Aziz Kocaoğlu: “İzmir’e Özel İdare’den ‘patlak lastik’ bile vermediler”

Aziz Kocaoğlu: “İzmir’e Özel İdare’den ‘patlak lastik’ bile vermediler”

İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Kocaoğlu, AKP’nin İzmir adayı Nihat Zeybekçi’yi eleştirerek, “CHP'li belediyeye verilmeyen tesisler AKP'li belediyeye veriliyorsa bunu İzmirliye nasıl ayrım yaptığınızı anlatmanız gerekmektedir" dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, restore edilen Namazgah Hamamı ve Agora Parkı'nın açılışı için düzenlenen törende AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nihat Zeybekci'yi eleştirdi. Zeybekci ile ilgili ilk kez konuştuğunu dile getiren Kocaoğlu, "Önce, 'İzmir'deki beceriksizliklerin ideolojik kılıflarla örtülmesine izin vermeyin' sözlerinden başlayalım. İzmir'de beceriksizlik yoktur. Aksine, iktidar partisinin tüm çifte standartlarına, tüm engellemelerine, bu kenti görmezden gelmelerine rağmen bir başarı hikayesi vardır" dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, restore edilerek kente kazandırılan tarihi Namazgah Hamamı ve Agora Parkı'nın açılışına katıldı. Törende Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun yanı sıra Konak Belediye Başkanı CHP'li Sema Pekdaş, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, İzmir Ticaret Odası eski Başkanı Ekrem Demirtaş ve çok sayıda davetli hazır bulundu.

Kamulaştırma çalışmaları kapsamında Büyükşehir Belediyesi mülkiyetine geçen ve 2016 yılı sonunda restorasyon çalışmaları başlayan tarihi hamam ve parkın açılışında ilk olarak konuşan Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin tarihi yapılara sahip çıktığını dile getirerek, "Kendi değerlerimizi oluşturan pek çok eser var. Bunlar çocuklara karşı emanetimiz. Geçmişten gelen değerleri geleceğe aktarmak zorundayız" dedi.

'KONUŞMA İHTİYACI DUYDUM'

Büyükşehir Belediye Aziz Kocaoğlu da 16'ncı yüzyılda yapılan hamamın restorasyon öncesi bir harabeyi andırdığını belirterek, müstesna tarihi bölgeyi koruyarak dünya insanlığına sunmak istediklerini kaydetti. Kocaoğlu, projenin toplam maliyetinin 2 milyon 300 bin lira olduğunu ifade etti. Uzun süredir sessiz kaldığını ve seçim sürecinde vaatleri dinlediğini belirten Kocaoğlu, "Bugün biraz perdeyi aralayıp, konuşma ihtiyacı duydum. Değinmem gereken birçok konu var. Kentsel dönüşüm nedir? Kim, nasıl yorumluyor? Kentsel dönüşüm önce kentin her türlü sosyal donatı alanlarıyla yaşanabilecek yoğunlukta yeniden yaratılmasıdır. Belediyeleri finanse etmek amacıyla kurulmuş İller Bankası'nın heyelan bölgesinde belli arazileri toplayarak yapılan binalar kentsel dönüşüm değil, bir faciadır. Kentsel dönüşüm İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yıllarca mutfakta çalışarak gerçekleştirdiği, Uzundere'de yerinde teslim ettiği yaşanacak alanları yaratmasıdır. Binalar güçlenecek ama komşular aynı olacak. O arazi parçasından ne belediye ne de başka bir kişi bir kuruş rant, bir kuruş gelir sağlamayacak. Orada ne değer üretebiliyorsa inşaat maliyeti hariç hepsi orada yaşayan tapu sahibi hemşehrilerimize verilecek. Uzundere'de, Örnekköy'de, Ege Mahallesi'nde ve diğer 7 yerde başlatılan kentsel dönüşüm çalışmaları, Türkiye'ye örnek olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanı 'yerinde dönüşüm' lafını söylemeye başlamıştır. Ne oldu Sulukule'de? Ne oldu Fikirtepe'de? Ne oldu İstanbul'da? İzmir'de, Uzundere'de, Örnekköy'de ne oldu? Gidin sorun. Aktepe- Emrez Mahallesi'nde de uzlaşmalara başladık. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin adalet dağıttığını, hak yemediğini insanlar gördü, inandı ve çalışmalar devam ediyor" diye konuştu.

