Bağırıp çağırmakla yiğitlik olmaz
Birtakım makamlar bağırıp çağırma yeri değildir. Bağırıp çağırarak yiğitlik taslama yeri değildir. Şu yiğidi, bu yiğidi demekle yiğitlik olmaz. Yiğit olmak için önce dürüst olmak gerekir; açık sözlü olmak gerekir. Hiçbir şeyi saklamamak, her şeyi açık açık söylemek gerekir. Yuvarlak lafların arkasına saklanarak yiğitlik yapılmaz. Birtakım umumi sözleri durmadan tekrarlamakla insan yiğit olmaz.
Eğer yiğit iseniz önce şu çözüm sürecinin ne olduğunu açıklayınız. Çözüm süreci, içi doldurulmamış, genel bir ifadedir. Yiğit iseniz eğer, bu ifadenin içini doldurunuz; çözüm süreci ile ne kastettiğinizi, bu sürecin, her kademede neler ihtiva ettiğini açıklayınız. İçi doldurulmamış, muhtevası açıklanmamış genel ifadelerle milletin karşısına çıkmak yiğitlik değil, olsa olsa korkaklıktır.
Bakınız şimdi, siz de her defasında övünerek söylüyorsunuz, inkâr politikasını kaldırdık, diyorsunuz; TRT’de Kürtçe kanal açtık, diyorsunuz; Kürtçe propagandayı serbest bıraktık, diyorsunuz; Kürtçe isimleri iade ediyoruz, diyorsunuz... Tamam mı? Bunları yaptınız mı? Yaptınız. Bunları yaptığınız konusunda her hâlde sizin de başkalarının da itirazı yok.
Bunları yaptınız ama süreç devam ediyor değil mi? Siz de devam ettiğini ısrarla söylüyorsunuz. Peki, sürecin bundan sonraki kademelerinde neler olacak? Yiğit iseniz bunları açıklar mısınız? İmralı ile görüşüyorsunuz değil mi? İmralı’nın dışarıdaki temsilcisi olan ve heyetleriyle devamlı İmralı’yı ziyaret eden siyasi parti ile görüşüyorsunuz değil mi? İmralı ile görüşenler Kandil’e de gidiyor ve mesaj götürüp getiriyor değil mi? Yoksa bunlar illüzyon mu? Her gün ekranlarda izlediğimiz görüşme trafiği her hâlde hayal veya bilim kurgu değil. Her gün onlarca defa süreç devam ediyor, devam edecek, dediğinize göre sürecin bir tarafında siz varsınız, öyle değil mi? Bir tarafında da İmralı, Kandil ve malum siyasi parti.
Bir pazarlık söz konusu değilse o zaman ne oluyor? Karagöz Hacivat mı oynuyor? Yani siz diyorsunuz ki silahlar yurt dışına çıksın; onlar da hee hee, çıksın diyorlar, öyle mi? Siz diyorsunuz ki kamu düzeni sağlansın; onlar da hee, sağlansın diyorlar, öyle mi?
Açık olun açık! Her şeyi açıkça söyleyin ki millet de size yiğit desin. Adamlar silahlarını, silahlılarını çıkarmadılar. Ama diyelim ki çıkardılar; o zaman süreç bitecek mi? Yani iş bundan mı ibaret? Adamlar diyor ki Kürtçe eğitim de olsun, yerel özerklik de olsun, öz savunma gücümüz de olsun, Apo da serbest bırakılsın. Şimdi siz bu konularda ne diyorsunuz? “Hiçbirini kabul etmiyoruz” mu diyorsunuz? İyi, güzel; o zaman sürecin devam ettiğini ve edeceğini nasıl söylüyorsunuz? Yani adamlar bunları istiyor, siz de bunların hiçbirini vermeyeceğiz, diyorsanız; sürecin devam edeceğini nasıl iddia ediyorsunuz?
Tekrar söylüyorum, açık olun ki yiğit olasınız. Söylediğiniz gibi TRT’de Kürtçe kanalı açtınız; Kürtçe propagandayı serbest bıraktınız; yani onların istediği bazı şeyleri verdiniz. Demek ki süreç böyle bir şey. Onların istediği bazı şeyleri vermekle yürüyor. Bundan sonra nasıl yürüyecek? Yukarıda saydıklarımızı değil de mesela ne vereceksiniz? Bir tanesini söyleyin de anlayalım. Silahların ülke dışına çıkmasını istiyorsunuz. Tamam anlaşıldı. Peki, ne vereceksiniz kardeşim? Hiçbir şey vermeyeceğiz. Vermeyecekseniz, o zaman nasıl oluyor da süreç devam edecek, diyorsunuz. Silahlar ülke dışına çıkacak ve bitecek mi? Öyle ise onu da söyleyiniz. Deyiniz ki “Biz vereceğimizi verdik; şimdi onlar da silahları yurt dışına çıkaracaklar ve böylece süreç bitecek.” Bunu da demiyorsunuz. O zaman siz nasıl yiğitsiniz? Yapacağını söylememekle, gizli saklı işler yapmakla yiğitlik olur mu? Olsa olsa ancak poşu yiğidi, zılgıt yiğidi olursunuz. Hani ABD havadan Kobani’yi bombaladı, bunlar da zafer kazandık diye zılgıt çekiyorlar ya, işte siz de öyle yiğitlerden olursunuz.