Sedat Ergin 2004 yılına ait çok önemli bir olayı gündeme getirdi.
(...) MİT ve Genelkurmay 2004 yılında "devlet içindeki FETÖ'cü yapılanma tehlikesi" ile ilgili olarak Millî Güvenlik Kurulu'na bir sunum yapmış. MGK bu konuda bir önlem planı hazırlanması kararı almış ve bunu hükümete iletmiş.
*
Merak ettim... Devlet ve ordu içindeki bu "FETÖ'cü paralel yapılanma tehlikesine" karşı ne önlemler alınmış, neler uygulanmış diye...
*
Sedat Ergin'in yazısında bu sorunun cevabı yoktu. Çok ilginç...
Cevabını o dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in 2015'te yayınlanan "Türkiye'de Değişim Yapmak Neden Bu Kadar Zor" adlı kitabında buldum.
*
Şimdi sıkı durun. O gün bu tehlikeye karşı neler yapıldığını o kitabın 123 ve 124'üncü sayfalarından, kelimesine dokunmadan aynen aktarıyorum. DÖNEMİN Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer MGK kararına karşı ne yaptıklarını aynen şöyle anlatıyor:
- BİR: "Tavsiye kararı Başbakanlığa bildirildikten sonra konuyu Başbakanımıza açtım ve gelen yazıyı 'dosyasına' kaldırmaya karar verdik."
*
- İKİ: "Bu karar metni Bakanlar Kurulu'nda imzaya açılmadı ve hakkında hiçbir işlem yapılmadı."
*
- ÜÇ: "Konudan MGK toplantısına katılan bakanlar dışında kimsenin haberi olmadı ve onları endişeye sevk edecek bir sonucun doğmamasına özen gösterildi."
*
- DÖRT: "Bütün toplumsal ve siyasi riski hükümet adına Sayın Başbakanımız, hukuki riski ise ben üstlenmiştim."
ŞİMDİ bu kitabın yayınlanış tarihine bakın. 2015 yılı... Yani 17-25 Aralık 2013 olayından sonra, 15 Temmuz darbesinden önce...
(...) bakın o gün övünerek "Engelledik" dediği bu MGK kararı, 15 Temmuz gecesi Türkiye'nin başına neler açtı.
*
O günün başbakanı o gün bu kararı uygulamamanın "siyasi sorumluluğunu" almış. Ömer Dinçer de "hukuki sorumluluğunu" yüklenmiş.
Merak ediyorum acaba bugün de aynı sorumlulukları yükleniyorlar mı...
Ertuğrul Özkök Hürriyet
***
"Evet" diyerek demokrasiden vazgeçenler
hangi demokrasinin nöbetini tutacak?
-----
Saray CHP'nin başlattığı "Adalet Yürüyüşü"ne alternatif olarak yeniden "demokrasi nöbetleri" yapılması talimatı verdi. Buna göre 15 Temmuz akşamından itibaren tıpkı bundan bir yıl önce olduğu gibi halk meydanlarda toplanacak ve gece yarılarına kadar "demokrasi nöbeti" tutacak.
Tutacak tutmasına da sarayın bu talimatına uyacak kitlelerin tamamı referandumda "evet" diyenlerden oluşacak. Yani kendi rızasıyla "demokrasiden vazgeçenler" bu nöbete katılacak.
İyi de demokrasi istemeyenler hangi demokrasinin nöbetini tutacaklar ki?
Bunda bir çarpıklık yok mu?
Can Ataklı Korkusuz
***
Orduyu AKP'lileştirmek için zemin çalışması
-------
30 Ağustos yaklaşırken TSK üzerine yorumlar ve algı operasyonları artıyor... Profesör Ümit Özdağ son basın toplantısında diyor ki:
- 15 Temmuz sonrasında açık hedef haline gelen Türk ordusu bir parti ordusuna dönüştürülüyor...
Yazar Mehmet Ali Güller'in "Türk Ordusuna dincileştirme operasyonu" başlıklı yazısı da bu bağlamda önemliydi. Güller, özel blogunda, ordunun nasıl adım adım dinsel bir kimliğe sokulduğunu anlatıyor.
***
Bu arada ilginç bir yazı da 4 Temmuz 2017 tarihinde Hürriyet'te Verda Özer imzasıyla yayınlandı.
Hürriyet'in dış politika yazarı Verda Özer'in yazısı "Ordunun yüzde kaçı AK Partili?" başlığını taşıyordu.
Verda Özer, Güvenlik uzmanı Metin Gürcan'la konuşmuş. Diyor ki:
- Gürcan, doktora tezi sırasında ordu içinde geniş çaplı bir anket yapmış.
(...) Özer kanaatini şöyle özetliyor:
"Bu oranlara baktığımızda ise AK Parti'yi destekleyen kesimin hakikaten yüzde 1 civarında olduğu ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bu rakamlar, TSK'nın toplumun ciddi bir bölümünün eğilimini yansıtmadığını gösteriyor..."
***
Yukarda sözü edilen anketin yapılış tarihi yazıda yer almamış...
Anketin 15 Temmuz'dan sonra yapıldığı gibi bir hava doğuyor...
Oysa internette kısa bir araştırma ile görüyorsunuz ki...
Metin Gürcan'ın doktora tezinde yer alan bu anket 2015 yılı Mayıs - Eylül dönemlerinde yapılmıştır...
Yani 15 Temmuz darbe girişiminden aylar önce...