İzmir'in 1/25 binlik planlarında 4 bin 500 hektarlık dönüştürülecek, kentsel dönüşüm yapılacak alan bulunduğunu anlatan Başkan Kocaoğlu, bu alanlardaki binaların çoğunun depreme dayanıksız olduğunu belirterek şunları kaydetti:

"Sosyal donatı alanları eksiktir. Orada yaşayan insanlarımızın yaşam standartları düşüktür. Biz bu alanda kentsel dönüşüm yaparak, sağlıksız binaları sağlıklı binalara dönüştürülerek yapılan kentsel dönüşümü kentsel dönüşüm sayıyoruz. Eğer İller Bankası, eğer bir bakanlık kentsel dönüşüm yapacaksa bizim belirlediğimiz 4 bin 500 hektarlık alanda, bir santimetrekare yoğunluk artışı yapmadan kentsel dönüşüm yapacak. Buna varsan buyur gel. Bunu becerebileceksen, bu doğa sevgisi, bu özveri varsa buyur gel, biz de yardımcı olalım. Ama yoksa, her tarafa para ve rant olarak bakıyorsan sen kentsel dönüşüm yapamazsın, inşaat yaparsın. Bugün Türkiye'nin geldiği durum, son geldiğimiz noktadır. 81 milyon insanın üretmesi gerekeni ürettiremiyorsanız, öncülük edemiyorsanız bu ayrı bir konudur."

Binalardaki 'tıraşlama' konusunun seçim arifesinde ortaya atılan algı yönetiminden başka bir şey olmadığını ifade eden Aziz Kocaoğlu. "Binaların yüksek, alçak olması hiçbir anlam ifade etmez. Şehri şehir yapan inşaat yoğunluğudur. Otopark, spor alanları, meydan, insanların buluşacağı alanlar, mekanlar yapacak mısınız? Yerelden kalkınma modelini yapan belediye başkanı olarak söylüyorum, yoğunluktur esas olan. Kat tartışmaları boş laftır" dedi.

TARIMSAL ÜRETİMDE KOOPERATİF VURGUSU

17 yıldır ülkede uygulanan tarım politikalarını da eleştiren Kocaoğlu, "Dünyanın en verimli coğrafyasında neden tarımda ithalata düştük? Buna kafa yordun mu, Tarım Bakanlığı? Dünyada tarımını geliştirmiş ülkelere baktın mı? Hollanda 120 milyar dolarlık tarım ürünü ihraç ediyor. Dünyada sanayi devi bu ülke. Ama tarımı bırakmıyor. Sanayide dışarıya bağımlıyız. Bir müddet daha bağımlı olabiliriz. Ama elimizde hazır tarım, toprak, ova, mera var. Meraları sat, 'Hayvancılık öldü' de, tarıma 'tukaka' de, tarıma bakma, tarımı teşvik etme, ondan sonra bu duruma gel. Dünyanın en kapitalist ülkesi Hollanda'da tarım ürünlerinin yüzde 85'i kooperatifler kanalıyla üretiliyor, işleniyor ve ihraç ediliyor. Fransa'da bu rakam yüzde 80 civarında. 'Kooperatif eşittir komünizm' dersen, 'tukaka' dersen, böyle bir mantıkla yaklaşırsan, aracıya, toptancıya teslim edersen hayvancılığı, çiftçiliği büyütemezsin. Türkiye'de tarımı, hayvancılığı kalkındırmadan, 2- 3 senede kendi kendine yeter hale gelmeden, tarım ihracatını katlayarak büyütmeden olmaz. 10 senede tarım ihracatımı 120- 150 milyar dolara çıkaracağım hedefini koyabiliyor musun, bunun stratejik planını, yol haritasını belirleyebiliyor musun, o zaman Türkiye kalkınır. İnşaat sektörüyle kalkınılmadığını, servetin, kaynakların satılamayan atıl konutlarda kaldığını, bir de onların olmayan bütçeden desteklenmeye çalışıldığını hayretle üzülerek izliyoruz. Sen borç alansın. Dünya para politikasında borç alarak ülkeyi büyütemezsin. Ülkeyi krize sokarsın. Sen üretmek zorundasın" diye konuştu.

