Banka kredilerinin faizlerinde yeni dönem

Banka kredilerinin faizlerinde yeni dönem

Merkez Bankası’nın faizi artırması ve kredi musluklarının kısılması sonrası kredi faizlerinde yeni bir dönem yaşanıyor. Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ yeni dönemde yaşananları anlattı.

Seçimlerin ardından AKP iktidarının kıstığı kredi muslukları başta konut, otomobil olmak üzere tüm sektörlerdeki alım/satımları etkilerken vatandaşın ve şirketlerin kredilere erişememe problemi de büyüyor. Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, yeni dönemde kredilerin durumunu anlattı.

Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, seçimden önce ve sonra yapılan uygulamaların ve regülasyonların çok farklı olduğunu dile getirerek şu an dengelenme ve normalleşme sürecine başlandığını söyledi.

Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, döviz dönüşümlü KKM hesaplarının vadesi geldikçe yüzde 6’sının standart TL mevduata dönmeye başladığını vurgulayarak, sürecin yüzde 1 ile başladığını kaydetti. Baştuğ, “Eğer her ay yaklaşık yüzde 6’lık bir dönüşüm gerçekleştirebilirsek, bir yıl sonunda kabaca döviz dönüşlü KKM hesaplarından yüzde 45-50 gibi bir rakamı eritmiş olacağımızı düşünüyoruz” dedi.

Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, seçimden önce ve sonra yapılan uygulamaların ve regülasyonların çok farklı olduğunu dile getirerek şu an dengelenme ve normalleşme sürecine başlandığını söyledi. Gazetecilerle bir araya gelen Baştuğ, Ortodoks politikalara kademeli bir geçiş olduğunu ve bu geçişi son derece pozitif ve doğru bulduklarını vurguladı.

Yerinde adımlar atıldığını ve kademeli geçişte daha yapılacak çok şey olduğunu ifade eden Baştuğ, “Yön, istikamet bize göre pozitif. Bu konuda çok doğru adımlar atıldığını görüyoruz. Doğal olarak bir süreç var. O sürecin daha başlarındayız” diye konuştu.

ENFLASYON VE BANKACILIK

Sektör büyük karlara imza attı ancak enflasyon muhasebesi yapıldığında bu durum değişiyor. Enflasyon nasıl bir etki yapıyor sektöre?

Bankacılık olarak enflasyon aslında en çok bizi yoruyor. Çünkü enflasyona maruz kalan diğer şirketlerden farklı olarak; sabit yatırımlarımız düşük, bizim asıl sermayemiz para. Ve paranın tek korunacağı yer enflasyon kadar getiri elde etmek demek.

Geçen yılın ortalama enflasyonu yüzde 72 iken bankacılığın sermaye getirisi yüzde 50’de kaldı. Bu sene de yine yüzde 40 civarında kalacak bir sermaye getirisi var.

Tabii bu sermaye getirisi enflasyon karşısında bankaların sermayelerini yitirdiğini gösteriyor. Bizim Türkiye’de yaptığımız bütün kar İspanya’da enflasyon muhasebesi ile konsolide ediliyor.

Biz 2022 sene sonunda 58.5 milyar lira kar ettik. İspanya’da bu kar 10 milyar lira. Eğer Türkiye’de enflasyon muhasebesi uygulansaydı oluşacak olan kar bu civardaydı.

Bizim öz kaynak rakamımız 200 milyar civarındadır. Bu enflasyon ortamında o 200 milyarın kendini reel olarak koruyabilmesi için etmesi gereken karlılık, minimum enflasyona yakın bir yerde olması gerekirken karlılıklar enflasyonun altında kaldı.

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in New York’ta bir toplantıdaki beyanı, enflasyon muhasebesi ile alakalı. Buna geçiş olabileceğini beyan etti. 2024’te böyle bir şeyi umutla bekliyoruz. Çünkü bilançolarımızın gerçeği yansıtmasını istiyoruz. Bankacılık sektöründe böyle bir ihtiyaç var.

KREDİ VE MEVDUAT FAİZLERİ

Seçim öncesinde kredi mevduat faizlerinde alışılmışın dışında bir seyir vardı, karlılıklar bu durumdan nasıl etkilendi? Durum değişiyor mu?

Karlılıkların enflasyonun altında kalmasının nedeni 2023’ün ilk döneminde oluşan negatif marj ortamı. Çünkü seçimden evvelki dönemde hatırlarsınız politika faizi yüzde 8,5, bono faizleri yüzde 10-11, mevduat faizi yüzde 30-31’lerde, bireysel kredilerin faizi yüzde 30, tüzel kredilerin faizi yüzde 14, yani bir korelasyon ya da arada birbiriyle konuşmayan rakamlar vardı. Biz o zaman da sadeleşmeyi hep söylemiştik. Şimdi ciddi bir sadeleşmeye doğru yönlenme var.

