Bana Sivas Kongresi’ni hatırlatıyor
Mısır’daki hareketler çeşitli tartışmalara sebep oluyor. Olumlu olarak yorumlananlar daha çok. Sebebine gelince, bir diktatörü devirdiğini iddia eden adamın diktatörleşme eğilimleri, hatta girişimleri.
Bütün dünya, hissettirmeden anti-emperyalist bir cephe oluşturuyor. Farkında mısınız bilmem! Bizde de bu, kendini, diktatörleşme eğilimlerini geçtim, bizzat diktatörleşen yöneticilere karşı baş kaldırma şeklinde kendini gösterdi. Gençlerin ve milli güçlerin katkısıyla bütün şehirlerde diktatörleşmeye ama aynı zamanda, diktatörleşmeyle örtülmeye çalışılan yolsuzluklara, yanlışlara, haksızlıklara, kifayetsizliklere, başkaldırı şekline dönüştü.
19 Mayıs’ta yollarda yürüyenleri küçümsemeyin. Cumhuriyet bayramında barikatları aşan halkı küçümsemeyin. Bunlar bugün Mısır’da da oluyor. 10 Kasım’da Anıtkabir’e koşan ve Türkiye’nin her tarafından, onca çileye rağmen karda kışta gelen, kasketli dedeleri ve başörtülü nineleri küçümsemeyin.
Kiminin evi yıkıldı, kiminin tarlası gasp edildi, kimine verilen TOKİ evleri iskambil kâğıtlarıyla yapılmış gibi çürük çıktı. Doktorlar intihar etmeye ve öldürülmeye başlandı. Öğretmenler intihar etmeye, öldürülmeye ve ayrıca PKK tarafından kaçırılmaya başlandı. Subaylar zaten içeride. İnanılmayacak bir şey, tarih bunu inanılmayacak şeyler listesine yazacak; Genelkurmay Başkanımız içeride.
Bir tek delil yok. Bir tek belge yok. Bir tek işaret yok. Hem yanlış hem gülünç tarihler. Hadiseden 7 sene sonra düzenlenmiş iddialar. 5 senedir içeride yatan insanlar ve hâlâ süren yargılamalar...
***
Fakirlik almış başını gidiyor. Deprem bölgesinde hâlâ çadırda yaşayan vatandaşlarımıza karşılık paralı lejyon askerlerine her türlü silah ve konfor temin ediliyor. Maksat, Esad’ı devirmek. Size ne idi Esad’dan? Bu Amerika’nın derdi idi, sizin derdiniz değildi ki. Amerikan Siyonistleri vaat edilmiş toprakları gerçekleştirmek için geç kaldıklarını düşünüyor ve acele ediyorlar. Siz kendi topraklarınızı korumaya baksanıza. Rahmetli Erbakan, seçim nutuklarında “İsrail’in vilayeti mi olacaksınız?” diye bağırırdı.
***
İstiklal Savaşımız da böyle başlamıştı. Atatürk, Samsun harekâtından sonra Anadolu’nun çeşitli yerlerinde, halkla bütünleşen kongreler düzenlemişti. Hacılar, hocalar, subaylar, esnaf, canı yanmış bütün ihlaslı insanlar onun etrafında toplanmışlardı. Şimdi, ne yapayım ki, Türkiye’deki halk hareketlerini bu kongrelere benzetiyorum. Elimde değil, benziyorlar. Özellikle Sivas Kongresi’nde alınan ve bağımsızlığı vurgulayan, Amerikan mandasını reddeden kararlar Mondros Mütarekesinden sonra, Türkiye’nin kurtuluşunun başlangıcı olmuştu. Bizim bugünkü Oslo süreçleri gibi.
13 Aralık’ta(yarın) halk, subaylarımızın ve aydınlarımızın kapatıldığı, sembol haline gelmiş olan Silivri’ye gidecek. Bakalım neler
olacak?