Barzani, savaş mı kazandı da tazminat istiyor?
Haber üç gündür bayram havasında yayın yapan ROJ TV ya da K.Irak’lı yerel bir TV’ye ait değil.
Haber Türk TV’lerinden de yayınılandı ve doğru.
Buna göre peşmerge önderi Mesut Barzani Türkiye’den tazminat istiyor.
Neyin tazminatı mı?
K.Irak harekatında (güya) verilen zararlar için!
Oysa bütün dünya biliyor ki Mehmetçiğin harekatından sivil hiçbir unsur zerre bir zarar görmedi.
PKK’lıların kullandığı bir köprünün dışında bir yıkım da söz konusu değil.
Hal bu iken Barzani tazminat da tazminat diye tepiniyor.
Peki tazminatın anlamı ne midir?
Savaş hukukuna göre mağlubun galibe ödediği bedeldir.
Demek ki Barzani’ye göre kendisi galip, Türkiye’de mağluptur ve haraç istemektedir.
Haddine mi düştü demeyin, istiyor işte adam!
Bu fotoğraf bile icrası gerçekte şanlı ve hedefi on ikiden vuran harekatın nasıl algılandığı ve ne hale dönüştürüldüğünün net vesikasıdır.
Bu satırlar Genelkurmay’ın dün öğle sonrasında yaptığı toplantıdan önce yazılıyor. Dolayısı ile bizim de katılacağımız bu toplantıdaki havayı yarın sütunumuzda yansıtacağız. Genelkurmay elbette bu haksız kanaatı bertaraf edecek bilgileri verecektir.
Bizi üzen husus devlet gibi davranılmaması olgusudur!
Doğru ya da yanlış bütün cihanda oluşan kanaat, ABD rest çekti Türkiye boyun eğdi şeklindedir.
Bakın bin yıllık koca bir devlet, ABD’ye karşı bir peşmergenin yaptığını bile yapamamıştır.
Kastettiğim şey Barzani’nin kısa bir süre önce sergilediği kişiliktir.
Evet koca Türkiye bir KDP lideri kadar bile olamamıştır.
Hatırlayın; ABD hava operasyonları için Türkiye’ye yeşil ışık yaktığı süreçte ABD Dışişleri Bakanı Rice Bağdat’a gelmiş ve Barzani ile görüşmek istemişti.
Peki ne olmuştu?
Barzani Türkiye’ye operasyon iznini verdiler diye o görüşmeye gitmemişti.
Başka bir ifade ile o peşmerge, ABD’ye bu şekilde postasını atmıştı.
O kim ki hangi güçle posta atıyor demeyin, bu işler her zaman güçle olmuyor.
Devletleri yücelten onu yönetenlerdir.
İşte size güncel bir örnek?
Yeltsin Rusya’sı ile Putin Rusya’sını kıyaslayın.
Rusya aynı Rusya ama dün ile bugün arasında gece ile gündüz arasındaki gibi bir fark var.
Buradan hareketle Türkiye’de kaht-ı rical’ın olduğu yani devlet adamı kıtlığının çekildiği son hadisede bir kere daha ispatlanmıştır.
Tabii hadisenin bir başka yönü de devlette bozulan ahenktir.
Hükümet ile TSK arasındaki zihniyet farklılığı ve gizli çekişme de yönetime bir şekilde yansıyor.
İşte bütün bunlar bir araya gelince de böyle bir tablo ortaya çıkıyor ve koca bir ülke, Barzani gibi biri tarafından bile aşağılanıyor konumuna düşüyor.
Ne yani ABD ile savaşsa mıydık diyenleriniz olabilir!
Gerektiğinde savaşmayı göze almazsanız barış içinde yaşayamazsınız.
Bir başka can alıcı husus da kaynak sıkıntısı çeken Osmanlı’da borç alalım önerilerine, “Borç alan emir alır” deyip reddeden 4. Murat’ın işaret ettiği olgudur... Böylesine borçlu bir ülke ABD’ye nasıl posta atabilir!.. Sahi Başbakanımız 4. Murat’ı üslup olarak değil de, ruh olarak taklit etse daha iyi olmaz mıydı!
