Bahçeli Türkiye'yi Erdoğan'a teslim edecek!

Bahçeli Türkiye'yi Erdoğan'a teslim edecek!

Devlet Bahçeli'nin başkanlık çağrısından sonra AKP iktidarıyla girdiği rejim değişikliği çalışmalarına parti içinden tepkiler gelirken bir yandan da köşe yazarları MHP içindeki antidemokratik yaklaşımı eleştirdi.

Milliyet'ten Tunca Bengin "Şakirt evlerine ‘ders verme’ kamuflajı" başlıklı köşe yazısında MHP Genel Başkan Adayları Meral Akşener ve Ümit Özdağ'ın partiden ihraç edilmesini "tek adam hastalığı" olarak yorumladı ve Bahçeli'nin CHP'ye yaptığı uzlaşmacı tavrını kendi partisi içinde uygulmadığını vurguladı.

İşte Tunca Bengin'in o yazısı:

Dışa demokrat içe otokrat

MHP lideri Devlet Bahçeli ülkenin bir numaralı koltuğunu dizayn etme noktasında oldukça uzlaşmacı bir tavır içinde. Hatta CHP’ye de “Naz etmeyin” diye gönderme yaparak “El ele, omuz omuza, gönül gönüle sorunu çözelim” diyor. Ancak söz konusu kendi partisi olduğunda ise değil konuşmak farklı düşünceye dahi tahammül edemiyor ve anında kapıyı gösteriyor. Dün bu durumu bir zamanlar Bahçeli’nin en yakınındaki bir isimle konuştum. 
Yorumu şuydu:
“Tek adam hastalığı MHP’yi hem böyle gittikçe daha dar bir alanın içine soktu, halktan kopardı, hem de Bahçeli’yi tek adamlığı konusunda daha arzu ettiği yere taşıdı.”
Eskiden de böyle değil miydi sorusuna aldığım 
yanıt da şöyleydi: 
“Hayır, Türkeş döneminde tek adam değildi. Kendi evliliğini bile mesai arkadaşları içerisinde gündeme getirip uygun görüp görmediklerini soran, hükümete girerken, ‘Hangi bakanlıkları alalım, bakanlıkları aldığında da hangi arkadaşlarımız layıktır oylarınıza sunuyorum’ diyerek partinin MYK’sında oylayarak tespit eden adamdan daha büyük demokrat olur mu?”

 

***

 

Sözcü yazarı Rahmi Turan da "Yutturmaca" başlıklı yazısında MHP içinde demokrasinin olmadığını, profili güçlü adayların partiden ihraç edilmesinin partiye her geçen gün daha çok güç kaybettireceğini yazdı.

İşte Rahmi Turan'ın o yazısı:

 AKP, hazırladığı anayasa değişikliğini, destekçisi olan Devlet Bahçeli'ye verdi. Kraldan çok kralcı görünümündeki Bahçeli “Türkiye'yi kamburdan kurtaracağız!” diyor. Yani ülkeyi tüm kurumlarıyla Recep Tayyip Erdoğan'a teslim edecekler! Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde “Cumhurbaşkanı'nın yetkileri çok fazla” diye şikâyet eden ve bunları azaltmak isteyen AKP, şimdi Erdoğan'a, Sezer'den bin kat daha geniş yetki vermeye çalışıyor! O gün öyle, bugün böyle… Yani, işlerine nasıl gelirse!

Başkanlık Sistemi'ni savunanlar hep Amerika'yı örnek gösteriyor. Niye Afrika, Güney Amerika, Orta Asya ülkelerini örnek göstermiyorlar? Çünkü Amerika hariç, Başkanlık Sistemini uygulayan tüm ülkeler sürünüyor! Sistem sadece Amerika'da başarılı. Neden?