ZEYBEKCİ'Yİ ELEŞTİRDİ

Konuşmasının devamında AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nihat Zeybekci'yi hedef alan Aziz Kocaoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"AKP'nin İzmir Büyükşehir adayı, kibar adam. Aynı dönemde belediye başkanlığı yaptık. Bizi sever, sayar. Biz de onu sever sayarız. Her şeyden önce, siyasi nezaket diye bir şey var. Ama bu iş başka, seçim başka. Zaten İzmir'e geldiğinden beri kendisi de her fırsatta bize vurmaya başladı. Allah var, isim vermiyor. Bu kenti 15 yıldır kim yönetiyorsa, ona konuşuyor. Bugüne kadar Sayın Adaya hiç cevap vermedim. İzninizle bugün itibarıyla başlıyorum. Çok sevdiğim bir söz var; 'Köpeksiz köy bulmuş, değneksiz gezer' diye. Nihayetinde İzmir sahipsiz değil. En azından 31 Mart akşamına kadar buradayım. Önce, 'İzmir'deki beceriksizliklerin ideolojik kılıflarla örtülmesine izin vermeyin' sözlerinden başlayalım. İzmir'de beceriksizlik yoktur. Aksine, iktidar partisinin tüm çifte standartlarına, tüm engellemelerine, bu kenti görmezden gelmelerine rağmen bir başarı hikayesi vardır. O zaman Sayın Adayın cümlesini şöyle düzeltelim, 'İzmir'deki başarı öyküsünün ideolojik kılıflarla örtülmesine izin vermeyeceğiz.' Sayın Aday, İzmir'e yapacakları yeni metro hatlarını açıklamış. Aralarında Buca ve Otogar metroları da var. Okuyunca güldüm. 11 yıl öncesini hatırladım. 2008'de 'Herkesin metrosunu yapacağız' dediklerinde, biz de buna inanıp projesini hazırladığımız Halkapınar-Otogar metrosunu söylemiştik. AKP'nin yönettiği diğer büyükşehirlere metro için kaynak aktardılar. Ama aradan geçti 11 yıl. Bizim metrodan hâlâ haber yok. Bu proje, İzmir'de Bakanlığın yapacağı ilk metro olacaktı. Her yıl konuşulmasına rağmen bir türlü başlanamadı. Nihat Bey bu geleneği değiştirmemiş. Bu seçim öncesinde yine 'Otogar'a metro' konuşuluyor. Oysa İzmirli samimiyet istiyor."

'PROJELER BEKLETİLİYOR' İDDİASI

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin kendi gücüyle kanunen alması gereken paranın dışında bir kuruş almadan kentte raylı sistemi 11 kilometreden 179 kilometreye çıkardığını anlatan Kocaoğlu şunları söyledi:

"Metroda taşınan yolcuyu 70 binden 850 bine çıkarttık. Hikaye budur. Peki ya 'Buca'ya metro' sözüne ne demeli? Bunu söyleyenler, 13 Nisan 2017'den beri, yani tam 667 gündür projesi hazır olduğu halde Ankara'dan onay alamadığımız Üçyol- Buca metro hattını yapacağız demek ne demektir? Onaylasaydınız, ekonomi bozulmasaydı, faizler artmasaydı, ucuz krediyi alıp metro temelini atacaktık. Daha hâlâ onaylamadınız. Alt Yapılar Genel Müdürlüğü'nde onaylandı. Kalkınma Bakanlığı kontrol edecekti. İzmirli sormaz mı size, 'Neden İzmir'in metro projelerini bekletiyorsunuz?' diye. Ben buradan Sayın Adaya bir soru daha soruyorum; 'Siz bir metre raylı sistem yaptınız mı?' O parayla, bu parayla, belediyenin parasıyla bir metre raylı sistem yaptınız mı? AKP'nin Sayın Adayı, 'İzmir'de yağmur suyu ayrıştırması yok. Arıtma da var diyemeyiz' sözünü sık sık tekrarlayarak hafızalarda böyle bir algı oluşturmak niyetinde. Vereceğim cevaplardan sonra arıtma konusunu kapatacağını düşünüyorum. İzmir Büyükşehir Belediyesi, TÜİK'in (Türkiye İstatistik Kurumu) verilerine göre Avrupa Birliği standartlarında arıtma sayısı ve kişi başına düşen arıtma miktarıyla Türkiye lideridir. Türkiye'de liderdir, liderdir. Son 4 yıl içinde, sadece yağmur suyu altyapısı için 175 milyon TL'lik yatırım gerçekleştirmiştir. 514 kilometre uzunluğunda yağmur suyu hattı işletme halindedir. Bilmezsen, dersini çalışmazsan, 'Ben atayım, sonra ne olursa olsun' dersen bu işler olmaz. Sayın Aday, 8 yıl belediye başkanlığı yaptığı Denizli'de kaç arıtma tesisi kurdu, ne kadar atık suyun arıtılmasını sağladı, bunu da açıklarsa seviniriz. Dilerse, Avrupa Birliği standartlarındaki ileri biyolojik atık su arıtma tesislerimizi kendisine gezdirebilir, partisinin yönettiği belediyelere model olarak sunması konusunda yardımcı olabiliriz."

