Bardağın dolu tarafı
Muhalefet muhalefet, nereye kadar? Biraz da olumlu gelişmelerden, halka yaşama sevinci kazandıracak olaylardan söz etmek, bardağın dolu tarafını görmek icap eder...
Meselâ önceki gün güzel bir gelişmeye şahit olduk... Mardin’in Nusaybin ilçesinde jandarma özel harekât timine pusu kuruldu ve ateş açıldı... Uzun namlulu silahlarla ve roketatarlarla saldırılmış... Ölen veya yaralananın olmaması güzel tabii... Ama esas güzel olan askerlerimizin bu saldırıya ‘meşrû müdafaa’ kapsamında karşılık vermiş olması... Mazallah, ya başka türlü cevap verilmiş olsaydı? ‘Centilmenler savaşı’ mübarek!.. Her şey ‘etik’ sınırlar içinde, provokasyona kapılmadan ‘meşrû meşrû’ ilerliyor!.. Genelkurmay Başkanlığı’mızın konuyla ilgili yayınladığı mesajda ‘meşrû müdafaa’yı vurgulaması gerçekten hoş bir incelik olmuş!.. Bir de “teröristler çok ayıp ettiler” diye not düşülseymiş, tam olacakmış!..
Bir başka olumlu gelişme de hükûmet içinde yaşandı... ‘Kum torbası’ zannedilen ve bundan fevkalâde sıkıntı duyup, üzüntüsünü kamuoyuyla paylaşırken “Ben sadece Bakan değilim, ben de acayip özgül ağırlık var’diyen Bülent Arınç’la Başbakan Erdoğan arasına giren fitne, Diyarbakır’daki ‘aile fotoğrafı’yla dondu... Böylece memlekette siyasî kriz bekleyenler bir kere daha yanıldı... Arınç’ı âdeta ‘aile içi şiddet mağduru’ diye evinden alıp, polise teslim edilmesini savunan art niyetlilerin oyunları boşa çıktı!..
Uzun zamandır sınırlarımızdaki istikrarsızlıktan şikayetçiydik, en çok da güney sınırlarımızdan... Şimdi Kuzey Suriye’de PYD öncülüğünde yeni bir devlet doğuyor... Geçici yönetim tamam, sıra şimdi yerel yönetimleri seçmede... Suriye kara sınırımız zaten fazla uzundu!.. PKK’yla onun bunun ülkesinde, üçüncü devletlerin zulalarında, kem gözlerden kaça kaça müzakere yapacağımıza, artık iki müstakil devlet olarak diplomatça görüşebileceğiz, mekân sıkıntısı yaşamadan!.. Olaylara güzel gözlerle bakmaya çalıştığınızda bunları çok rahat görebiliyorsunuz!..
Barzani derseniz, o bir başka mutluluk vesilesi!.. Mesut Yılmaz’ın yıllar önce ” AB’nin yolu oradan geçer “ dediği Diyarbakır’da... ‘Türk ordusuna mezar’ olacağı ilân edilmiş Erbil topraklarından gelirken Talabani’nin ‘kedi’lerinden getirdi mi bilmiyoruz ama Basra alçak basıncı yerine mutluluk, esenlik ve kardeşlik getirdiği kesin!.. Devletin el koyduğu gazetelerde parti adına yöneticilik yapan hür ve kabul edilmiş ‘fason’ gazetecinin buyurduğu gibi Türkiye bu adımlarla bölgesinde vites büyütüyor, Türk ve Kürt halkları arasındaki çözüm iradesi güçleniyor!.. ‘Büyük ozan(!)’ Şivan Perver’in kanlı şiirlerini, sürecin hatırına münasip ceplerinde saklamak da bu gazetecilerin yapacağı fedakârlıktır şüphesiz... Eh bundan iyisi Şam’da kayısı...
Ayrıca ekonomimize her gün can suyu katılıyor... Kamu İhale Kurumu gibi ihalelerinde kamunun ve tarafların hakkını korumak için kurulmuş ‘hakem’kurumun kendi binasını terk ederek, ‘bedel’i karşılığında Konya Yolu kenarındaki o binaya taşınmış olması, elbette diğer kamu kuruluşları için de örnek teşkil etmiştir... Bunu da olumlu karşılamak lâzım... Devletimiz nasıl dün aynı zamanda sosyal politikalar gereği üzüme, pamuğa, tütüne, fındığa, pancara ve diğerlerine piyasa şartlarına göre değil, ülke şartlarına göre fiyatlar belirlemişse, bugün yapılan kamu kuruluşu kiralamalarında da sosyal devlet ilkesini gözeterek, ‘mal sahipleri’nin hukukuna riayet ediyor olabilir!..
Bu gayretin yaygınlaşması ve kamunun özel binalara taşınarak, beklenti içindeki mal sahiplerini sevindirmesi ve ‘atıl’ binaları ekonomiye kazandırması gerçekten sevindirici bir durum... Bakın ‘öğrenci evleri’ tartışması ne doğurdu? Önce yurt eksikliği gündeme geldi, ardından Bakan Suat Kılıç’a bağlı Kredi Yurtlar Kurumu’nun 13 Kasım’da yayınlanan ilânları... Kurum yurt olarak kiralanmak üzere ön protokolle 15 yıllık kira garantili binalar kiralayacağını ve bina sahiplerinin 29 Kasım’a kadar başvurmalarını istedi... Eh, Kredi Yurtlar Kurumu’nun bu ihtiyacını önceden görmüş feraset sahibi bina sahipleri elbette daha avantajlılar!.. Diğerleri de nazar etmemeli, çok çalışarak bunu ön görebilmeliydi!.. Serbest piyasada müteşebbislik bunu gerektiriyordu çünkü... Ne de olsa bu öğrenci evleri tartışması bir yere bağlanmalıydı değil mi? Kira tespitinin kurum tarafından yapılacak olması zaten bir haksızlık yapılmayacağının garantisidir!.. Çünkü hep öyle olmuştur!.. Toplam yüz bin kapasiteli bu kiralama kampanyası, sözünü ettiğimiz can suyunu ‘mecra’ya akıtması anlamında elbette önemlidir ve memleketimizin menfaatinedir!..
Bir çırpıda kaç tane olumlu gelişme bulduk... Demek ki mesele gözlerde... Güzel bakınca güzel görünüyormuş her şey... Arada bir bakmak gerekiyor, kamu menfaati adına!..
Not: Prof. Dr. Nurullah Çetin Hoca, Süleyman Nazif’in değişik kaynaklarda ‘kanca ve lisanca’ Türklüğünü ifade ettiğini belirterek, onun köken itibariyle Azerbaycan Türkü olduğunu vurgulamıştır. Bilgilendirmesi ve hassasiyeti için teşekkür ederim.