ABD'de “Çok güçlü ve bağımsız yargı ile yine çok güçlü ve bağımsız medya” var. Diğer ülkelerde ise yok. Bu nedenle başkanlar denetlenemediği için o ülkelerdeki rejim bir süre sonra diktaya dönüşüyor. Bir ülkede yargı, parlamento, medya ve tüm kurumlar tek kişi yönetimine verilirse, imparator yetkilerindeki o kişinin denetlenmesi mümkün olmuyor!

Türk tipi Başkanlık Sistemi AKP'nin Devlet Bahçeli'ye incelemesi için verdiği Anayasa değişikliği metninde şu maddeler var:

– Türkiye Cumhuriyeti'nin başı Türkiye Cumhurbaşkanı'dır.

– Bakanlar Kurulu'nun başı Cumhurbaşkanı'dır.

– Bakanlar Kurulu'na Cumhurbaşkanı ve yardımcısı başkanlık eder.

– Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimleri 5 yılda bir aynı dönemde yapılır.

– Bakanlar Kurulu'nu Cumhurbaşkanı seçer ve atar.

– Bakanlar Kurulu'nun dörtte üçü dışarıdan, dörtte biri ise milletvekilleri arasından seçilir. Bakan olarak atanan kişinin milletvekilliği sone erer.

– Başbakanlık makamı kalkıyor.

– Partili Cumhurbaşkanı'nın yolu açılıyor.

– Cumhurbaşkanı Meclis'in 3'te 2 çoğunluğuyla Yüce Divan'da yargılanabilecek.

– Anayasa paketi Meclis'te kabul edilip halk oylamasına gidilmesi ve orada da kabul görmesi halinde 2019 yılında uygulamaya geçilecek.

– Böylece erken seçim ihtimali ortadan kalkıyor ve MHP'ye, yani Devlet Bahçeli'ye 3 yıl daha Meclis garantisi sağlanıyor.

RAKİP OLAN YANIYOR!

Ülkede demokrasinin var olması için önce “Parti içi demokrasi” olması lâzım. O da bizde yok tabii… Yalnız MHP'de değil, hiçbir partimizde yok!

1980'li yıllarda Turgut Özal döneminde çıkarılan Partiler Kanunu, genel başkanlara neredeyse diktatör yetkisi veriyor!

İşte MHP… Genel Başkan Devlet Bahçeli daha önce kendisine çetin rakip gördüğü Meral Akşener'i sudan sebeplerle MHP'den attırmıştı. Meral Akşener gitti ama geride onun kadar güçlü rakiplerden biri de Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ idi.

Özdağ, bir internet sitesinde çıktığı iddia edilen demeci nedeniyle Disiplin Kurulu'na verildi. Kurul, Devlet Bahçeli'nin adamlarından oluşuyordu. Hemen ihraç kararı verdiler. Vermeseler şaşardım! Ümit Özdağ'ın partiden atılmasına sebep olan söz şöyle: “Biz düşük profilli değil, yüksek profilli, yüksek karakterli bir genel başkan arıyoruz!”

Sözler sert olabilir ama yanlış mı? MHP'yi, iyi ve akılcı muhalefet yaparak iktidara taşımak için yüksek profilli bir genel başkana ihtiyaç yok mu?

“Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” misali Ümit Özdağ, MHP'den ihraç edildi.

Partilerin liderleri, karşı fikirlere tahammülsüz kişiler olursa o ülkede demokrasi kesinlikle gelişmez!

MHP'nin diğer Başkan adaylarından Sinan Oğan da Devlet Bahçeli tarafından partiden attırılmış fakat o bir hukuk mücadelesi sonunda yargı kararıyla MHP'ye dönmüştü. Aynı şekilde Ümit Özdağ ile Meral Akşener de yargı kararıyla partiye geri dönebilirler.

MHP'nin her geçen gün biraz daha güç kaybetmesi Türk siyaseti adına da büyük kayıptır.

Partide yaşanan çeşitli olaylar, yönetimi ellerinde bulunduranların sadece kendi koltuklarını ve kendi çıkarlarını düşündüklerini gösteriyor.

Bu daha da üzücü bir durumdur.

İlgili Haberler