Bahçeli anket yaptırsın

Bahçeli anket yaptırsın

Ülkem bu denli yoğun sorunlar yaşarken, bakın bizi yönetenler neler diyor: Her şey güllük gülistanlık, sıkıntı yok, durum kontrol altında! Bizi yönetenlere mi, yoksa yaşadıklarımıza mı inanacağız? Nasıl bu kadar yoğun sıkıntılar yaşanırken halen 'BAŞKANLIK' denebiliyor?

(...)

Sayın Bahçeli; bireysel olarak yeni anayasa ve başkanlığa tek başınıza verdiğiniz bu destekten dolayı tarihe altın harflerle geçeceksiniz.

Parti grubunuzdaki milletvekillerinin çoğu sizinle aynı görüşü paylaşmıyor. Keşke parti tabanınızdaki sesleri dinleseydiniz.

Yerinizde olsam bir araştırma şirketine anket yaptırarak 'oy oranımın' şu anda kaç olduğunu öğrenirdim.

Başkanlık gelirse MHP Türk siyasetinden silinmeyecek mi?

Uzun yıllar siyasetin içinde, milliyetçi muhafazakar bir partili ve de başkan olarak parlamenter demokrasiden ne zarar gördünüz?

Şu anda Cumhurbaşkanı başkanlık yetkilerini fiilen kullanmıyor mu?

Anayasaya aykırı bu yetki kullanımına neden karşı çıkmıyorsunuz?

(...) İçerde katil PKK ve hain FETÖ'cüler. Dışarıda neden içinde olduğumuzu bir türlü anlayamadığımız Suriye ile ilgili problemler. Tüm Batı ile ilişkilerimiz kopma noktasında. Ekonomi feryat ediyor. AB görüşmeleri deepfreeze'e konuldu. Sizler 'başkanlık da başkanlık' diyorsunuz. Bu acele niye? Yangından mal mı kaçırıyorsunuz?

(..)

Ulusum hem Kurtuluş Savaşı'nda, hem de bugünlere gelinceye kadar inanılmaz zorluklar yaşadı. Hepsini aştı. Bizler bugünleri de aşacağız. Koşullar ne olursa olsun, karamsarlık yok!

Değerli okurlar; ben halen yeni anayasanın parlamentodaki oylamasından 330'un çıkacağına inanmıyorum.

AKP ve MHP içindeki parlamenter demokrasiye inanan milletvekilleri oylamada 'RET 'oyu kullanacak ve Cumhuriyet'e borçlarını ödeyeceklerdir...

Mesut Parlak/ Sözcü

***

Kriptocu izlenimi veriyorlar

------

 (...) Savcı iddianamesini yazdı, mahkemeye gönderdi.. Mahkeme kabul etti.. İddianame kamuya mal oldu.. 

Hepimiz görebiliriz, hepimiz okuyabiliriz.. İlk okuması gereken, üzerinde çalışması gereken kim?

Sanıklar!..

İşbilen'in avukatı savcının yazdığı iddianameyi cezaevine götürüyor... Cezaevi ne yapacağını bilemiyor; mahkemeye soruyor..

Mahkemenin verdiği karara bakın; OHAL kararnamesi nazara alınarak ve hangi amaçla verildiği belli olmadığından tutukluya verilmesi sakıncalı olduğundan; verilmemesine!

***

Bir üst mahkemeye itiraz ediyorlar; reddediliyor..

Sanığın hakkındaki iddiaları bilmesi yasaklanıyor.. Mesele İşbilen meselesi değil..

Mesele daha büyük..

OHAL hukuk yok demek mi?

OHAL kanunsuz yargılama demek mi?

OHAL keyfilik demek mi?

 ***

Bu kararı alan hakimler soru işaretleri yaratıyor.. Kuşku yaratıyor.. Kriptocu izlenimi veriyor..

Neden mi?

FETÖ'den yargılanan sanığa iddianamesini görmesini bile yasaklayarak, onu ileride haklı kılacak imkân yaratıyor..

