İktidara yakın Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, partisinden istifa ederek parti kurma çalışmalarını ilan eden Ali Babacan için AKP'ye birtakım uyarılarda bulundu. Dilipak, Ali Babacan’ın birçok eski bakan, milletvekili ve iş adamının yanı sıra, halen AKP milletvekili olan isimlerle de temas halinde olduğunu belirterek, “İnşallah bu iş merkez, il ve ilçelerde, 1974 affı sonrası Nurcu kanadın MSP’den istifası gibi bir furyaya dönüşmez. “ dedi.
Dilipak’ın yazısının bir bölümü şöyle;
Gül mü parti kuracak, Davudoğlu mu, Babacan mı derken; Babacan en geç yola çıkıp, en öne geçen isimlerden biri oldu. Bu son olmayacak. Sağda ve solda yeni oluşumlar gündemde. Bugünler fırtına öncesi sessizlik gibi.
Babacan, “ekonomiden anlayan, ekonomi odaklı”, “dürüst”, “sessiz, sakin, polemikten uzak” “ılımlı, radikal olmayan, İslam dünyasını dışlamayan ancak batıdan da uzaklaşmayan” bir kişilik profiline sahip. Sokaktaki insana sorunca 3 aşağı, 5 yukarı sağ seçmenden de, sol seçmenden de böyle bir cevap alacaksınız.
Bu özellik bir partinin genel başkanı olarak devleti yönetmeye yeter mi, kadrosu ve projesi önemli.
Babacan’ın yumuşak yüzü, dış ve iç güç odaklarını, kendisi üzerinde baskı kurmaya yönlendirebilir.
Tabii önce, bu özelliklerine ek olarak kitleleri peşinden sürükleyecek karizmatik bir kişilik profili çizmesi gerek. Ekonomi çok önemli ama hayat ekonomiden ibaret de değil.
Eski bakan, milletvekili, teşkilat yöneticisi, işadamı birçok kişinin Babacan’la dirsek teması içinde olduğu söyleniyor. Hatta bugün AK Parti saflarında milletvekilliği yapan bazı isimlerle de görüşüldüğü söyleniyor. İnşallah bu iş merkez, il ve ilçelerde, 1974 affı sonrası Nurcu kanadın MSP’den istifası gibi bir furyaya dönüşmez. AK Parti’nin güç kaybetmesi, zaafa uğraması Türkiye’nin de işine gelmez, AK Parti gibi Babacan’ın da işine gelmez. AK Parti çevresindeki birilerinin ve Mediası’nın da daha ilk günden Babacan’ı hedef almaları doğru bir şey olmaz.
Babacan, özellikle İmamoğlu olayından sonra, toplumun gerilim istememesi gerçeğinden yola çıkarak ılımlı bir politika izleyeceğini düşünüyorum. Tam da böyle bir zamanda AK Parti söylemini daha da sertleştirecek olursa, bu AK Parti için hiç de iyi olmayabilir.
Babacan aslında hem sağ ve hem de soldaki yeni birtakım siyasi oluşumlar için turnusol kağıdı görevi görecek.
Babacan’a göre “Türkiye’nin bugünü ve geleceği için yeni bir çalışma başlatmak kaçınılmaz hale gelmiştir. Her konuda beyaz sayfalarla işe başlamak gerekmektedir”. “Son yıllarda pek çok alanda yapılan uygulamalar ile inandığı ilke, değer ve fikirler arasında derin farklılıklar oluştuğu. Aklen ve kalben bir ayrışma yaşadığı”nı söylüyor.
İzleyeceği yolu şöyle ifade ediyor: “Karşı karşıya olduğumuz sorunların çözümü, ancak, temsil gücü yüksek ve geniş bir kadro çalışmasıyla mümkün olacaktır.” O kadronun nasıl bir kadro olduğunu, kimlerden oluştuğunu göreceğiz. Bu arada partinin açılışının kalabalık bir kurucular kurulu ile yapılacağı, AK Parti çevresinden birçok işadamının da listede yer alacağı söyleniyor.
Babacan, ideolojik bir mesaj vermiyor. Dini bir söylemi de yok. Çözüm teklifi şöyle: “Karşı karşıya olduğumuz sorunların çözümü, ancak, temsil gücü yüksek ve geniş bir kadro çalışmasıyla mümkün olacaktır. Beraberce çalışmak ve ortak aklı hedeflemek zorundayız. Çalışmalarımızın bağımsız ve özgür bir şekilde yapılması büyük önem taşımaktadır. Her konuda beyaz sayfalarla işe başmak gerekmektedir.”
Babacan tam da ekonomik kriz ortamında, ekonomiyi önceleyen söylemleriyle siyaset sahnesindeki yerini almaya hazırlanıyor. Artık AK Parti’nin içinden gelen yeni bir muhalefet sözkonusu. Bunu görelim. AK Parti de bunu görmek ve adımlarını bundan sonra buna göre atmak zorunda.
Daha ilk günden tarafların birbirine yükleneceklerini sanmıyorum. İsimler belli oldukça fikirler telaffuz edilmeye başladıkça gerilimin daha da artması kaçınılmaz gibi gözüküyor.
Babacan’ın çıkışı, aslında Gül ve Davudoğlu’nun bundan sonraki adımları için de yol ve yön gösterici olacaktır.