Ekonomist, Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi, bankacıların hocası Prof. Dr. Şenol Babuşcu, bankacılık sektörüne ilişkin Yeniçağ Gazetesi''nin sorularını yanıtladı. Ekonomik krizlerden sonra kamu bankalarının yapılandırılması için hazırlanan program kapsamında Mayıs 2001''de Ziraat Bankasıı Genel Müdür Yardımcılığı görevine getirilen Babuşcu''nun sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
* 2022 yılını tamamladığımız şu günlerde bankacılık sektörünün genel durumunu nasıl görüyorsunuz?
"2020 ve 2021 yıllarında yaşanan pandemi bütün sektörleri olduğu gibi bankacılık sektörünü de etkiledi. Bu etki iki yönlü oldu. İlki müşterilerin davranışları açısından bazı yeni durumlarla karşılaşıldı. Elektronik bankacılık uygulamaları ve kullanımı daha yaygınlaştı. İkincisi ise pandemiye yönelik devlet tarafından alınan önlemler oldu. Bu önlemlerin bir bölümü bankaları rahatlatırken bir bölümü özellikle kredi kullanımı vb. alanlarda zorlayıcı tedbirlerdi.
2022 yılını pandeminin etkilerinin geride kalmaya başladığı ve bankacılık sektörü için bazı açılardan normale dönmeye başlanan dönem olarak görebiliriz. Bazı açılardan diyorum, çünkü, bankacılık müşterilerle yapılan işlem süreçleri açısından normale dönerken, devletin bankalar üzerindeki baskısı açısından pandemi döneminin bile ötesine geçildi. 2021 sonunda ekonomi yönetiminin uygulamaya başladığı ve hiçbir tutarlı tarafı olmayan yeni ekonomi modelinin kısa sürede kendi başına işlemeyeceği görüldüğünden, piyasa ekonomisi kurallarına uymayan şekilde alınan kararlarla bankalar üzerinde baskı kurulup modelin gerçekleştirilmeye çalışıldığını izledik. Dolayısıyla pandemi sonrası normalleşme gibi görünen 2022 yılı, gerçekte bankalar için zor geçen yıllardan biri olmuştur. Kur Korumalı Mevduat (KKM) gibi bazı uygulamalar kârlılık anlamında bankalara yarar sağlarken, menkul kıymet tesisi zorunluluğu ve kredi kullandırımına yönelik alınan bazı kararlar bankaların geleceği açısından ciddi riskler oluşturmuştur."
* 2022''de bankacılık sektöründe rakamsal büyüklükler açısından ne tür değişimler yaşanmıştır?
"Kamu bankalarının büyüklükler olarak sektördeki hakimiyeti artarak devam etmektedir. Bu durum ne kadar sağlıklıdır tartışılabilir. Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre, Eylül 2022 ''de aktif büyüklükleri itibarıyla üç kamu bankasının sektördeki payı %41,8 seviyesindedir.
Karlılık açısından bankaların kar miktarlarında ciddi artışlar olmuştur. Basında da sürekli bankaların karlılığı konuşulmuştur. Ancak yüksek enflasyonun olduğu bir dönemde sağladıkları kar gerçekten yüksek midir tartışılabilir.
Diğer önemli bir nokta da kredilerle ilgilidir. 2022 yılı ekonomi yönetiminin krediler konusunda yaşadığı ikilemlerle geçmiştir. Bir yandan büyümeyi korumak üzere kredi kullanımının daralmaması istenirken, bir yandan da enflasyon üzerinde baskı yaratması nedeniyle kredi kullandırımı sınırlandırılmaya çalışılmıştır."
* Bankaların son yıllarda tahsili gecikmiş alacaklarında söylenilenlerin tersine bir artış yaşanmadı, bunu olumlu mu yorumlamalıyız?
"Son yıllarda bankaların kredilerinde önemli artışlar olurken, tahsili gecikmiş alacak oranlarında bir artış görülmemektedir. İlk başta olumlu gibi görünen bu gelişmenin gerçekte farklı nedenler taşıdığı bilinmektedir. Nitekim bilindiği gibi pandemi dönemi ile birlikte Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından mevcut düzenlemeler çok esnetilerek bankaların kredilerini, yakın izlemedeki krediler ve donuk alacaklar olarak sınıflandırması neredeyse yasak hale getirilmiştir. Bugün de birçoğu devam eden bu uygulamalarla bankalar sorunlu pek çok kredisini bankacılık tabiriyle yüzdürmektedir. Yani bankalar gerçekte donuk alacaklar ve yakın izlemedeki krediler sınıfında olması gereken kredilerini esnek uygulamalar sayesinde diğer gruplar içinde tutmaktadırlar. Ne kadar sağlıklı olduğu tartışılabilecek olan uygulama açıklanan verilerin doğruluğu konusunda da soru işareti yaratmaktadır. İkinci olarak kamu bankalarında görülmemekle birlikte özel bankalar donuk alacaklarını dönem dönem Varlık Yönetim Şirketlerine satmaktadır. Bu satışlar sonrasında satış yaptıkları miktarı bilançolarındaki donuk alacaklarından düşmektedirler. Bu da donuk alacakların düşük görünmesini sağlamaktadır.
Sonuç olarak, özellikle son iki yıllık dönemde BDDK''nın mevcut mevzuatı sulandırarak kredilerin risklilik sınıflandırmasına ciddi müdahaleleri olmuştur. O nedenle halen açıklanan kredi rakamlarının yukarıdaki sınıflandırma çerçevesinde ne derece doğru olduğu bilinmemektedir. Bir başka ifade ile gerçekte bugün bankaların kredi portföylerinin kredi riskliliği düzeyleri konusunda bir şey söylemek mümkün değildir."