Mehmet Tezkan Milliyet

***

Bu millete, bizi aralarında "görmek istemeyenler" karşısında "ille de aranıza gireceğiz" ezikliği yaşatılmamalıdır!

Zeki Ceyhan/ Milli Gazete

***

Öğretmenler ne olacak?

-------

Onu at, bunu at, değdi değmedi, suçluydu, değildi derken canını yaktığınız kişi sayısı yakınlarıyla milyonu buldu, bu toplumsal patlamaya yol açmayacak mı? Ağaç kabuğu yesinler, onların yaşamaya bile hakkı yok dediğiniz kişiler, suç işlediyse ispat edilsin. İhraçlarda gerekçe sormak bile suç! Sanki Ortaçağ'da kilise afaroz ediyor! Perihan Çakıroğlu, kendi yüzünden haksızlığa oğlu uğradı diye yanıp yakılıyor. Anaların ahını almamak; kurunun yanında yaş yakmamak, adaletin topuzunu kaçırmamak lazım! FETÖ'yle mücadele ancak hakkaniyetle olur. O kadar öğretmeni mağdur ettiler, "Geri alacağız" dediler, sadece 6 binini almışlar. İçlerinde sendikanın bir toplantısına katılmış olanlar bile yok! Çocuklar da öğretmen beklesin sınıfta...

Yazgülü Aldoğan/ Posta

***

"Çalıyor ama çalışıyor"

demeyince bakın neler oluyor

--------

İşçiler, öğrenciler, memurlar, akademisyenler, şairler, yazarlar, kadınlar, erkekler, gençler, yaşlılar, din adamları yani Budist rahipler de başkentin ve diğer büyük kentlerin meydanlarına doluştular.

Seçilmişti.

Çalışkandı.

Tarikat liderinin kızıydı.

Ama çalmıştı.

"Çalıyor ama çalışıyor" demediler.

Cumhurbaşkanını istifaya çağırdılar.

(...)

 56 yıl önce yani 1960'lı yılların başında Türkiye'de kişi başına milli gelir 360 dolar, Güney Kore'de ise 80 dolardı. İki ülke de fakirdi ama Türkiye daha iyiydi. 4 Güney Koreli'nin gelirini toplasan ancak 1 Türk edebiliyordu. Bugün tersi oldu. Güney Kore'de kişi başına milli gelir 24 bin dolara çıktı. Türkiye'de kişi başı milli gelir, bir ara 10 bin dolara kadar yükseldi fakat orda tutunamadı, bugünlerde 8- 9 bin dolar arasında gidip geliyor.

Güney Kore'nin toprak büyüklüğü Türkiye'nin sekizde biri kadar. Türkiye'nin içinde 8 Güney Kore büyüklüğü var ama bugün 4 Türk'ün gelirini toplasan ancak 1 Güney Koreli ediyor.

(...) 50 milyon nüfuslu Güney Kore'nin çalışan sayısı (istihdam), 80 milyon nüfuslu Türkiye ile eşit.

(...) Onlar bilme sarıldılar. Okullarında, eğitimlerinde, üretimlerinde, tarlalarında, fabrikalarında, bahçelerinde, alt yapılarında, üst yapılarında "araştırma-geliştirme odaklı" kalkınmaya ağırlık verdiler.

(...) İnsani gelişmişlik endekisinde Türkiye 90'nıcı sırada çakılıp kaldı, Güney Kore 12'ci sıraya çıktı.

Türkiye'nin toplam 64 bin araştırmacısı var, Güney Kore'nin 264 bin.

Türkiye'nin ihracatı 150 milyar dolar, Güney Kore'nin ihracatı 550 milyar dolar.

Beğenmezsin! Allah'ın çekik gözlüsü! Sokağa indi, bağırıyor. Çaldıysa orada duramaz. "Çalıyor ama çalışıyor" yok.

Necati Doğru Sözcü