Barack Obama, cami açılışının önünü kesti
Yazıya başlamadan önce, Amerikan televizyonlarında siyasi programları tarıyorum. Amerika'nın, güncel gündemini belirlemek amacım. Birden fazla kanalda, ABD başkanlık seçimlerinin, aday adayları arasındaki mücadeleleri var. Ağırlık, olay yaratan Cumhuriyetçi Parti adayı Trump üzerine. Demokrat Parti de ise, Hillary Clinton ve Başkan Obama ile görüşen sosyalist aday Sanders konuşuluyor. Ama Amerikan basını, Hillary'i daha renkli bulduğu için, daha çok ona yer veriyor.
Sevgili okurlar, Amerika'da, iyi eğitim görmüş ve görgülü aileler, çocuklarına televizyon seyrettirmez. Onlar televizyonu, önemli bir maç veya araştırma programları için nadiren açar. Televizyon yayınları da, daha çok, dar gelirli ve Amerika'ya yeni göç etmiş, etnik ailelere hitap eder. Televizyonlar da rating yapabilmek için, abartılı olarak felaketleri kullanır. Mesela hava durumu, trafik durumu, cinayet, terör bu televizyonlar besleyen ana konulardır. Nasıl, size bir şeyler hatırlatıyor mu? Tabii kalite, bizde olduğu gibi, yerlerde. Akşam televizyon yayınlarını izlerken, bir kez daha kalitenin ne kadar düştüğünü gördüm.
Tabii bizimkiler, tembellikten, kendileri bir program formatı yaratacağına, dışarıdan ve daha çok da, ABD'den yarışma programları formatı satın almıyor mu? Tüm yarışma programlarını, ben bundan 25 yıl önce, ABD'de izlemiştim. Gelelim dizilere. Dizilerin konuları daha çok İspanyol, Arap, Amerikan, Fransız karması, çorba her diziden bir konu çalınarak hazırlanıyor. Bizimkiler öylesine tembel ki, tüm dizilerde kadınlar, aynı ayda hamile kalıyor, aynı hafta hastaneye yatıyor. Yani özetle TV'lerin, boyalı basından farkı yok.
Oysa gerçek dünya da, her gün evlatlarımız ölüyor. Bir başka ülkede bu kadar kayıp verilince, o ülkenin liderleri, hükümeti istifa eder. Hoş normal ülkelerde, bizdeki düzeyimde yolsuzluk yapılınca veya hatası olunca da, siyasi liderler sorumluluğu üstlenip ve görevi terk eder. Her gün evlat kaybı veren haber izlemek içimden gelmiyor. Bir de bizdeki solcuların yarattığı adalet ve insanlık mantığı beni yıkıyor. Hem ABD'ye küfret, onu suçla, fırsat buldukça da, kapitalizmin beşiği ABD'ye koş.
Neyse gelelim güncel dış konularımıza. Haberlerde ABD Başkanı Obama'nın, bu hafta içinde Maryland eyaletindeki bir camiyi ziyaret edeceği açıklandı. Bunun bizim için anlamı önemli. Güvenlik toplantıları için gelecek ay ABD'ye gelecek olan Erdoğan'ın kafasında olan bir projenin de yattığı anlamına geliyor. Biliyorsunuz Maryland eyaletinde, yeni bir camiyi de kapsayan bir site inşa edildi. Site biteli 2 yıl oldu ama Erdoğan açacak diye resmi açılışı yapılamamıştı.
Geçen yıl Dışişleri Bakanı Washington ziyaretinde, Obama ile Erdoğan'ın bu siteyi birlikte açacağını açıklamıştı. Bu açıklama, anında Beyaz Saray tarafından yalanlandı. Ve o tarihten bu yana da, Erdoğan'ın Obama ile baş başa görüşme talepleri, geri çevrildi. Bu sene de, Erdoğan Washington'un gönlünü yaparak bu görüşmeyi garanti altına almak istedi. Hatta söylentilere göre Rus uçağının vurulması da bu kapsamda. Ancak Beyaz Saray hızlı davranarak bu ziyaret öncesi Trump'ın İslam aleyhtarı söylemlerine bir karşılık veriyormuş perdesi altında bu manevrayı ustaca önledi. Zira Obama, kısa bir süre içinde, birkaç kez cami falan ziyaret etmez. Bakalım ikinci konu, ziyarette başbaşa görüşmeyi halledebilecekler mi? Göreceğiz.
Son konu, sınırlarımızı ihlal eden Rus uçakları konusu. Erdoğan'ın hava sahamızı ihlal bahanesi ile Erdoğan'ın Rus lideri Putin ile görüşme talebi kabul edilmedi. Rusya tarafı yaptığı açıklamada, hava sahası ihlali olmadığı ve asılsız propaganda yapılıyor denilerek olayı yalanlandı. Ayrıca yabancı basında, Putin'in Erdoğan ile görüşmeyi kabul etmesi için, Ankara'nın, Azerbaycan lideri Aliyev ve Kazakistan lideri Nazarbeyev'den aracı olmasını istediği ileri sürüldü. Bu haber ardından Erdoğan, PKK-Rus ilişkileri ve bir dizi suçlama yaptı. Doğrudur, eğridir bilmiyorum. Rus'un da, ne şeytan olduğunu biliyoruz. Ama bizimkilerin bu şeytana ihtiyaç duymaları, kanıma dokunuyor.
Sevgili okurlarım, seçimler öncesi dondurulan zamlar, seller gibi, bir, bir, akmaya başladı. Ekmek, elektrik, sebze meyve ve de akaryakıt. Aklımın almadığı, dünyada petrol fiyatları düşerken, bizde mazot fiyatlarının artması. Hele, Rusya'nın sebze ve meyvemizi almadığı bir dönemde, pazarlarda sebze ve meyve fiyatlarındaki artışa ne demeli? Durum aynı güvercin fıkrasında olduğu gibi. Ne demişti adam, "kaderini güvercine bağlayan milletin ben daha çok anasını ağlatırım" diye. Ne dersiniz?