Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Evren Devrim ZELYUT
Evren Devrim ZELYUT

Bağcılar'a açık mektup!

Kardeşlerim bayramınız mübarek olsun. Bugüne dek sizler bir partiye gönül verdiniz. Gönlünüzü, desteğinizi verirken de ülkenizi düşündünüz. Örfünüz, adetiniz ve namusla örülü geleneklerinizi korumak gibi kutsal bir düşünceniz vardı. Dini bütün yapınızla aslında bu ülkenin en zor fırtınalara dayanması için en sağlam temellerinden biri oldunuz. Doğrusu sizinle gurur duyulmalı…

Lakin gönül verdikleriniz 2013 yılından sonra adalet ve kalkınma konusunda zafiyet göstermeye başladılar. Emanet verdiğimiz devlet iyi yönetilmemeye başlandı. Bu devletin İslam'ın sancaktarı olduğu konusunda tereddüt yok değil mi? O zaman başta İslam olmak üzere, tüm kutsal değerlerin savunulması için devletin güçlü olması gerekmez mi?

Güç nedir?

1-Hazine güçlü olacak. Lüks, savurganlık ve yandaşlara kaynak verme nedeni ile açık vermeyecek. Zira açık verilmesi halinde bu gedik, zamlarla ya da borçla kapatılır. Bu da vatandaşı fakir kılar. Vatandaş ise devletin temelidir. Vatandaş kırılırsa temel çatlar. Dava zarar görür.

Bakın aşağıda devletin borcunu grafik yaptık.

toplam-borc.jpg

2018 yılında başkanlık sistemi geldiğinde 1 trilyon TL olan borç şimdi 4,4 trilyona ulaşmış.

2022 sonu 4 trilyon TL iken, 2023 ilk üç ayında 400 milyar TL artmış, 4,4 trilyona vurmuş!

Bu borcun faizi ile birisi nas derken tefeciler devleti kemiriyor.

2-Merkez Bankası kasası dolu olacak. Bunun için ihracat yapacak, dolar kazanacak. Lakin bunun için kaliteli mallar üretecek. Kaliteli mallar ise ancak kalifiye iş gücü ile üretilir. Bu da sağlam okullar varsa mümkündür.

Okullarımızın kalitesi iyi değil, eğitim tel tel dökülüyor. Evlatlarınız meslek öğrenemiyor, işsiz kalıyor. Haliyle şirketler de döviz kazanamıyor.

Merkez Bankası'nda kasa eksi 61 milyar dolar. Kısa vadede ödememiz gereken borcumuz ise 196 milyar dolar. Yani durum kötü.

3-Yönetim kendi çevresini zengin kılmaya çalışıyor. İhaleler hep yandaşlara gidiyor. İhale kanunu kaç kere değişti bilen var mı? Oysa yönetim verdiği kararlarda sizi düşünecek. Sırf size faizle mücadele ediyorum deyip, sizi yanıltırken, faizi komutla indirip ama enflasyonu düşürmeden iş yapmayacak.

Enflasyon nasıl inecek? Tarımda ve sanayide ithalat değil üretim yaparak. Ama üretimden vazgeçerseniz olmaz. Enflasyon yukarıda kalır. Çünkü mal olmazsa fiyat yükselir.

Mal yokken üstüne bir de size şov yapmak için faiz düşünce ne olur? Herkes enflasyon düşmedi der, para eriyor, faiz getirisi beni enflasyon kaybına karşı korumuyor diye Liradan kaçar dolar alır. Zaten böyle olmadı mı?

Dolar arttığı için dışa bağlı ekonomide maliyetler tekrar artacak. Seçim sonrası hayatımız kâbusa dönecek.

Ekonomi çok daha kötü olacak çünkü siz bir uyarı vermediğiniz için…

Bütün bunları geçtim…

Kahramanmaraş Depremi'ni gördünüz. Hatay, Adıyaman ne hale geldi? Kefensiz, mezarsız binlerce can gitti… Çoğunu enkazla süpürüp attılar ardından bir Fatiha okuyan olmadı…

Şimdi siz de ben de İstanbul'da en riskli semtte oturuyoruz.

Bizim evlerimizi dönüştürmek yerine hâlâ Kanal İstanbul kazacağım diyenlere oy mu vereceksiniz?

Kanal'ın sağına soluna binlerce zengin konutu yapılacak biz ise burada ölümü bekleyeceğiz, buna razı mısınız?

Depremden kurtulan sefalete yakalanacak, neden?

Sırf elinde Kur'an, dilinde dua var diye, ekonomiden, deprem riskine kadar her şeyde yanlışları olanlara destek mi vereceksiniz?

Hem paranız hem canınız tehlikede. Ve biz devletin temeliyiz. Biz İslam'ın garantisiyiz. Kendimizi korumamız gerekmez mi?

O zaman yalanları, iftiraları bırakın bir kenara, devletin hazinesini yağma eden bir zihniyete karşı Kılıçdaroğlu'na oy verelim.

O zaman 'Kanal İstanbul' ile hâlâ rant çıkarmaya çalışanlara karşı 'Yaşam İstanbul' diyelim.

O zaman ümmeti mezheple, ırkla bölmek isteyenlere dur diyelim.

Devlet denilen emaneti yandaşlarına kaynak aktarmayacak Kılıçdaroğlu'na oy verelim.

O zaman Kanal İstanbul'a dolgu malzemesi olmak yerine dönüşecek evlerimizde güven içinde oturalım.

Bağcılar!

Bu ülkenin kaderi senin elinde…

Yazarın Diğer Yazıları