Partisinden ihraç ettiği muhaliflerin bazı yerlerde saldırıya uğramasını "tiyatro" olarak niteleyen ve tarihe geçecek "Ülkücüler işini yarım bırakmaz" sözünü söyleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli çıtayı zirveye taşıyarak "Lastiğe niye kurşun sıksınlar beynine sıkamazlar mı?" dedi.
Sinan Oğan'ın arabasının lastiklerine ateş edilmişti ya, Bahçeli onu kastetti ve "Bunlar kendi kendilerine yaptırıyorlar bunu" diye konuştu.
Bahçeli'nin daha önce söylediği "Ülkücü işini yarım bırakmaz" sözünü eleştirirken "Ne yapar yani, vurur öldürür mü?" diye sormuştum. Açıkçası bunu yazarken biraz çekinmiştim, ölüm kelimesinin tatsızlığını düşünerek. Ancak Bahçeli açık açık "Beynine sıkmaktan" söz edince ürperdim. Yarın Bahçeli'nin sözlerini ciddiye alıp kendine vazife çıkaran biri peydah olur ve birilerini öldürmeye kalkarsa bunun sorumluluğu kimde olur?
Can Ataklı Korkusuz
***
Başbakan'ın en zor günü
------
Başbakan dün memleketi Erzincan'daydı.. Köyüne gitti, kuzuları sevdi, akrabalarıyla sohbet etti, hemşerileriyle kucaklaştı..
İddia ediyorum; Başbakan'ın en zor günüydü..
Niye mi?
İzah edeyim..
Her kent gibi Erzincan da başbakan çıkarmaktan gurur duyuyordur.. Başbakan da Erzincanlı olmaktan..
Bu sebeple Erzincanlı Başbakan'ın, Erzincanlılarla buluşması önemliydi..
Erzincanlı Başbakan önce yaptıklarını anlattı.. Başarılı olduklarını vurguladı...
Erzincanlılar da alkışladı..
Sonra başbakanlık makamının kaldırılması için evet oyu istedi..
Yani evet deyin ki artık başbakanlık yapmayayım demek istedi..
***
Erzincanlılar itiraz etmiş.. 'Biz Başbakan çıkardık başbakanlık kalkıyor' diye bağırmışlar..
Erzincanlı Başbakan 'Biz nerede görev verilirse, orada görev yaparız' diye geçiştirmiş..
Zor bi durum tabii..
İnsanın memleketine gidip beni bu görevden alın diye oy istemesi zor..
Erzincanlı Başbakan'ın, Erzincanlılara bunu anlatması da zor
Erzincanlıların bunu anlaması daha da zor..
Mehmet Tezkan Milliyet
***
3 yoksul çocuk diri diri yandı
---------
... İstanbul'un orta yeri Tarlabaşı'nda ahşap binanın çatı katında 3 çocuk diri diri yandı.
Yürekleri sağır.
Hiç oralı olmadılar.
(...)Testide ne varsa! Dışına o sızıyor! Bölgeler arasındaki eşitsiz gelişme uçuruma dönüştü; yoksulluk, işsizlik; İstanbul'da 3 çocuğu diri diri yanan Şahin Ailesi gibi milyonlarca fakir aileyi pençesine aldı.
(...)
Ülkedeki zengin-fakir uçurumu, Türkiye'nin bütün yoksullarını mecburen İstanbullu olmaya özendirdi. 3 boğaz köprüsü, deniz altından 2 tüplü geçişi var diye övülüp göklere çıkartılan İstanbul, yoksul aile çocuklarını diri diri yakan şehir oldu. İstanbul'da: En zengin yüzde 10. Gelirin yüzde 30'unu alıyor. En yoksul yüzde 10. Gelirin yüzde 2'sini alıyor. Gelir uçurumu 12 kat.
3 çocukları diri diri yanan Şahin Ailesi İstanbul'un en yoksul yüzde 10'unun üyesiydi.
Dış borç bul. İstanbul'a köprü yap.
Gıda bankacılığı kur. Yoksul oyu avla.
15 yıl iktidarda kal.
Sonuç: Diri diri çocuk yakma.
Yoksullar da uyanır. Tokatları ağır olur.
Necati Doğru
***
Üç beş oy uğruna Kerkük'ten vazgeçtiler
--------
... Kerkük, Irak Anayasası'na göre Kuzey Irak'taki özerk Kürt bölgesine değil doğrudan Bağdat hükümetine bağlı. Ancak kentin Kürt valisi, hazır Ankara'da bile "Kürdistan bayrağı" göndere çekilmişken, "Neden Kerkük'te olmasın" dedi, kamu kurumlarına "Ala rengin" çekilmesi talimatını veriverdi.
İşin kötüsü, Kerkük valisinin bu talimatının üzerinden neredeyse bir hafta geçmesine rağmen, Ankara'dan -Ne Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan, ne AKP hükümet üyelerinden, ne de Türkiye'de bayrak çekildiğinde sosyal medyadan hamasi mesajlar yazan MHP Lideri Devlet Bahçeli'den- hiç ses çıkmadı.
Tepki, sadece Irak Türkmenleri'nin temsilcisi Erşad Salihi, Kürtlerin oldu-bittilerine tepki gösterdi; Kerkük'ün Kürt valisinin "ateşle oynadığını" söyledi. Ancak Ankara ve İstanbul'da göndere çekilen Kürt bayrağının gölgesinde, Iraklı Türkmenlerin bu tepkisi duyulmadı bile... Iraklı Türkmenler yalnız ve kırgın kaldı. Referandumda üç-beş oy uğruna değer miydi?
Zeynep Gürcanlı Sözcü
***
AKP'de çatlak büyüyor
------
(...) AKP'lileri ilk kez bu kadar "kaygılı" görüyoruz.
(...) Öyle anlaşılıyor ki 16 Nisan'da yapılacak referanduma "evet" denilmesi halinde "neler olacağı ve başlarına neler geleceği" konusunda ciddi endişeleri var! Bu nedenle de "suskun" kalmayı ve "meydanlara inmek" yerine "evlerinde oturmayı" tercih ediyor olmalılar.
Siz bugüne kadar hiç AKP'lilerin birbirlerine, "Neredesiniz siz?" diye sorduklarına tanık oldunuz mu? Ya da, "Meydanlarda niye yoksunuz?" diye sorduklarını duydunuz mu? Eminiz ki "bu nasıl bir suskunluk?" sorusuna da hiç kulak misafiri olmadınız.
Ama bu sefer bir "farklılık" var!
AKP'liler arasındaki "çatlak" giderek büyüyor!
(...) Belki de bu telaşları yüzünden "evet" oylarının "yüzde altmışları- yetmişleri" bulacağı yolundaki "gerçek dışı" haberlerden medet umuyorlar!..
Zeki Ceyhan Milli Gazete