​​​​​​​Bağdadî gider bir başkası gelir

Batınî-Haşhaşîlerle eşdeğerde diyebileceğimiz, belki daha gaddar örgüt IŞİD... Lideri, ABD Başkanı Trump'a inanırsanız, öldürüldü. El-Kaide'nin lideri Usame bin Ladin, Taliban'ın lideri Molla Ömer ve daha niceleri öldürüldü ama, örgütleri faaliyetlerini yürütüyorlar.

Yeni haberler geliyor; IŞİD yeni liderini seçmiş.

Bütün karmaşa Ortadoğu'dadır. Peygamberler de Ortadoğu'dan çıkmıştır, belli başlı mezheplerin hayat bulduğu yer Ortadoğu'dur.

(Bana, Fâtır, 35/24 ve Yunus, 10/47 ayetlerini hatırlatanlar olacaktır. Elbette biliyoruz. Kur'ân'da geçen peygamberlerden bahsediyoruz.)

Peygamberler, Suriye, Lübnan, Filistin, İsrail, Mısır, Irak, Ürdün, İran'ın bir kısmı ve Arap yarımadasında yaşamışlardır. Bu ülkeler içinde karışmayan birini gösterebilir misiniz!

Peygamberler, Hak dinini tebliğ için gönderilmişlerdir. Hiç düşündünüz mü? Peygamberler varsa büyük kavgalar da vardır. Çünkü, inanmayanlarla, karşı gelenlerle, önceki inanışlarına sadık kalanlarla, taviz vermek istemeyenlerle mücadele edilmiştir. "Tebliğ"in öbür yüzü "kavga"dır. Dini anlatıyorsun, sonra "İster inan, isten inanma!" deyip kenara çekilmiyorsun. Karşına dikilenlere öbür yanağını uzatamıyorsun... Kitlelerin hissiyatı karşılıklı kabarıyor ve vuruşma başlıyor. Tarih boyu böyle...

Ortadoğu'da, Yahudiler, inançları gereği, İsrail devletini kurmak için 2 bin yıl uğraşmışlar, katliamlara uğramış, gettolarda yaşamaya mahkûm edilmişler, oradan oraya sürülmüşler ama, emellerinden hiçbir surette vazgeçmemişlerdir. Ortadoğu'nun bir karıştırıcısı Siyonistlerdir; "düşmanlar"ı birbirlerini yesin isterler.

Kur'ânî Müslümanlık ekmel dindir. Yahudilik, Hristiyanlık geride kalıyor. Öyle olunca çatışma da kaçınılmazdır.

Müslümanlar arasındaki bölünmeler, ayrı dinler arasındaki çatışmalardan farklı değildir ve daha keskindir.

Sünnîler kendi içlerinde kollara ayrılıyorlar, Şiîler kendi içlerinde... Kimi mezhepler, zamanla eriyip giderken kimileri dipdiri ayakta... Etrafta görüyorsunuz... Mezheplerin kendi içinde ayrışması da cabası. IŞİD'i hangi kategoriye sokacağız?

"Lâ ikrâhe fî'd-dîn..." (İslâmda zorlama yoktur...) (Bakara, 2/256).

"Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû lâ tuharrimû tayyibâti mâ ehalla'llahu lekum ve lâ ta'tedû inna'llâhe lâ yuhibbu'l-mu'tedîn." (Ey iman edenler, Allah'ın sizin için helâl kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın. Şüphesiz Allah, haddi aşanları sevmez.)(Mâide, 5/87).

"İslâm" adına ortay çıkan örgütlere bakın, Kur'ân'la hiçbir surette uyuşmuyor.

Peki, neden insanlar bu örgütlere kapılıp gidiyorlar?

Hasan Sabbah'ın kalıntıları hâlâ faaliyette.

Hasan Sabbah'ın takipçilerini "dışarı"dan ta Orta Asya'dan gelen Hülagu tepelemiş ve Alamut'u ele geçirmişti.

Alparslan'ın ve oğlu Melikşah'ın veziri Nizamülmülk, Siyasetname'sinde "Batınîlerle Hanefî mezhebinden, temiz inançlı, dinlerine sadık Türk askerleri­ni Deylemiler, Rafizîler ve Batınîler üzerine gönderdim. Neticede köklerini yer yüzünden kazıdılar." der.

ABD, Rusya ve diğerleri... Girdikleri yerde fesat çıkarırlar. Müslümanlar arasına fesat sokan örgütler her zaman "dış" destek almışlardır.

Nizamülmülk zamanında işaret etmiş. Türklerin Suriye'ye girmesi son derece isabetlidir. IŞİD gibi örgütler kalıcı olamazlar.

ABD, Suriye'de, Rusya Suriye'de... "İnsan"ı kazanmak için ne yaptılar? Türkiye gibi bir hizmet götürdüler mi?! Sadece yıktılar, zadece ayrıştırdılar.

Yazarın Diğer Yazıları