İşte Abdulkadir Selvi'nin "Hedef başkanlığı engellemek mi?" başlıklı o yazısı:
Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş'in idam, referandum ve MHP Lideri Devlet Bahçeli hakkındaki açıklamaları siyaseti sarstı.
Türkeş’in röportajının yayınlandığı pazartesi günü Bakanlar Kurulu toplantısı vardı.
Toplantıda Başbakan Binali Yıldırım bu konuyu açmamış. Ancak bazı bakanlar Tuğrul Bey’e, “Başbakan yardımcılarına ne oluyor?” diye laf atmış. Türkeş, “Benim görevim sigorta olmak, ben de sigorta oldum” karşılığını vermiş.
Bakanların, ‘Başbakan yardımcıları’ dediklerinden biri Tuğrul Türkeş diğeri ise Mehmet Şimşek.
Mehmet Şimşek’in, “AB ekonomisi çökmüyor. Tam aksine büyük bir başarı hikâyesi” tweet’i belli ki sadece sosyal medyayı sallamamış.
Tuğrul Türkeş’le konuştum. “Uyarı görevimi yerine getirdim” dedi. “MHP’yi ve Sayın Bahçeli’yi tanıyan biri olarak uyarmasam benim açımdan vebali olurdu” diye konuştu.
Tuğrul Türkeş’in açıklamaları MHP’de ise büyük rahatsızlığa yol açtı.
MHP bu rahatsızlığını AK Parti’ye iletti. O nedenle Başbakan Binali Yıldırım’ın AK Parti grubundaki konuşmasına, “Ülkenin geleceği için, ülkenin menfaati için Sayın Bahçeli’nin bu olumlu ve yapıcı tutumundan dolayı teşekkür ediyorum” cümlesi koyuldu.
Dün AK Parti’nin grup toplantısı vardı. Milletvekilleri Türkeş’in açıklamalarına ilgiliydi. İdam, başkanlık gibi temel meselelerde istişare sürecinin önemli olduğunu ifade ediyorlardı. Hükümette ve parti yönetimindeki isimler ise Türkeş’in açıklamalarına tepkiliydi. “MHP’den geldiği için Bahçeli ile yakınlaşılmasından rahatsız” şeklinde değerlendirmelere tanık oldum. Kaşlar çatılmıştı.
Tuğrul Türkeş’in çıkışı iki tarafın da gerilmesine yol açtı ama bir yol kazası yaşanmadı. Türkeş’in röportajının yayınlandığı gün karşılıklı olarak ‘güven’ mesajları verildi. Cumhurbaşkanlığı cephesinde ve AK Parti’de Bahçeli’ye karşı bir teyakkuz hali hissetmedim. Tam aksine Bahçeli’yi güvenilir bir lider olarak buluyorlar. “Başkanlık sistemiyle ilgili çalışmalar geri dönülemez bir noktaya ulaştı” dediler.