Azerbaycan'ın milliyetçi çizgisi ile bilinen Yeni Müsavat Gazetesi'nin bugünkü sayısında Azerbaycan üzerinde oynanan oyunlara dikkat çeken bir yazı yayımlandı.
Jale Mutallimova'nın kaleme aldığı, "ASALA, PKK, Wagner ve Ozanyan taburu… Dünyanın terörist gruplarını ve çetelerini neden Dağlık Karabağ'a götürüyorlar?" başlıklı yazıda, Ermenistan'ın farklı ülkelerden paralı asker ve teröristleri Dağlık Karabağ'a topladığına işaret edildi.
Mutallimova yazısında, Azerbaycan'ı da Suriye veya Irak'a çevirmek istiyorlar. Ya da 'barışı koruma görevlileriyle' işgal edip ve kontrolü ele almaya çalışıyorlar." dedi.
Azerbaycan'ın bağımsız kalmakta ısrar etmesi durumunda, ülkenin tüm dünyadan toplanmış paralı askerler ve terörist grupları tarafından ciddi bir savaş tehdidiyle savaş alanına dönüştürülmekle tehdit edildiğini ifaden Mutallimova, "Hedef belli ve aynı, Türkiye'yi oyundan çıkarmak, Azerbaycan'ı izole etmek. Teröristler ve paralı askerlerle bir çatışma düzenlemek." ifadelerini kullandı.
Hedeflenenler arasında, Tovuz operasyonlarının kesintiye uğratılmaması, Azerbaycan için Dağlık Karabağ dışında ikinci bir savaş bölgesi yaratılması ve uluslararası "barış güçlerini" bölgeye çekmek için bir temel oluşturmanın da belirtildiği yazı, "Kısacası, Azerbaycan çok hızlı bir şekilde Irak'a veya Suriye'ye sürükleniyor. Bu dediklerimizin olup olmayacağı ise tamamen bize bağlı" cümlesi ile son buldu.
İşte o yazı;
Avrupa'dan ve Batı'dan ASALA, Türkiye'den PKK, Rusya'dan Wagner militanlarını, İran üzerinden Suriye'de savaşan Ermeni taburuna vehabi diyerek onları Dağlık Karabağ'a götürüyorlar. Bu olanlarda bir olasılık, hala bir bilgi savaşının olmasıdır. Yani taraflar Kafkasya ve Sovyet sonrası ülkeler için sözde bir savaş veriyor.
Aynı zamanda bölgede tatmin edici bir bölünme olmayacağı takdirde nelerin olabileceği medyada servis ediliyor. Uluslararası ve yerel kamuoyu da dahil olmak üzere birbirlerine olası siyasi manzaranın bir portresini sunmaya çalışıyorlar.
Kamuoyunun belirleyici bir güç olmadığı doğru, ancak kararları etkileme olasılığını göz ardı etmemiz mümkün değil. Kafkasya'nın kralı ve Sovyet sonrası en zengin ülkelerden biri olan Azerbaycan, bu büyük savaşın tam ortasında ve ana hedefidir.
Görünen şu ki, Azerbaycan'ı da Suriye veya Irak'a çevirmek istiyorlar. Ya da "barışı koruma görevlileriyle" işgal edip ve kontrolü ele almaya çalışıyorlar.
Her iki seçenek de işe yaramaz ve Azerbaycan bağımsız kalmakta ısrar ederse, ülke tüm dünyadan toplanmış paralı askerler ve terörist grupları tarafından ciddi bir savaş tehdidiyle savaş alanına dönüştürülmekle tehdit ediliyor.
Kısacası, bu sefer tehdit daha büyük ve öncekilerden daha ısrarlıdır.
Bu nedenle Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev BM'deki son konuşmasında konuyu çok açık ve net bir şekilde uluslararası toplumun dikkatine sundu:
- Ermenistan, farklı ülkelerden paralı askerleri ve teröristleri bölgeye toplayarak bunları Azerbaycan'a karşı kullanıyor. Ermenistan, teröre sponsorluk yapan bir ülkedir. İşgal altındaki topraklarda Ermeni terör örgütü ASALA'nın varlığı hakkında güvenilir bilgilere sahibiz.
Şimdi de Ermenilerin bölgeye topladığı o gruplara gelelim.
ASALA, PKK ve radikal İslamcı grupların aksine, Rus Wagner paralı askerleri para karşılığında suikastler ve belirli operasyonlar gerçekleştiriyor. Yani işleri siyaset değil, kanlı işlerdir. Bunlar sıradan silahlı bir grup değil ve sayılı kişiden oluşmuyor.
Önceleri özel kuvvetlerde hizmet eden askerlerden oluşan grubun sadece Afganistan'daki savaş sırasında Rus silahlı kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen operasyonlarda 600'den fazla paralı askerinin öldürüldüğü de gelen bilgiler arasında.
Bunlar Orta Doğu, Ukrayna, Suriye, Libya, Güney Afrika, Sudan ve Mozambik'te de suikastlar yaptılar. Ancak Wagner askerlerinin hiç bir zaman bölgesel çatışmalarda birileri ile omuz omuza savaştığına dair her hangi bir bilgi yoktur.
En azından resmi bilgilerde bu tür olaylarda isimleri geçmedi veya onlar hakkında bu türden olasılıklarından bahsedilmedi. Wagner askerleri sadece birkaç defa kendi "geleneklerini" bozdu ve bu durum da Kafkasya ile ilgili oldu.
