Barzani bozgunu!
Erdoğan’ın kamuoyuna aktardığı “Barzani beklentilerini” birlikte hatırlayalım:
1- Kandil’deki PKK’ya karşı ortak operasyon.
2- Bu mümkün değilse, Türkiye’nin Kandil’e girmesine ses çıkartmaması..
3- Kerkük’e özel statü...
4- Irak’ın kuzeyinde, yani Barzani bölgesindeki PKK’nın silah, teçhizat ve gıda temin yollarının kesilerek terör örgütünün tecridi.
Bu beklentilerimizde haksız da değildik hani. Çünkü benzerini PEJAK’a karşı İran’la yapmıştı, Türkiye ile yapmaması için hiçbir sebep yoktu. Üstelik aynı Barzani PKK’nın 24 Mehmetçiği şehit ettiğinde, üzüldüğünü, kınadığını da dile getirmemiş miydi?
Neyse...
Barzani Türkiye’ye geldi. Erdoğan o günlerde G20 zirvesi için Fransa’da idi. Barzani, Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile görüştü, Cumhurbaşkanı Gül tarafından kabul edildi. Kandil’in siyasi uzantısı Barış ve Demokrasi Partisi ile hasret giderdi.
G20 zirvesi bitti. Erdoğan, Türkiye’ye doğru uçarken, Barzani’den beklentilerini kotarmak için, “Barzani ile görüşeceksiniz. Peşmergeler son talebimizden sonra Kandil’e yakın bölgelerde sorumluluk üstlenmeye başladılar mı” diye soran Hürriyet’ten Enis Berberoğlu’na:
“- Sorumluluk hissi geçmiş yıllara göre daha iyi bir noktada şu anda. Yarınki görüşmemizde neler yaptıklarını kendilerinden dinleyeceğiz. Orada müşterek çalışmanın sözünü almak istiyoruz. Bizim için önem arz ediyor.”
Diyordu...
Erdoğan geldi, Barzani ile görüştü. Peki, görüştü de ne oldu? Yapılan açıklamalarda Barzani’den sadır olan ve Erdoğan’ı, yani Türkiye’yi memnun eden tek satır, “Silahlı mücadele, hak arama yöntemi değildir” oldu. Bunun dışında, Türkiye’nin istediği her şeye kesin bir dille “Hayır” cevabını verdi.
Erdoğan cenahının avunduğu “Silah, hak arama yöntemi değildir” demesine Erdoğan ve ekibi niye sevindiler doğrusu bunu da anlamış değiliz. Çünkü bu cevap, yani, “Silahlı mücadele, hak arama yöntemi değildir” demek “PKK haklıdır, Türkiye Cumhuriyeti haksızdır” demek değil midir? Evet, Barzani PKK haklıdır, metodu yanlıştır diyor.
Herkes elini vicdanına koysun öyle cevap versin: PKK’ya hak vermek demek PKK’nın taleplerinin doğru ve hayata geçirilebilir talepler olduğunu tasdik etmek değil midir? Elbette öyledir ve Barzani de zaten, “Siyasi çözüm” tavsiyesinde bulunuyor. Beyefendi büyümüş, ağabey olmuş, Türkiye’ye akıl veriyor. Verdiği aklın ucu, PKK metinlerinde bölgeyi “Kürdistan” haline getiriyor. Eh, Barzani de zaten kendi bölgesi için “Güney Kürdistan” demiyor muydu ve böyle diyerek, “Benim bir Kürdistan’ım da Kuzeyde” yani Türkiye’de demek istemiyor muydu?
Bizimkilerin kankası Barzani bunlarla kalsa iyi, tuttu bir de PKK adına psikolojik propagandaya bulaştı.
Hatırlayınız neler dedi..
“Kandil’e girmenin hiçbir faydası olmaz. Ben o bölgede Saddam’a karşı savaştım. Saddam bütün gücü ile geldi, kimyasal silahlar kullandı, ama bizi yenemedi, ben onları yendim!”
Buyurun...
Daha ne desin...
Bu sözlerin şerhi...
Ey Türkiye; Kandil’e girsen bile sonun hezimet olur. Bunu Saddam denedi, başaramadı. Sen de başaramayacaksın, boşuna heveslenme. Türk Ordusu Saddam’ın ordusundan güçlü mü yani? Ve PKK, benim peşmergelerimden daha az mı savaşçı...
İşte Barzani ziyaretinin Türkiye’ye faydaları?! Açıkçası; Barzani fırçaladı, azarladı, Türkiye’nin moralimizi bozdu, terör örgütünü pohpohladı, Ankara’dakilere akıl verdi, Kandil’in propagandası yaptı ve çekti gitti.
Velhasıl, “Barzani Türkiye’ye, PKK ile arabulucu olmak için gidecek” diyen Karayılan haklı çıktı. Evet, Barzani Ankara’da Karayılan’ın taleplerini dillendirdi ve çekip gitti... Bırakınız Barzani karşısında İran kadar olabilmeyi, Barzani’nin yanında Erdoğan (ve maalesef yönettiği Türkiye’nin)’ın Karayılan kadar hatırı yokmuş. Hakikat bu ve bu mızrak yandaş medya ne yaparsa yapsın, hiçbir çuvala sığmayacak kadar büyük..