15 Temmuz'dan sonra ne olmuş? Bir darbe girişimi ve ardından müthiş bir temizlik... TSK'daki 356 general ve amiralden 167'si tutuklanmış... Ayrıca çoğu üst rütbede olan 7 bine yakın asker ve subay tutuklu...
Geri kalanlar da birer köşeye çekilip sinmiş...
Bugünkü yapıyı izah için 15 Temmuz'dan önce yapılmış bir anketin kıymeti harbiyesi olabilir mi? Kaldı ki Ordu içinde bir anketin sağlıklı sonuç vermesi olası mı?
***
Bu karmaşık yazıdan hangi sonuç mu çıkıyor? Yazarın da açıkça belirttiği gibi;
"TSK'nın toplumun ciddi bir bölümünün eğilimini yansıtmadığı..."
Peki ne yapmalı? Mesaj açık; ordunun yapısını Türkiye'deki oy yapısına uydurmalı... Ordudaki AKP desteğini arttıracak adımlar atılmalı... İzlenim o ki... 30 Ağustos'ta alınacak kararların ve başvurulacak yeni uygulamaların zemini hazırlanıyor...
Melih Aşık Milliyet
***
Atılan her adım iktidara yaklaştırıyor!
------
Kılıçdaroğlu'nun başlattığı Adalet Yürüyüşü AKP Erdoğan iktidarının sözcüleri ve tetikçileri tarafından saldırıya uğradıkça Türkiye'deki siyasetin çelişkileri daha da belirginleşiyor:
Eskiden, AKP-Erdoğan iktidarına, hakaret derecesinde eleştireler yöneltmiş olan bir İçişleri Bakanımız ve bir Başbakan Yardımcımız var...
Bunların, bir zamanlar Erdoğan ve AKP için söylediklerinin bir bölümünü burada tekrarlamak istemem; çünkü nezaketim, terbiyem ve yazı üslubum buna uygun değil...
Ayrıca belki bir bölümü suç unsuru olarak bile düşünülebilir.
***
Şimdi AKP militanları, adalet isteyen Türk, Kürt herkesten, adalet arayan dinci, laik her görüşten destek alan Adalet Yürüyüşü'ne koro halinde saldırırken:
Ne hikmetse, en çok sesleri çıkanlar...
1) Zamanında AKP/Erdoğan iktidarına en çok saldıran...
2) Şimdi "FETÖ" dedikleri Cemaat'e en çok destek veren, bağlılık bildiren, övgü düzen...
3) "Barış Süreci" denilen siyasal proje sırasında PKK militanlarının hendek kazmasına, güçlenmesine göz yuman, PKK lideri Öcalan'ı aklayan, öven, göklere çıkaran...
Muhterem(!) kişiler!
***
Elbette politikacılar en başta ama, asil ve necip medyamızın değerleri kendinden menkul, kültürden ve seviyeden yoksun, dalkavuk ve dönek mensupları da Adalet Yürüyüşü'ne saldıran, bu yürüyüşü karalamaya çalışan bu koro içinde bağırmaktan sesleri kısılanlar arasında.
AKP/Erdoğan iktidarı ve onun militanları, tetikçileri neden bu denli telaşlandılar ve kendilerini inkâr edercesine, geçmişleriyle bu denli çelişkili tutum ve davranışlar sergiliyorlar acaba?
Bu sorunun iki yanıtı var:
1) Çıkar ilişkileri.
2) Zayıflayan iktidar.
(...)
Adalet Yürüyüşü'nün iktidarda yol açtığı paniğin sebebini açıklamak için iki "mecaz" (iki "metafor", iki "benzetme") yapacağım:
1) Atılan her adım, muhalefetin kazandığı bir oyu daha simgeliyor!
2) Atılan her adım, yürüyenleri iktidara bir adım daha yaklaştırıyor!
Emre Kongar Cumhuriyet
***
ABD, BOP'u tamamına erdirmek üzere
------
ABD'nin terör örgütü PKK'nın uzantısı YPG ile ilgili hiç de inandırıcı olmayan bir iddiası var.
Diyorlar ki:
"YPG tercihimiz bir mecburiyetten kaynaklanıyor. Çünkü YPG bizim adımıza DEAŞ ile savaşıyor. Silah ve mühimmat yardımını da bu amaçla yapıyoruz."
(...)
Şimdi YPG'ye verilmiş olan silah ve mühimmatın önemli bir bölümünün Türkiye sınırına yerleştirildiği görülüyor.
DEAŞ ile savaşıyor gerekçesi ile verilen silah ve mühimmatın Türkiye sınırına yerleştiriliyor olması Amerika'nın konu ile ilgili tüm tezlerini geçersiz kılmıyor mu? Yani DEAŞ "Türkiye üzerinden mi saldıracak da" bu silah ve mühimmatlar onun için mi sınıra yerleştiriliyor?
(...)
Asıl amaç bölgede kontrol altında tutulabilecek bir Kürt devletinin kurulmasından başka bir şey değil.
(...)
Adamlar adım adım kafalarındaki planları hayata geçirmeye çalışıyorlar.
Bir zamanlar büyük övgüler düzülen BOP yani Büyük Ortadoğu Projesi'nin hayata geçirilmesinden başka bir şey yapmıyorlar. Bölgemizdeki devletçik sayısını artırarak kontrollerini güçlendirmeye çabalıyorlar...
Zeki Ceyhan Milli Gazete