Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Barzani'yle diplomasi olmaz! Anladığı dilden...

Katar krizinin çıktığı bu günlerde, Irak bölgesel yönetimi 25 Eylül'de bağımsızlık için referandum kararı alarak adeta bulanık suda balık avlamaya çalışmaktadır. Uzun bir süredir hayalinde ve gündeminde tuttuğu sözde Bağımsız Kürdistan'ı, fırsattan istifade, hayatiyete geçirmeye çalışmaktadır.

Zamanlama tesadüf değil

Peşmergenin bu kararı almasındaki en büyük etken, Suriye'deki gelişmelerdir. Kendisini Suriye'deki Kürtlerin temsilcisi olarak gören PYD, ABD'yle iş birliği yaparak Rakka Operasyonu'nu gerçekleştirmektedir.

Operasyonun ardından, ABD'den bunun ödülünü isteyeceği aşikârdır. Ayrıca Rusya'yla PYD arasında, Suriye'nin kuzeyinde, Irak'takine benzer bir yapının gerçekleştirilmesine yönelik görüşmeler yapıldığı da açığa çıkmıştır.

Hatta Kamışlı'da ABD ve S.Arabistan istihbaratı öncülüğünde Suriye petrollerinin geleceğine ilişkin yapılan toplantıda, PYD'nin de petrolden pay alması karara bağlanmıştır. Bu yaklaşım, Suriye'nin toprak bütünlüğünden söz edenlerin yalanını da ortaya çıkarmıştır.

Suriye'deki gelişmeler, Barzani yönetimini bağımsızlık yönünde yüreklendirmiştir. Barzani, DAEŞ'le yaptığı mücadelenin ABD'den ödülünü alabileceğini de düşünmüş, Katar krizinde dikkatlerin bu yöne çevrilmesini de bir fırsat olarak görmüştür.

Bu durumda güney sınırımızda iki Kürdistan oluşumu söz konusudur. Bu gelişme, sözde Büyük Kürdistan'a giden yoldur.

Referanduma destek

Referandumun nedeni Peşmerge tarafından, "tüm dünyanın Kürtlerin ne istediğinden haberdar olmasını sağlamaktır" sözleriyle açıklanmıştır. Kerkük'ün de referanduma dahil edileceği kaydedilmiştir.

Referanduma en güçlü destek de Türkiye'deki bölücü siyasi partinin milletvekilinden gelmiştir. Bu vekil, "Türkiye'nin bu referandumu ve bağımsızlığı desteklemesi, Kürtlerin Irak'ta bir bağımsız devlet kurması, bir bayrağı, yeri, BM'de bir sandalyesi olması, yeni oluşacak Kürdistan'da Kerkük ve Musul'un da olması gerekir" demiştir.

Karara tepkiler

ABD ve Rusya'nın, bağımsızlık referandumuna tepkileri tavsiye mahiyetinde olmuştur. Ancak ABD, Irak'ın birliğinden yana olduğunu açıklamış, Almanya da aynı düşüncede olduğunu söylemiştir.

Konuya en ciddi tepki İran'dan gelmiştir. İran Dışişleri Bakanı hemen Ankara'ya gelmiş, diplomatik kaynaklara göre, Irak ve Suriye'de Kürdistan kurulmasına İran'ın da karşı olduğunu ifade etmiş, bunu önlemek için Türkiye'ye güç birliği önermiştir.

Bu konuda toprak bütünlüğü ve egemenliği tehdit altında olan ve en çok rahatsız olması gereken Irak'ın tepkisi ise hayretle karşılanmıştır. Başbakan İbadi, karara saygı duyduklarını, Kürtlerin bunu düşünme haklarının olduğunu, ancak kararın bu süreçte doğru olmadığını beyan ederek, sanki bunun daha sonra olabileceğini ima etmiştir.

Türkiye'nin tepkisinin ise yeterli olmadığı değerlendirilmiştir. Yapılan açıklamalarda, Irak'ın toprak bütünlüğüne vurgu yapılması ve yanlıştan dönme tavsiyesinde bulunulması yerindedir. Ancak "bu süreçte doğru değil", "bu safhada yanlış" ifadelerinin sıkıntı yaratabileceği düşünülmüştür.

Barzani'nin bu cesareti, Türkiye'nin bugüne kadar bu yönetimle yürüttüğü yanlış politikadan aldığı kıymetlendirilmektedir.

Yapılması gerekenler

Barzani yönetiminin bağımsızlık konusunu sıklıkla gündeme getirdiği bilinmektedir. Konu artık bıkkınlık getirmiştir. Kerkük'te statüyü değiştirme girişimlerine Türkiye'nin verdiği tepki de tam bir sonuç vermemiştir.

Sınırımızdaki Kürt oluşumları ve özellikle bağımsız Kürt devletleri Türkiye'nin güvenliğe ve bekasına doğrudan tehdittir. Müsamaha ve müsaade edilemez. Derhal önlem alınmalıdır.

Türkiye bu konuda İran'la güç birliği yapmalı, tepki gösteren ülkelerle diplomatik dayanışma sergilemeli, Irak'a konunun kendisi açısından ciddiyetini hatırlatmalıdır.

Irak'ın kuzeyindeki yönetime de, "Bağımsızlık ilan ederseniz o devleti yıkarım" diyerek anladığı dilden seslenmeli, bu kararının da arkasında durmalı ve bunu bütün dünyaya da ilan etmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları