Barajı iki kere aşacak parti!

Kamuoyu yoklamalarında barajı aşmış gözüken partilerin hangisi tek başına iktidar olursa olsun veya kendi aralarında ne tür bir ortaklık kurarlarsa kursunlar, millete verdikleri taahhütlerden anlıyoruz ki, Türkiye’de öyle aman aman bir değişiklik olmayacak. Türkiye, Atatürk’ün ölümünden sonra değiştirdiği makas üzerindeki raylarda yol alacak, bunu sonu da gelinen işte bu nokta olacak. Yani mevcut sistem devam edecek. Tamam, biz iktidarın değiştiğini göreceğiz. Ama kaderimizin değişmediğini fark etmemiz zaman alacak.
Rahmetli Gazi’nin ölümünden sonra Meclis’ten çıkan ekonomi ve bağımsızlıkla ilgili kanunların neredeyse tamamı istikamet olarak bu toprağın çocuğunun değil, daha dün bu topraklara müstevli olarak ayak basan mihrakların cebini göstermektedir. Siz hiç para basma yetkisini yabancılara devretmiş bir devletin bağımsızlığından bahsedebilir misiniz? Bugün durum budur ve bahsettiğimiz partilerin bu yetkinin geri alınmasına dair en ufak bir vaatleri yoktur. Rahmetli Atatürk ekonomik bağımsızlık olmadan siyasi bağımsızlığın sürdürülemeyeceğini, ekonomik bağımsızlığın ise Merkez Bankası’nın bağımsızlığından geçtiğini çok iyi biliyordu. Oysa 1856’da kurulan Osmanlı Bankası’nın sermayesi İngilizlere aitti. 1862’de Fransızlar Osmanlı Bankası’na ortak oldu. Bankanın yüzde 80 hissesi Fransızlarla İngilizlerin elinde idi. Osmanlı, tarihinin en büyük hatalarından birini yaptı yahut buna icbar edildi, para basma yetkisini Osmanlı Bankası’na devretti. Bu, Osmanlı’nın sömürgeleşmesi demekti, başka bir şey değil.
İşte Atatürk’ün tahammül edemediği bir durumdu bu. M. Kemal Cabıoğlu’nun Pamer Yayınları arasında çıkan “Ekonomide Kurtuluş Savaşı” nda hatırlattığı gibi, Atatürk ünlü Alman maliyecisi Hjalmar Schacht ve onun tavsiye ettiği Karl Muller’i Türkiye’ye davet etti. Her iki maliyeci yaptıkları inceleme sonunda Türkiye’de Merkez Bankası’nın kurulması için ekonominin müsait olmadığına dair rapor verdiler. Öte yandan İngiltere ve Fransa, para basma yetkisinin Osmanlı Bankası’nda kalması için her türlü baskıyı sürdürüyordu.
Rahmetli Atatürk baskıları da raporları da elinin tersiyle itti ve Merkez Bankası’nın kurulması emrini verdi. Para basma yetkisi Osmanlı Bankası’ndan alınarak Merkez Bankası’na verildi. Bu sayede Duyunu Umumiye borçları ödendi, demiryolları ve reji idaresi başta olmak üzere gelir getiren pek çok kurum yabancıların elinden alınarak millileştirildi, Türkiye uçak yapan ve satan bir ülke haline geldi. Daha sonra alavere dalavere ile Merkez Bankası’nın para basma yetkisi yine elinden alındı. Kasadaki Amerikan dolarının belli bir miktarı kadar para basma aklı verildi. Bugün herkesin “Bağımsız” zannettiği Merkez Bankası, Maastric Antlaşmasının 104-a maddesiyle para basma yetkisi elinden alınmış bir bankadır.
Merkez Bankası’nın elinden para basma yetkisi alındıktan ve Türkiye’yi yönetenler yabancı akılla ekonomiye yön vermeye başladıktan sonra Türkiye’nin gelir getiren bütün kurumları yabancıların eline geçtiği gibi sadece 1980-2010 yılları arasında Türk insanının göz nuru, alın teri tam 1.4 trilyon dolar bu ülkeden çıktı, yabancıların cebine girdi.
Bu sistem cânî bir sistem.
Kim bu sistemden rahatsızlık duymuyorsa onun Türkiye’ye verebileceği fazla bir şey yoktur. Gelelim “Barajı iki kere aşma” meselesine. Her şeye rağmen sandık başına gidecek, vicdanımız ve milli hassasiyetlerimize göre oylarımızı kullanacağız. Bazı partiler için gündemde bir “barajı aşma-aşamama” sorunu var. İşte tam bu günlerde Akşam Gazetesi, Metropol Araştırma Şirketi’ne bir kamuoyu araştırması yaptırmış. Bu araştırmaya göre seçimlere 40 küsur gün kaldığı şu günlerde seçmenin tam yüzde 23.6’sı “kararsız” durumda imiş. Yani sadece “kararsızların oyları” ,yüzde on olan seçim barajını iki kere aşıyor da artıyor bile.
Öyleyse her parti için umut var.
Bırakınız şu anda Meclis çatısı altında bulunan ve baraj tehlikesi yaşamayan partileri, kamuoyu yoklamalarında ortalıkta görünmeyen herhangi bir parti bile yüzde 24’e yaklaşan kararsızların önemli bir bölümünü, mevcut oylarına ekleyebildiği takdirde, o rüzgârla iktidar ortağı da olabilir, tek başına iktidar da...

Yazarın Diğer Yazıları