'İZMİR'E ÖZEL İDARE'DEN PATLAK LASTİK BİLE VERMEDİLER'

Katı atık bertaraf tesisi konusunda da İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin üzerine düşen her şeyi yaptığını belirten Kocaoğlu, tesisin kurulmaması yönündeki siyasi ayak oyunlarının, bu yatırımın hayata geçmesini engellediğini iddia etti. Kocaoğlu, "Her bulduğumuz katı atık yeri kaldı. Bu kadar işi yapmış Belediye katı atık bertaraf tesisini en kısa sürede yapılacak kapasitededir. Çöp yığınları yok. Harmandalı katı atık depolama bölgesi Türkiye'de ilk düzenli bölgedir. Onun dediği gibi böyle şeyler söz konusu değildir. Sayın Aday, İzmir'in bulunduğu durumu eleştirecek ya, 'İzmir'in nitelikli nüfusu İstanbul'a gidiyor' demiş. Göçün tersine döndüğünü, beyaz yakalıların İstanbul yerine İzmir'i tercih ettiğini bilmiyor. Tavsiyem, TÜİK verilerini incelemesidir. Ben bir rakam vereyim de kolaylık olsun. 2018 verileri henüz açıklanmadı ama 2017 yılında sadece İstanbul'dan 18 bin 506 kişi, İzmir'i tercih etti. Bunların yüzde 44'ü ise en az üniversite mezunu. Büyükşehir Belediyesi olarak, Bozdağ Kayak Merkezi'ni İzmir'e yakışır bir hale getireceğiz demiş. 5 milyar liralık Özel İdare mallarından İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne görevlerin yüzde 95'i verilmesine rağmen bir 'patlak lastik' bile verilmemiştir. Çifte standart devam ediyor. Demek AKP'li belediye gelirse, öyle bir ihtimal yok ya, o tesis belediyeye verilecek. CHP'li belediyeye verilmeyen tesisler AKP'li belediyeye veriliyorsa bunu İzmirliye nasıl ayrım yaptığınızı anlatmanız gerekmektedir" dedi.

Hükümetin yıllardır Buca Cezaevi'nin bulunduğu yerden kaldırılmasını vadettiğini anlatan Başkan Kocaoğlu, "15 yıldan beri her seçimde aynı vaadi tekrarlayan AKP adayları istikrarını sürdürüyor. 2004 yılında, dönemin AKP'li Buca Belediye Başkanı Cemil Şeboy, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek birlikte söylemişti, 'Buca Cezaevi'ni yıkıp ticaret merkezi yapacağız' diye. 2014'te bu kez Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım çıktı ve 'Adalet Bakanı ile görüştüm, talimat verdi; Buca Cezaevi kaldırılacak' dedi. Hiçbir şey değişmiyor. 2019 yılına gelindiğinde ise bu kez bayrağı Nihat Zeybekci devraldı. 'Buca Cezaevi yeşil alan olacak' açıklamasını yaptı. Siz olsanız inanır mısınız?" diye konuştu.

Çandarlı Limanı'nın AK Parti iktidarının 2011 yılında İzmir'e vadedilen 35 projesinden biri olduğunu anlatan Kocaoğlu, "En son '2017'de tamamlanacak' dediler. 2018 Ekim ayı itibarıyla 680 milyon lira harcanmasına rağmen hâlâ yüzde 30 seviyesinde. Projenin devam edip etmeyeceği bile bilinmiyor. Ama Çandarlı Limanı, hâlâ AKP adayının seçim programında yer alıyor. İzmir'deki liman konusu, bugünün konusu değil. Ama üstünde detaylı tartışılması gereken bir konudur. Bize acilen bir elleçleme limanı gereklidir. 'İzmir Limanı'nı kruvaziyer limanı yapacağım' demek yanlıştır. İzmir Limanı bir müddet daha yük limanı özelliğini sürdürecektir. Çünkü İzmir'in güneyi ve doğusundaki sanayicilerin mallarının maliyetini artırmak demektir" ifadelerini kullandı.