Nedense onların Abhazya ve Gürcistan'daki etkinliklere katılımlarıyla ilgili bilgiler hiçbir zaman gündemde olmadı.
Onları bölgeye ve siyasi çatışmaların merkezine kim ve hangi amaçla getirdi? Hedef kim veya kimlerdi? Karar neden daha sonra değişti? Ya da Wagner savaşçıları taraf olarak hangi operasyonu gerçekleştirdi? Bu soruların cevabı bir sır olarak kalıyor.
Bu arada, Wagner askerlerinin Rusya'ya bağlı olduğu ve Rus askeri üslerinde eğitildiği söylentileri olsa da, onlar resmi olarak hiçbir yerde kayıtlı değiller. İşin ilginç tarafıysa bu paralı asker grubunun şimdiden Amerika Birleşik Devletleri'nin resmi hedefi haline gelmesidir.
Bu arada Rus medyasının etkili isimlerinden olan tanınmış bir Azeri gazeteci, Orhan Cemal cinayetinde de bu grubun ismi geçiyordu. Tovuz savaşlarında şehid edilen Azerbaycan generali ve albayının da onlar tarafından şehit edildiğine dair teyit edilmemiş haberler var.
Grupta etnik Azerilerin varlığı da ülkemiz adına dışlanmaması ve dikkate alınması gereken bilgiler arasında. Yani bir gün dünya medyası paralı askerlerin cesetlerini servis ederek Azerbaycanlıların birbirine karşı savaştığını söylerse veya paralı askerleri Azerbaycan vatandaşı olarak gösterirse, kimse şaşırmasın.
Bugün Azerbaycan Cumhurbaşkanı düzeyinde terör örgütü ASALA'nın savaşçılarının da Azerbaycan'a karşı kullanılmak üzere Dağlık Karabağ'a getirildiği belirtiliyor. Bu, Rus Wagner askerlerine yanıt olarak Avrupalı ve Batılı politikacıların da kararı olabilir.
Bir sonraki adımsa, PKK'lı teröristlerin Azerbaycan'da askeri tatbikat yapan Türk silahlı kuvvetlerini kışkırtmak için Dağlık Karabağ'a nakledildikleri haberinin servis edilmesi olabilir.
Bu arada, güney komşumuz da boş durmadı. Her halükarda, Azerbaycan'ın Rusya, Avrupa veya Batı ile yakınlaşması, hatta şu anda mümkün görünmeyen bir "siyasi işgal" olursa durum İran için hiç iyi olmayacak. Çünkü İran, Azerbaycan'dan da önde olan bir hedeftir.
Batı'nın Azerbaycan'a olan kızgınlığının nedenlerinden biri de topraklarının İran'a karşı kullanılmasına izin vermemesidir. Ancak Azerbaycan'ın bu dostane davranışı İran'ı durdurmuyor.
Ve tüm bunlara rağmen İran Suriye'de savaşan bir Ermeni taburunun kendi topraklarından Dağlık Karabağ'a konuşlandırılmasını gayri resmi olarak kabul eden bir taraf haline geliyor. İran'ın "Daily Sabah" isimli yayın kuruluşu, Suriye'deki bir Ermeni savaşçı tugayının Dağlık Karabağ'a nakledilmesi hakkında bilgi servis ediyor.
Azerbaycan için konunun tehlikeli tarafıysa, bu süreçte Azerbaycan'ın göçmen TV kanallarının da aktif rol almasıdır. Bunlar Azerbaycan devletinin çıkarlarını ilk sıraya koyduğunu iddia etse bile, aslında Azerbaycan'daki Şii kesimi Dağlık Karabağ'da dini bir savaş başlatmaya açıkça çağıran bir arka plan oluşturmaya şalışıyorlar.
Bazı haberlere göre Suriye'nin Haseke vilayeti Ras al-Ayn'daki tugay, adını PKK terör örgütünün Suriye kolu olan YPG saflarında savaşan Türkiye vatandaşı olan Ermeni "komünist" terörist Nubar Ozanyan'dan alıyor. Bu silahlı Ermeni militan grubu 2019'da kuruldu. Buradaki Ermeniler YPG üslerinde eğitim aldı. Nubar Ozanyan, Filistin'de İsrail'e karşı savaştı ve ardından Dağlık Karabağ'da Ermeni teröristlere katılarak Azerbaycan'a yönelik operasyonlarda yer aldı. 2017'de Suriye'nin Rakka kentindeki çatışmalarda öldürüldü. “Nubar Ozanyan” tugayının, son iki yılda Türkiye'de çok sayıda terör saldırısında ismi geçiyor.
Azerbaycan'da şu anki durum şu ki ülke, her taraftan hedef alınmıştır. Hedef belli ve aynı, Türkiye'yi oyundan çıkarmak, Azerbaycan'ı izole etmek. Teröristler ve paralı askerlerle bir çatışma düzenlemek. Dahası örneğin Tovuz operasyonlarını kesintiye uğratmamak və Azerbaycan için Dağlık Karabağ dışında ikinci bir savaş bölgesi yaratmak.
Azerbaycan'ın bağımsızlığını tehlikeye atmak için resmi veya gayri resmi olarak ülkeyi zayıflatmak. Dahası, uluslararası "barış güçlerini" bölgeye çekmek için bir temel oluşturmak. Kısacası, Azerbaycan çok hızlı bir şekilde Irak'a veya Suriye'ye sürükleniyor. Bu dediklerimizin olup olmayacağı ise tamamen bize bağlı! ..