Bahçeli Erdoğan'a niye cevap veremedi?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği bir açılış töreninde yaptığı konuşmada Meclis’teki muhalefet partilerinden CHP ve MHP’ye, hatırlarsanız, şöyle seslenmişti:
“CHP’ye, MHP’ye sesleniyorum. Gelin Sivas’ın ötesinde teşkilatlarınızı ayağa kaldırın, çalışsınlar, halkın arasına karışsınlar. Diyorum ki, tabela partisi olmayın, halkın arasına karışın. Orada sadece AK Parti olmamalı, siz de olmalısınız. Orada beraber demokrasi mücadelesi verelim, demokrasiyi birlikte güçlendirelim. Bu süreklilik kazanırsa o zaman göreceksiniz ki, terör örgütü ve onun uzantısı, bu ülkede ciddi manada kan kaybedecektir (8.Eylül.2012)”
Bize göre mevcut CHP ile AKP arasında fark olmadığından, onu değerlendirme dışında tutuyor, gözümüzü MHP’ye çeviriyoruz.
Evet. Erdoğan MHP’yi Türkiye’nin hemen yarısında “Tabela partisi” olarak kalmakla suçluyor. Aslında buna “suçlama” değil, “tespit” demek daha doğru olur. Ve Erdoğan bir “iktidar partisi lideri” olarak, bir türlü doğru dürüst muhalefet yapamayan MHP’yi, gelin bu bölgede karşımıza çıkın, bölgede birlikte demokrasi mücadelesi verelim, halkın arasına karışın, önerisinde bulunuyor.
Bugün 17 Eylül..
Erdoğan’ın MHP’yi yetersizlikle suçlamasının üzerinden tam 10 gün geçti, Sayın Bahçeli ve yardımcılarından bu konuda çıt çıkmadı. Bir suçlu gibi sessizliğe gömüldüler. Hani bizde “Yağamıyorsan, gürle bari” diye bir söz vardır. İnsan hiç olmazsa biz Sivas’ın ötesinde de var olacağız, bunu yakında göreceksiniz, plânımız programımız da şu diye bir cevap verir. Demek ki Sayın Bahçeli’nin Sivas’ın ötesi için hiçbir plan ve programı yok. Bölgeyi AKP ve BDP’ye terk etmiş, kalanı bana yeter diyor.
Bu tavrın açılımı, “MHP’nin iktidar olmak gibi bir derdi yok”tan başka bir şey değildir. Çünkü o bölgeden oy alamayan bir MHP mecliste çoğunluğu sağlayamaz ve o bölgeden yeteri kadar milletvekili çıkaramayan hiçbir parti Türkiye’yi yönetemez, mevcut problemine bir çözüm üretemez. Erdoğan’ın MHP’yi bölgeye davet etmesi de gösteriyor ki, bırakınız iktidar partisi olarak bölgede en fazla oyu almayı, bölgede muhalefet partileri yoksa bile Türkiye’nin yönetimi ve mevcut soruna çözüm bulunabilmesi mümkün değil. Erdoğan iktidarda iken bölgede muhalefete ihtiyaç duyuyor da MHP muhalefette iken bölgede var olma ihtiyacı duymuyorsa, başka söze hacet var mı?
İşin daha da acısı...
Sivas’ın ötesinden umudunu kesmiş MHP, dün “oy deposu” olduğu, “kalem” dediği illerde bile kan kaybına uğrayıp durmakta..
Görünen o ki, mevcut liderlerle bir değil, kaç seçime gidilirse gidilsin, her seçimin galibi yine Erdoğan olacak.
10 Eylül 2012 tarihli Yeniçağ’da Ahmet Seyhan, Sayın Bahçeli dönemindeki seçim sonuçlarından bir demet sunuyordu:
“MHP, 70’li yıllardan beri geleneksel olarak oy tabanına sahip illerdeki Milliyetçi-Muhafazakâr tabanını kaybetmiştir. MHP’nin kalesi sayılan iller düşmüştür. Örneğin daha önce Çankırı’nın il belediyesi ve 2 milletvekili MHP’deyken, bugün ne belediye ne de milletvekili vardır. Erzincan Belediyesi MHP’de iken ve 1 milletvekili varken, bugün yok. Kırıkkale’de hem belediye hem milletvekili varken şu anda ikisi de yok. Yine Niğde’de hem belediye hem milletvekili varken, bugün ikisi de yok. Bayburt’ta belediye ve milletvekili yok. Bu illerin yanı sıra MHP geçmişte hep birinci parti olduğu Yozgat, Erzurum, Kırşehir ve Gümüşhane’den bir milletvekilini zor çıkardı.”
Ey basiret, neredesin?
Ey izan, bugün sana her günkünden çok daha fazla ihtiyacımız var..