Bakın burası çok önemli
Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak'ın, son dakikada "Orta Vadeli Program" olmaktan "Yeni Ekonomi Programı (YEP)" olmaya geçiş yapan sunumunu büyük bir dikkatle dinledim; ama sahiden çok dikkat ettim.
Ekonomi, Emin Çapa anlatmadığı sürece çok kolay anlayamadığım bir alan olduğundan anlamak için ekstra çaba sarf ettim.
Masadan koltuğa geçtim, bilgisayarı bıraktım, elime bir fincan çay aldım ve sadece ona odaklandım.
Kendimi "öğrenen Selcan" olarak formatlarken beklentim, gözümün önünden tüten fabrika bacalarının, işleyen sanayinin, dolar işaretlerinin, yükselen Türk Lirası simülasyonlarının filan geçmesiydi; geçe geçe Susam Sokağı'nın uzaylıları geçti iyi mi;
YEP YEP, YEP YEP, YEP YEP...
***
"Sözelci" olduğum için zahir "bakın burası çok önemli" dışında bir şey anlamadım.
Hoş, orasının çok önemli olduğunu anladım anlamasına da, orası neresi onu da anlamadım!
Dolayısıyla konuya dair çok da bir şey yazamayacağım.
Ama "bakın burası çok önemli":
Sair zamanda bütün günü Berat Albayrak'ın "YEP"ini tartışarak geçirmesi beklenen haber kanalları, bu sunumun bitimiyle birlikte derhal Selçuk Bayraktar'ın TEKNOFEST'ine bağlandı!
Ki zaten...
Sümeyye-Selçuk Bayraktar çiftinin 1 yaşındaki kızları Aybüke'yle birlikte verdikleri "kendi teknolojisini kendisi üretebilen bir ülkeye dönüşmediğimiz sürece tam bağımsızlıktan söz edemeyeceğimiz" mesajı, krizin varlığını bile kabullenmemiş YEP'ten çok daha gerçekçi, Türk gençlerini uzay teknolojilerine özendirme çabaları çok daha ümit vericiydi...
Laf aramızda, TEKNOFEST'in YEP'in önüne geçmesi ve yeni ekonomi programının arka planda kalarak enine boyuna tartışılmaması Albayrak açısından da daha hayırlı olmuştur belki!
***
Bunu da konuşalım
Hazır TEKNOFEST vesilesiyle "millî savunma hamlesi"ni filan konuşuyorken, "millî savunma sanayi"nin kalbi, beyni niteliğindeki kurumlarda, partizanca girişilen kadrolaşmayı ve bugün gurur duyduğumuz birçok projede emek sahibi olan mühendislere, teknisyenlere dönük ötekileştirmeyi, mobbingini de konuşabilir miyiz?
***
SORU-YORUM
"CHP'nin, Atatürk'ün mirası diye nitelendirilen yüzde 28'i Türk milletine iade etmesi lazım"mış.
Niye?
Atatürk'ün Türk Milleti'ne miras bıraktığı "Cumhuriyet"i, Türk Milletine ve Atatürk'e düşman olanlara terk ettiğiniz gibi CHP'ye miras bıraktığı hisseleri de CHP üzerinden Cumhuriyet'i "katil devlet", "terör devleti" ilan edenlere terk edin diye mi?
***
Cengiz Abi niye öldü?
Milliyetçi Hareket Partisi, 2019 Mart'ında yapılacak yerel seçimlerde İstanbul'da aday çıkarmayacağını açıkladı.
Gerekçe:
"Kazanamayacağımız yerden aday çıkarmanın anlamı yok."
MHP veya bir başka parti, - u açıklamayı CHP de yapsa, İYİ Parti de yapsa, AK Parti de yapsa, Saadet de yapsa aynısı geçerli- bir siyasi partinin, ülkenin herhangi bir yerinden, peşin peşin "kazanamayacağımız yer" kabulüyle çekilmesini aklım almıyor. Bunu aklı alanları, bunu alkışlayanları, bununla gurur duyanları -çok uğraşıyorum- yok, olmuyor, anlayamıyorum.
Bu kararın arkasındaki asli motivasyon "ittifak" ise;
AK Parti de, Adana'da, Mersin'de, Manisa'da, Kars'ta, Osmaniye'de, Bartın'da, Karabük'te, Isparta'da aday göstermeden mi girecek seçime?
Yok mesele sahiden de, sadece "kazanamayacak olunması"ysa;
O zaman Diyarbakır'da, Hakkari'de, Şırnak'ta, Şanlıurfa'da, Gaziantep'te, Rize'de, Artvin'de, Eskişehir'de, İzmir'de, Tunceli'de, Tekirdağ'da, Edirne'de ve "kazanamayacağının aşikar" olduğu daha bir çok şehirde de girmeyecekler mi seçime?
Kazanamayacağını bildiğin yarışa girmek "kendini kandırmak"sa; bugüne kadar niye girdiler? Bugüne kadarki seçimlerde, seçmene "kazanmayı" vaat ederken hem kendilerini, hem de seçmeni mi kandırmışlardı yani!
Bu açıklamanın yapıldığı ana kadar sosyal medya hesaplarından "yerel seçime ne kadar hazır olduklarına" dair mesajlar paylaşan ve bu açıklamanın yapıldığı andan itibaren bütün bu hazırlıklarını çöpe atmak durumunda kalacak olan teşkilatlar ne için çalışacaklar; AK Parti, "MHP'yle ortak aday" değil "kendi adayını" çıkaracağına göre; belediyeleri AKP'ye kazandırmak için mi?
Her şeyi geçtim...
Aralarında İstanbul İl Başkanı Recep Haşatlı ve oğlu Mustafa'nın da bulunduğu şehitlerinin, İstanbul'daki "yerel seçim çalışmaları sırasında", "seçim bürosu önünde" vurulan rahmetli Cengiz Akyıldız'ın hatırası için "kazanacakmış gibi" çalışması gerekmez miydi MHP'nin.
Ne oldu şimdi?
"Zaten kazanamayacağı bir seçim için koştururken" mi öldürülmüş oldu Cengiz Abi!
Siyasi akıl, biz sıradan fanilerinkinden başka türlü işliyor demek ki...