Bahar yaza değil, kışa dönüyor
Genelde, mevsimlerin dönüşümünde, kıştan sonra bahar gelir. Ancak düzmece ve yapay baharlarda, yaza geçileceğine, kışa dönüş başlar. Herhalde iklimler değişecek derlerken bunu kastetmiyorlardı. Bizim BOP Başkanının da, Osmanlı sultanlığını ilan ettiği bu baharcılık oyununda, kışa geçiş en sonunda bizde de olacağa benziyor. Öncelikle tüm dünya, onun demokrasi anlayışının ne anlama geldiğini gördü.
Biliyorsunuz Mısır’da halk ayaklanmış durumda, bizimkilerin kankası, Müslüman Kardeşler, örgütlerinin yobaz yönetimlerine karşı. Aynı durumu Tunus ve Libya’da görmek mümkün. Pardon, sizler dünyayı yandaş basından izlediğiniz için, ağayı kızdıracak haberleri göremiyor, okuyamıyorsunuz. Dünyada bu bahar, anlaşılan başka kışa kaldı.
ABD’de Atatürkçü gruplar sosyal medya üzerinden haberleşerek 13 Temmuz günü Fethullah Gülen’in Pensilvania’daki evinde gösteri yapmaya hazırlanıyor. Gösteri duyurusunda Gezi protestolarını Hoca’nın kapısına taşımak diye anons ediliyor. Bu gösteri konusunda, son günlerde araları oldukça açılan Erdoğancı grupların da katılıp katılmayacağı merak konusu.
Yalnız bunlar mı? Suriye liderini antidemokratiklikle suçlayan bizim süper demokratik liderlerimiz de masada silahın kendilerine döndüğünü gördü. Bence siniri ve kızgınlığı bundan, en azından kendine güvenini yitirdi. Hayvan bakıcılarının bir lafı vardır. En çok bağıran hayvan en çok korkan hayvandır. Bağırarak korkutmak ister, dövüşmek yerine.
Öncelikle Suriye’de CIA tarafından eğitip silahlandırılan çapulcu takımı şu anda Ürdün sınırında sıkışmış durumda. İşin garibi, ABD resmi basın yayın organları bunalımın Ürdün’e de yayılma tehlikesinin arttığı haberlerini veriyor. Ne garip değil mi, aynı bizde olduğu gibi. Bizim yakadaki çapulcuların da bizim sınırımıza sürüldüğü gibi.
Ben bugün sizlere başka bir hikâye ve tehlikeden söz etmek istiyorum. Türkiye’deki inşaat sektörünün yuvarlanmak üzere olduğu uçurumdan. Biz bu olayı bire bir yaşadık. Aynı senaryo ve aynı hikâye inşallah sonu da aynı olmaz, zira Türkiye’nin böyle bir krizden çıkma konusunda ABD kadar güçlü bir ekonomisi yok.
Gençlerden duyuyorum. Ev satın alıyorlar hem de daha temeli bile atılmamış, maketler üzerinden yapılan satışlarla. Aylık taksitlerini soruyorum, 4 bin lira, beş bin lira arası. Evler de villa falan değil. Türkiye gibi, gençler arasında işsizliğin yüksek olduğu bir ekonomide, insanların ödemelerini üç ay geciktirmeleri, bu evlerin ipotekledikleri bankalara geçmesi demek. Bankaların, ödedikleri kredileri toplayamaması ise iflasları ve çöküşleri. Bankaların çökmesi tasarruflarınızın aynı banker krizinde olduğu gibi batması. Ekonomi uzmanları bunu sizlere daha bilimsel olarak anlatabilir.
Daha önce de yazdığım gibi ABD ekonomisinin dört önemli unsuru vardır. Savunma, oto, inşaat ve hizmetler sektörü. Bunların hepsi iç içedir. Savunma sanayisinin bir ülke ile savaş çıkarmaya bağlıdır ömrü. İnşaat sektörü ise genelde öteki hizmetler ve oto ile savunma sanayisindeki sağlıkla ilintili. Dikkat ederseniz, sizlere sanayi falan gibi laflar ediyorum.
Ne yazık ki Türkiye’de her şey hizmetler sektörü üzerine kurulmuştur. Bilinen, önemli bir gelir getiren sanayi de kalmamıştır. Tarım sektörü çökmüştür. Tekstil sektörü çökmüştür. Oto sanayisi yoktur. Montaj sanayisi vardır. Ağır sanayi diye bir şey hiç yoktur. Kalanları da ampul takımı satıp satıp yedi. Şu anda da tek yapılan iş, uydurmaca kaydırmaca yol yapımıdır. Yapılan yollar ise ne kışa, ne yaza dayanıyor. Turizm sezonu açıldığında, bakın Çanakkale-İzmir yoluna hep tek şeritli yollara dönüştürülmüş. Aynı durum Balıkesir-İzmir yolu için de söz konusu. Dev ekonomisi olduğu ileri sürülen ülke maalesef bir yolu bile adam gibi yapmaktan aciz.
Her işimiz uyduruk kaydırık. Hiçbir şey kalıcı değil. Baştakilerin biyografisinde mezun oldukları söylenen okullar bile ortada yok. Onlar da intihal. Büyük deprem beklenen İstanbul’da gökdelenler yükseliyor. Eğitim uyduruk, tıp fakültelerinde hoca kalmadı. Her gün yanlış yapılan ameliyat haberi. Sakat kalan insanlar.
Memurlar parasız, geçim derdinde. Kadınlar ezik, erkek sopası ve bıçak altında. Toplum, kültürsüz ve Batı uygarlığından uzak, Araplıkla kucaklaşmış. Ne yazık ki AKP’ye oy veren ülkede, cahil ile uygar halk aynı düzeye getirilmiş. Yani halk kültürü gerilemiş. Gözümüz aydın Anadolu Arap-Kürt Cemahiriyesine hoş geldiniz. Batıyı artık bindiğiniz arabada ve kullandığınız telefonunuzda görürsünüz. Sesiniz çıkmadığına göre bu da sizlere yetmeli.