Nihat Zeybekci'yi Ekonomi Bakanlığı döneminde verdiği kararlarla eleştiren Kocaoğlu şunları söyledi:

"Sayın Aday, Türk siyaset tarihine, 'Türkiye gibi tarım zengini bir ülkede patates- soğan ithalatına izin veren, buğday, arpa ve mısırdaki ithalat gümrük vergisini çok ciddi oranda düşüren, canlı büyükbaş hayvan ve karkas et ithalatının önünü açan, tarım ürünleri ithalatındaki vergiyi düşürerek Türk tarım ve hayvancılığına büyük darbe vuran bakan' olarak geçmiştir. Başta da dedim ya, İzmirli samimiyet ister. İzmirli, özü- sözü bir adamı sever. Orada öyle, burada böyle olmaz. İzmirli bunu kabul etmez. Sayın Aday, Ekonomi Bakanlığı döneminde sık sık 'dolar düşecek' laflarıyla iddiasını ortaya koyarken, dolar kurunun 2 liradan 4,6 liraya yükselmesini önleyememiş bir bakan olarak da tarihe geçmiştir. İzmirliler Sayın Adaya diyor ki, 'Devlet eliyle yapılması gereken projeleri; evde sağlık hizmeti, kadınlara istihdam, tarımsal üretimin artırılması, körfezin korunması, yağmur suyu ayrıştırma, tarihi yapıların restorasyonu, sokak hayvanlarının korunması, gençlik merkezleri, spor kulüplerine destek, okullara bakım-onarım, belediye- üniversite iş birliği, termal turizm gibi yapılan ve yapmakta olduğumuz işleri 'mega proje' olarak saymak ve İzmirliye sunmak yerine, İzmir'in nasıl kalkındığını anlatmalıdır.' Tarihi yapıları korumaya, önce şu satışa çıkardığınız Tarihi Elektrik Fabrikası'nı satmaktan vazgeçerek ve restore ederek başlayın."

'TRAMVAYI İYİ Kİ YAPMIŞIZ'

Kocaoğlu ayrıca, "Tramvay bizim de tahminlerimizin katbekat üstünde yolcu taşıyor. İyi ki yapmışız. Çok tartışmıştık, iyi ki yapmışız. Kent merkezinden geçen tramvaya karşı çıkmadan önce, AKP'li belediyelerin yönettiği ve tramvay kullanan diğer kentlerdeki uygulamalara bir bakın. Orada vagonlar kent merkezinden değil de sayfiye yerlerden mi geçiyor? Nereden gidiyor? Seçim öncesi 'suda indirim' söylemiyle karşımıza çıkacağınıza, AKP'li belediyeler olarak geçmiş dönemde 'otomatiğe bağladığınız' fiyat artışlarının hesabını verin topluma. Gerçi büyükşehirlerde seçilmiş belediye başkanı kalmadı ya. İzmir AKP'li olmadığı için kurtardı. AKP'li olsaydık biz de teflonla gitmiştik" dedi.

İzmir ile Denizli arasında bir karşılaştırma da yapan Kocaoğlu, "Tarımsal ve sanayi gelirlerindeki, gayri safi milli hasıladaki, kişi başına düşen gelirdeki artışlara bakıldığında İzmir'in Denizli ile arasındaki farkın İzmir lehine giderek büyüdüğünü görürüz. Ama iki kenti kıyaslarken, asıl bakılması gereken başka bir şey var. 2004- 2017 döneminde İzmir'den Ankara'ya toplam 429 milyar lira gönderilmiş, geriye ise sadece 105 milyar lira dönmüştür. Yani gönderdiği her 4 liradan ancak 1 lirasını geri almıştır. Dolayısıyla İzmir, kamu gelirlerine net 323 milyar lira katkıda bulunmuştur. Denizli'den ise aynı dönemde, Ankara'ya toplam 16 milyar lira gönderilmiş, geriye ise 20 milyar lira dönmüştür. Bizim elimizde 323 milyar olsa idi, biz ne yapardık, İzmir nereye giderdi? Türkiye Cumhuriyeti'nde kendi gücüyle, kendi zenginlikleriyle, kendi insanıyla kalkınabilecek en önemli kentlerden birincisi İzmir'dir. Bunu İzmirliler unutmayacak. 'Oy vermezsen hizmet etmem' denmesine İzmir'in 17 senedir dik durmasının sebebi kendi göbeğini kesmesidir. İzmir kendi göbeğini kendi kesebilecek güçte bir kenttir. Özeti şu; İzmir net kaynak üreten, Denizli ise net kaynak kullanan bir kenttir. İzmir, Ankara'ya ciddi miktarda kaynak göndermesine rağmen, ekonomideki büyümesini başarıyla sürdürmüştür. Şimdi soruyorum Sayın Adaya; beceriksiz olan kimdir?" diye konuştu.

İlgili Haberler