Bugünkü ortamda ne var?

Politika faizi yüzde 30 oldu. Kredi faizleri yüzde 40 ile 50 aralığında mevduat faizleri yine yüzde 40-50 aralığında, bono faizleri 5 yıllık ve 10 yıllık yüzde 27-28’lere geldi en azından arada bir korelasyon kuruldu, rakamlar birbiriyle konuşmaya başladı.

Buna rağmen kredilerin bunu yakalaması zaman alacak ve bilançolarda marj problemi 2023’ün ana sorunlarından biri olacak. 2024’te nispeten düzelecek, bu şekilde devam ederse.

KREDİ BÜYÜMELERİ

Kredi faizleri yukarı gidiyor, kredi büyümesinde ise halen daha regülasyonlar var. Bu durum sektörü nasıl etkiliyor?

Regülasyonun hala koyduğu sınırlamalarla yaşıyoruz. Biz toplam kredi büyümesini tüzel tarafta yüzde 2,5, bireysel tarafta ürün ürün değişmekle beraber yüzde 3 ile sınırlamış durumda.

Şu an her iki tarafta da kredi büyümeleri bu sınırın altında. Kredi büyümesinin olmama nedeni şu; mevduatın maliyetinin 40’larda 50’lerde olduğu ortamda bunun üzerine yaklaşık yüzde 8-9 zorunlu karşılık maliyeti geliyor. Doğal olarak, kredi fiyatları yüzde 50’li rakamlara yaklaşıyor. Bu fiyatlarla da şu an sınırlamaları zorlamadan işimize devam ediyoruz.

Şu an piyasa bu konuda daha dengelenemedi. İhracat ve yatırım kredilerinde bu oranlar biraz daha düşük seviyelerde oran olarak. Ama bu oranlardan açıkçası bir yatırım olduğunu da söyleyemeyiz. Çünkü öyle bir Türk Lirası kredi kullanarak bu oranlarla yatırım yapılacak ortam henüz yok. Bu da ümit ediyorum enflasyonun düşüşüyle beraber doğru yerlere gelecek.

TAKİPTEKİ ALACAK ORANI

Takipteki alacak oranı pandemi ile beraber devreye alınan uygulamalarla bankacılık sektöründe en az konuşulan konulardan biri haline geldi. Şimdi kredi faizleri yükseliyor, bir risk görüyor musunuz?

Türkiye seçimden önce, seçimden sonra kredi genişlemeleriyle birlikte olması gerekenin çok altında bir risk maliyeti ile çalıştı. Bugün Türkiye’de Cost of Risk dediğimiz risk maliyetinin olması gerekeni, normal olanı yüzde 1-1,25’tir. Bu bizim hesabımız. Türkiye ne zaman normalleşirse buna yakın oranlarda bir kredi riski maliyeti ödememiz lazım. Geçtiğimiz yıllar baktığımızda bu yıl da dahil 40-70 baz puan bandında bu çalkantının içinden geçen bir ülkede olmaması gerekecek boyutta risk maliyetleriyle yaşadık.

2024’te şunu bekliyoruz, özellikle bireysel portföylerde kısmi bir kötüleşme olacak, bu çok net. Çünkü 3 ay evvel yüzde 25’lerle yüzde 30’larla verilen kredilerin vadelerinde bu krediler yüzde 45’lerle yüzde 50’lerle verilmeye başlanacak. Bu faiz artışıyla doğal bir kötüleşme olacak. Ama bu kötüleşme bizi normal seviyelere getirecek.

Bugün zaten yüzde 2,5 sınırını henüz dolduramıyoruz. Buna rağmen bizim yıllık kredi büyümemiz yüzde 40 – 42’lere gelecek.

Önümüzdeki yılın ortalama enflasyonu 60’ın üzerinde 65’ler civarında olacak ve kredi büyümesi bunun altında kalacak.

Burada oluşacak talep şu an enflasyonun altında görünüyor. Bunun üzerinde bir rakam hedeflesek de şu an böyle bir talep görünmüyor.

İhracat kredilerinde bankalar olarak rakibimiz Eximbank ve Merkez Bankası ve en son faizi 23’e indirdiler.

Yüzde 23 ile böyle bir ihracat kredisi verilirken bizim yüzde 35 – 40 faiz oranlarıyla dahi kredi verme şansımız bulunmuyor.

İlgili Haberler