TELKİN VE TAKLİT...
İsmi duyulmayan Başkomutan Gül!
Anayasaya göre Abdullah Gül Başkomutan ama onun şu aralar ismi bile duyulmuyor. Bir kaç gündür Ordu, harekat ve çekilme kararı anlamında kıyametler kopuyor ama teorik Başkomutan pek ortada yok.. Bazılarınız, o türbanla ve YÖK’le meşgul buna vakit ayıramamış olabilir diyebilir de iş öyle değil.. Türkiye’nin hiçbir döneminde bu gibi önemli bir konuda Cumhurbaşkanı bu konuma düşmemiştir. Yok hayır, bunun sorumlusu da başkaları değil bizatihi Sayın Gül’dür. Öyle çünkü Abdullah Bey tavır ve tutumları ile geçmişteki Cumhurbaşkanlarını değil, hamaset avcılığı ve fırsatçılığı yapan malum siyasetçileri çağrıştırıyor. Gül, Fehmi Koru’nun telkini ile güya Özal’ın Cumhurbaşkanlığını taklit ediyor ama onda da başarılı olamıyor. Merhum Özal, böyle bir konuda tartışmasız başrolde ve belirleyici konumda olurdu.
YAKIŞMADI...
TSK’nın iletişim danışmanı Can Dündar mı?
Evet yanlış okumadınız Can Dündar TSK’ya iletişim ve medya konularında konferanslar veriyor. Dündar, kısa bir süre önce Deniz Kuvvetlerinin daveti ile böyle bir etkinlikteydi. Keza benzer şeyi yine birkaç gün önce Kara Kuvvetleri de yaptı. Dündar orada da konuştu. Diyeceksiniz ki iletişim gibi önemli bir konuda danışmanınız Can Dündar olursa haklı olduğunuz konularda bile haksızlıkla yüz yüze gelebilirsiniz. Vallahi doğru... Anlayamadığım şey, askerlerin Can Dündar’ı neden tercih ettiğidir? Yahu Can Dündar iletişim uzmanı değil, askere olan ideolojik tavrı da ortada... Böyle biri sadece popüler diye konferans vermeye hangi birikimi ile nasıl davet edilir. Türkiye’de Prof. unvanlı onlarca gerçek iletişim uzmanları dururken bula bula Can Dündar’ı mı buldunuz... Kriter, uzmanlık değil de kamuoyunda tanınırlık ise o sizin takdirinizdir. Fakat üstünde titrediğimiz TSK’ya yakışmıyor... İlgililere hatırlatıyoruz.
ÇİZGİ FARKI!
TSK karşıtları şimdi güya askerci!
AKP’li kalemşor kesim bugünlerde müthiş askerci kesildi. Son harekat vesilesi ile herhalde hükümete de söz gelmesin diye olayı örtbas içinde.. Yahu siz değil miydiniz askere karşı salya akıtan, siz değil miydiniz kara harekatını Türkiye için ihanet ölçüsünde gören. Soruyorum, o size ne oldu da şimdi bu haldesiniz. Kuşkusuz bu satırlarım, bu kesimin tamamı için değil ama önemli bir bölümü için geçerlidir... Bakın biz TSK’yı her zaman bu ülkenin en önemli kurumu olarak görür ve üstünde hakikaten titreriz ama görüyorsunuz son olaydaki iletişim yanlışı sebebi ile onu da gerektiğinde eleştirebiliriz. Bizim seyir rotamız ,ona buna yaranmaya değil, Türkiye’ye yaranmaya programlıdır.. Biz böyle yaparsak şu parti ya da kurumun faydasına olur, şöyle yaparsak şunun zararına olur demiyor ve ülke çıkarı çizgimizde dümdüz yürüyoruz. AKP yalakası malum medya öyle mi? Onların kıblesi ülke yararı değil, biad ettikleri siyasetin kâr ve zarar hesabıdır.