Büyük kitleler, yeni anayasa sürecini "Başkanlık sistemine geçişle ilgili fiili bir durum var, bu devam ederse Türkiye bir kaos ve kriz ortamına girebilir. Meclis'e bir teklif gelmeli" diyerek başlatan Bahçeli, Ak Parti'den daha çok söz konusu sistemin sahibi olarak görülüyor.
Bahçeli bu sözü "Devam ettirilen OHAL'in kaos ve krize neden olması ihtimali" ile söylemişti.
Aynı sıralarda Hükümet de "Başkanlık provası yapıldığını" açıklamaktaydı.
Şimdi, bu konuda kendisine yöneltilen soruları halk karşısında net şekilde açıklaması siyasi etik gereğidir.
Örneğin; Olağanüstü hal şartlarında tek kişiye verilen sınırsız yetkilerin kriz ve kaos yaratacağını düşündüğüne göre yeni anayasada "aynı yetkilerin ve hatta fazlasının tek kişiye verilmesi" konusunda ne düşünüyor?
Yeni anayasanın bir "tek parti" rejimi getirecek olması, muhalefet partilerinin ve "milletin temsilcisi olan TBMM"nin varlık nedeninin ortadan kalkacak olması "demokrasi ve milli irade" açısından ne gibi sorunlar yaratacak?
***
"Devletin güçlü ve daha kolay yönetilir olması" için bu anayasaya ihtiyaç varsa Bahçeli'ye göre devlet neden bugüne kadar güçlü değildi? Yönetilememe gibi bir sorun varsa, bu "parlamenter sisteme" mi bağlıydı?
Terörün ve başta turizm olmak üzere ekonomiyi etkileyecek ciddi sorunların artmasının nedeni "parlamenter rejim" miydi?
Adı "Cumhurbaşkanlığı Sistemi" olmakla beraber konuşmalarda "Türkiye'ye özgü bir başkanlık sistemi" olduğu görülen, "başkan yardımcıları"nın olacağı, denetim yapması gereken "yargı"nın da "denetleyeceği kişiler tarafından" seçileceği bu sistemle demokrasinin korunmasının garantisi ne olacak?
Anayasa'nın ilk 4 maddesine dokunulmadığı söylenmekle birlikte, herhangi bir başkan örneğin "Türkiye laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir" tanımında "kağıt üstünde olmayan değişiklikler" yaparsa, örneğin laikliğin tanımını değiştirirse Bahçeli ve partisi bunu nasıl önleyecek?
***
Devlet Bahçeli "MHP, TBMM'de gösterdiği ahlaki duruşun aynısını referandum sürecinde ortaya koyacaktır. Söz ve karar, egemenliğin tek sahibi olan milletindir" diyor.
Millet, egemenliği parlamentosuyla, yargısıyla uyguladığına göre parlamentonun denetleme yetkisinin neredeyse ortadan kalktığı, yargının ise tarafsız olamayacağı ve denetleyemeyeceği bir sistemde bu sözünün geçerliliği ne olacak?
Devlet Bahçeli ve MHP bu soruları dürüst ve açık şekilde cevaplamalıdır.
Güngör Mengi Vatan
***
Rakamlar "hayır"lı
(…) Genel seçimlerde AKP seçmeni ile başkanlığa oy verecekler arasında bir açık var. Şimdiki yüzde 5 ile 10 arasında deniyor. Bu en az açıktır. Yani yüzde 5 de olabilir, yüzde 10 veya daha fazlası da.
(…) Referandumda evet oyu vermeyecek AKP seçmeninin varlığını, en üst oran olarak yüzde 5 kabul edelim. Bunun üstüne MHP'nin, pardon Devlet Bahçeli'nin evet oyları gelecektir. MHP uzmanı gazeteci Kemal Can, Birgün'de yayımlanan söyleşisinde, bu oran şimdiki MHP oy oranı neyse, bunun üçte biri olabilir kestiriminde bulunuyor. Yani yüzde 12'nin yüzde 4'ü.
Etti yüzde 49, diyelim 49.5.
Gerisi yok. Gerisi ancak, AKP seçmeninin hepsini ve Bahçeli seçmeninin yarısını ikna etmekle var olur. Bu mümkün mü?
