Kur krizi, döviz borçlusu olup da döviz kazancı olmayan şirketlerin mali durumlarında ciddi tahribatlara neden oldu. Şirketlerin kritik bir noktaya sürüklenmeleri bankaların aktif kalitelerini zayıflatırken, yurt dışı borçlarını döndürme kapasitelerini de azaltıyor.
Sözcü'den Mehtap Özcan Ertürk'ün haberine göre, özel bankaların sadece son 3 ayda yapacağı geri ödeme tutarı 14 milyar doları bulurken, kamu bankaları ise yıl sonuna kadar 4 milyar dolar dış borç ödemesi yapacak. Tutarın büyük kısmı sendikasyon kredilerinin geri ödemelerinden kaynaklanırken, tahvil borçlarından kaynaklı ödemeler ise sınırlı düzeyde kalıyor. Bankalar eylül ayında kısa ve uzun vadeli borçlarından kaynaklı vadesi gelen 5.7 milyar dolar tutarında yüklü bir ödeme yaptı. Bu ay bitene kadar ise 6.8 milyar dolar geri ödeme yapmış olmaları gerekiyor. Kasım ayında geri ödeme yükü 2.3 milyar dolara inerken, aralıkta bankaları 4.8 milyar dolarlık yüklü bir ödeme daha bekliyor.
EN BÜYÜK RİSK FONLAMA
Uzmanlar, Türk bankacılık sektörü için en büyük risklerden birinin fonlama maliyetleri olduğunu belirtiyor. Bankaların son dönemde yeniden finanse ettiği sendikasyon kredileri, uluslararası yatırımcıların henüz sırtını Türkiye'ye dönmediğinin bir göstergesi olarak yorumlanıyor ancak fonlama maliyetinin yılın ilk çeyreğinden bu yana iki katına çıkmış olması da dikkat çekiyor. Bankacılar, bu durumda bankaların verdikleri döviz kredilerini daraltmak zorunda kaldıklarını ve şirketlere döviz alarak borçlarını kapatma konusunda baskı yaptıklarını belirtiyor. Bu yaklaşım zaten kıt olan dövize talebi daha da körükleyerek kurlar üzerindeki baskıyı iyice artırıyor. Diğer yandan Türk ekonomisi yavaşladıkça talepteki düşüş nedeniyle bankaların daha küçük kredilerle de yetinebileceği öngörülüyor.
Merkez Bankası verilerine göre, özel bankaların uzun ve kısa vadeli ödemekle yükümlü oldukları dış borç tutarı 2018 Temmuz ayı itibarıyla 106 milyar 493 milyon dolara ulaştı. Gelecek yıl ilk 7 ayda toplam borcun 20.9 milyar dolarlık kısmının vadesi gelmiş olacak. Kamu bankaları ise aynı dönemde 5.8 milyar dolarlık dış borç ödemesi yapmakla yükümlü.
LİKİDİTE KAYGISI YARATIYOR
Bankaların uluslararası piyasalarda sendikasyon kredilerini yeniden finanse etmelerinin maliyeti iki katına çıktı. Türkiye için mart ayında yüzde 1.30 seviyelerinde olan 12 aylık Libor faizi yüzde 2.9 seviyesine kadar ulaştı. Turkish Bank Ekonomisti Tuğrul Belli, bankaların yurt dışı kredi borçlarının ister istemez bir likidite kaygısı yarattığını belirterek, “Bankaların esasen bu ödemeleri karşılayacak likiditesi var ancak borç çevirmeleri yüzde 100'ün altına düşer ve bu durum uzun süre devam ederse bir sıkışıklık yaratacaktır” dedi. Yüksek seyreden kurların banka bilançolarına etkisinin tam bilinmediği için yabancı bankaların sendikasyon ve borç yenilemede ihtiyatlı davrandıklarını söyleyen Belli, yeni borç maliyetlerinin oldukça arttığını ve bu durumdan büyük bankalar çok etkilenmese de küçük ve orta çaplı bankaların etkilenebileceğini vurguladı.
8 YILDA YÜZDE 350 ARTTI
Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre, uzun yıllar dış borç alma konusunda temkinli davranan kamu bankalarının dış borç stokları ilk kez 2010 yılında 10 milyar dolar düzeyini geçti. Ancak 2013 yılından sonra kamu bankalarının dış borç artış hızı özel bankaları yakaladı. Kamu bankalarının dış borç stoku yılın ikinci çeyreği itibarıyla 24.1 milyar doları kısa vadeli, 20.9 milyar doları uzun vadeli olmak üzere toplam 45 milyar doları aştı. Özellikle kamu-özel işbirliği (KÖİ) projelerindeki artışa paralel yurt dışında borçlanma ihtiyacını da artırdı. Dış borç ödeme projeksiyonlarında kamu bankalarının ağustos-aralık döneminde ödemekle yükümlü oldukları tutar toplam 4 milyar dolar seviyesinde. Bu tutarın 3.2 milyar doları kısa vadeli borçlardan, 766 milyon doları uzun vadeli borçlardan kaynaklı.