başlarını 'Hımar' denilen bir örtü ile kapatıyorlardı ve genellikle hımarın uçlarını arkalarına sarkıtıyor, gerdan ve göğüs kısımları ise açık kalıyordu. Kur'an-ı Kerîm mümin kadınların sokağa çıkarken veya yabancı erkeklerin yanında başörtülerinin uçlarını arkaya değil, açık olan göğüs bölgesini kapatmak üzere öne sarkıtmalarını ve bunun iffet açısından daha uygun olduğunu bildirmektedir."
Ben din öğrenimi de görmüş bir dil bilimciyim. Ayette kastedilen açıktır: Göğüs kısmı kapatılacaktır. "Göğüs kısmı kapalı elbiseler giyiniz." de denilebilirdi. Ancak amaç, Kureyş kadınlarının giyeceklerini değiştirmek değil göğüslerin örtülmesini sağlamaktır. Bu da Kureyş kadınlarının giyinişlerinden hareketle belirtilmiştir. Zaten başlarında hımar denilen baş örtüleri var. Onların uçları arkaya sarkıtılmasın, öne sarkıtılarak göğüsler kapansın. Ayet, baş örtüsü takın demiyor, zaten (gelenek dolayısıyla) başlarınızda bulunan örtülerin uçları ile göğüslerinizi kapatın, diyor.
Ayetin anlatmak istediği budur. Şöyle bir cümle kurayım: "Ceketlerinizin yenleri bileklerinize kadar gelsin." Bu cümle, "Ceket giyin." anlamına gelmez; "Ceket giyerseniz o ceketin yenleri uzun olsun, bileklerinize kadar gelsin." anlamına gelir.
Ancak ille de "Kastedilen önemli değildir, lafzi (kelime kelime) anlam önemlidir." diyorsanız o zaman, Kureyş kadınları gibi göğsü açık bırakan elbiseler giyip göğsünüzü baş örtülerinizin uçlarıyla örtmelisiniz. Çünkü ayet kelime kelime bunu diyor. Fakat elbette lafız değil, anlatılmak istenen önemlidir ve ayete göre kadınlar, neyle olursa olsun, göğüslerinin yırtmaçlarını örtmelidirler. Bunun baş örtüsüyle olması şart değildir.
Kendiliğinden veya zorunlu olarak görünenler dışındaki "zinet" ile kastedileni anlamak için din bilginleri ciddi bir araştırma yapmalıdır. Böyle bir araştırmada Kureyş kadınlarının giyiniş tarzlarını incelemek çok önemlidir. Birkaç tefsire baktım, fakat ikna olmadım. Her hâlde ilahiyatçılarımız konuyu aydınlatmışlardır veya aydınlatacaklardır.