***
İlki, yakın geçmişte 7 Haziran 2015 seçim sonuçları: Yüzde 40.87 oy oranı ve sadece 288 milletvekili sayısı. Yani büyük bir seçim kaybı. Bu seçimdeki oy oranında, Başkanlığa Hayır diyen seçmen ayıklanmış durumda mı?! Demek ki yüzde 40 ciddi bir olasılık olarak ortada duruyor.
İkincisi, başkanlığı iktidarın hukuki desteği ile adeta gasp etmiş durumda olan Bahçeli'ye karşı MHP muhalefeti 81 ilçede Başkanlığa Hayır kampanyası planladı…
Üçüncüsü: 2010 referandumundaki AKP lehine olan koşullar bugün eksik. Kendisine büyük destek veren liberaleski solcu ve uyduruktan "solcu" örgütler eksik… Ayrıca "ölüleri mezarından kaldırıp oy kullandırın" diye fetva veren F.G. gibi bir destekçisi de yok…
2010'da iktidarın yanında olan Saadet Partisi hayır oyu kullanacak. ..
Orhan Bursalı Cumhuriyet
***
MHP hesabı tutmadı
…MHP tabanı isyanda. Yurdun dört bir yanından istifa haberleri geliyor. Yurt dışındaki MHP'liler de tepkili.
Görevden alınan il ve ilçe yöneticilerinin yerine atananlar da aynı. Bahçeli yönetimi partiye "Evet" diyen yönetici bulmakta zorlanıyor.
MHP'nin ve ülkücülerin ağır toplarının tamamına yakını "Hayır"cı.
AKP, MHP'deki "Hayır" dalgasının geçici olacağını düşünüyordu. Ama tam tersi oldu. "Hayır" dalgası her geçen gün artıyor. Rüzgar MHP'nin tamamını etkilemiş durumda.
Yüzde 80'lerden söz ediliyor. Bahçeli'nin "Evet" kampanyası için yurt gezilerine çıkamayacağı ifade ediliyor.
MHP'deki durum AKP yönetimini kara kara düşündürüyor.
Hükümet içinde de MHP'ye bakanlık verilmesine itiraz var. Bahçeli'nin artık geri dönemeyeceği ifade ediliyor. Başbakanlık kulislerinde, icracı bir bakanın, "Bahçeli oltadaki balık. Oltadaki balığa yeni yem vermeye gerek yok" dediği konuşuluyor…
İsmet Özçelik Aydınlık
***
Aklımızla alay etmeyin
…Bizler yıllar yılı FETÖ ile ilgili tek olumlu laf etmemiş, destek vermemiş, bu rezil yapılanmanın tehlikelerine durmaksızın dikkat çekmiş kişileriz.
Siz ise uyarılarımıza, açık gerçeklere kulak tıkadınız, onlarla işbirliği yaptınız, çıkar ortaklığı kurdunuz, yararlandınız. Hileli sınavlar, şaibeli atamalar, açık manipülasyonlarla insanların haklarını yediniz. FETÖ püskülünü ülkenin başına bilerek, görerek,bunda siyasi çıkar umarak sardınız.
Şimdi sözde yeniden adaleti sağlıyor, kendi hatanızı (pek çok günahsız insanı da mağdur ederek) temizlemeye çalışıyorsunuz.
Anketlere göre kamuoyu sizin bu operasyonlarınızı başarılı buluyormuş...
Pek güzel, devam edin...
Ancak bunu kahramanlık ve başarı gösterisine dönüştürerek aklımızla alay etmeyin...
Bu ülkenin insanları sayenizde ölümsüz, cinayetsiz, şehitsiz, terörsüz bir tek gün geçirmeye hasret kaldı. Bunlarsız birkaç gün geçirmemizi bize çok görmeyin.
Melih Aşık Milliyet
***
İktidar referandumda "Türkiye'yi seviyorum" sloganını kullanacakmış…
"Türkiye'yi seven" Atatürk'ün adını silmez, eserlerini yıkmaz, heykelini kaldırmazdı…
Akif Kökçe Milliyet (Açık Pencere)
***
Karikatür Hürriyet / Latif Demirci