Baş örtüsü
Baş örtüsü gündemin en önemli maddesi olmaya devam ediyor. Konu, son zamanlarda “kişisel özgürlük” bağlamında ele alınsa da dinle ilişkili olduğu muhakkaktır. Yani kadın ve kızlarımız “kişisel özgürlük” leri için değil, siyasi simge ve istismar amaçlı olanların dışında, çoğunlukla dinen gerekli olduğuna inandıkları için başlarını sıkı sıkı örtmektedirler. Durum baş örtüsü takan kadınları olduğu kadar takmayanları da rahatsız etmektedir. Samimi Müslüman olan, oruç tutan, fakat başını örtmeyen milyonlarca Türk kadını vardır. Tartışmalar her hâlde onları da günah işledikleri duygusuna kaptırmaktadır. Müslümanlığın temel kitabı olan Kur’an acaba bu konuda ne diyor?
Ben İmam-Hatip Okulunu bitirmiş bir dil bilimciyim. Dil bilimciler metin anlama ve yorumlama uzmanıdırlar. Bu sıfatımla tesettür ayetini yorumlamak istiyorum.
Kur’an’da kadınların örtünmesiyle ilgili üç ayet vardır. Ahzâb suresinin 33. ayeti peygamberin hanımları içindir. Nûr suresinin 60. ayeti yaşlı kadınlar içindir. Bunların dışındaki Müslüman kadınları ilgilendiren ayet, Nûr suresinin 31. ayetidir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın mealine göre ayetin ilgili kısmının tercümesi şöyledir: “Mü’min kadınlara da söyle gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zinet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini de yakalarının üzerine kadar salsınlar... Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar.”
İlahiyat profesörleri Abdulkadir Şener, Cemal Sofuoğlu, Mustafa Yıldırım tarafından hazırlanan “Yüce Kur’an ve Açıklamalı - Yorumlu Meâli” adlı eserde aynı ayetin tercümesi şöyledir: “Ey Peygamber! Mümin kadınlara da söyle: Onlar da gözlerini haramdan sakınsınlar. İffetlerini korusunlar. Zorunlu olarak görünenler dışında zînet yerlerini de açmasınlar. Başörtülerini göğüs bölgesindeki yırtmaçların üzerine sarkıtsınlar (göğüs ve gerdanlarını örtsünler). Zînet yerlerini göstermesinler... Ayrıca gizledikleri zînet ve güzellikler dikkat çeksin diye, ayaklarını yere sert vurarak yürümesinler.”
Görüldüğü gibi Diyanet mealinde, Kur’an metninde olmayan “yüz ve el gibi” ve “yer” kelimeleri parantez içinde tercümeye eklenmiştir. Kur’an “görünen kısımlar müstesna zinetlerini göstermesinler” diyor. “Zinet” nedir? Türkçe’deki gibi Arapça’da da zinet “süs” demektir. Elbette mecazi anlamı çok geniştir. Peki ayette kastedilen nedir? Zaten açıklama arkadan geliyor. “Göstermesinler ve başörtülerini ’ceyb’lerinin üzerine salsınlar.” “Ceyb” in anlamı Mehmet Kanar’ın Arapça-Türkçe sözlüğünde şöyle verilmiştir: “1. yaka, 2. gerdanlık, kolye, 3. bağır, koyun”. Demek ki “zinet”i sözlük anlamında alırsak “baş örtülerini gerdanlıkları üzerine salsınlar” diyeceğiz. Mecaz anlamında alırsak “koyunları, yani gerdan ve göğüsleri üzerine salsınlar” diyeceğiz. Yani ayetin maksadı baş örtülerinin gerdanlık, gerdan ve göğüsler üzerine salınması, bu kısımların örtülmesidir. Tefsirlere göre Cahiliye Devri kadınları baş örtülerinin uçlarını ya enselerine bağlarlar, ya da arkalarına bırakırlardı. Gerdanları ise açıkta kalırdı. Ayetle gerdanların kapatılması emredilmiştir. Ayette baş örtüsünün geçmesi mutlaka baş örtüsü takılması anlamına gelmez. Burada “baş örtüsü takınınız, baş örtüsüyle saçlarınızı örtünüz” denmiyor; baş örtüsü sadece gerdanı örtecek bir giysi olarak zikrediliyor. Elbette bir metnin “maksadı, amacı” esastır. Eğer amacı bırakıp kelime kelime emre uyacaksak o zaman gerdan kısmı açık elbise giymek ve açık gerdanı sadece baş örtüsüyle kapamak gerekir. Böyle olmadığı, amacın gerdanı örtmek olduğu açıktır.
Bu konuda birçok hadis vardır ama esas olan Kur’an’dır. Diyanet İşleri’nin din konularını yüzyıllardan beri kalıplaşmış fikirlere göre değil, o fikirleri de dikkate alarak, fakat yeni araştırma ve yorumlarla ele alması beklenir.
Örtünme konusu din açısından çok tartışılmıştır; ancak “israf” konusu hiç tartışılmamıştır. Yüce Tanrı’nın emri bu konuda kesindir: “Lâ tusrifû, innehu lâ yuhibbu’l-müsrifîn = İsraf etmeyiniz, şüphesiz O (Allah) müsrifleri sevmez.” Pahalı takılar ve aksesuvar takınan “first, second, third...” hanımların asıl bu konuda titizlik göstermeleri gerekmez mi?