Azerbaycan'dan yükselen güçlü ses; "Türkiye'ye kimse bir şey söyleyemez
Kardeşlerimizin, gerçek dostlarımızın yürekten gelen seslerine, kuvvetli desteklerine ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz.
Suriye Türkmenlerine yapılan soykırım ve gerilen Türk-Rus ilişkilerine dair kardeş Azerbaycan'dan gümbür gümbür destek açıklamaları geliyor. Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva ile söyleşimize geçmeden önce, sınır ihlali yüzünden düşürülen Rus uçağı ile ilgili bir gelişmeyi aktaralım; dün Ankara kulislerinde "sınır ihlali yapan uçaklar için Genelkurmay'a Hükümet 'vur' emrini yazılı verdi mi ?", "Düşürülen Rus uçağı için böyle bir yazılı emir var mı" tartışmaları başladı. Başbakanlık kaynakları; "yazılı bir emir yok. Angajman kuralları var. Başbakanın çok net talimatları var" dedi. Durum anlaşılmış oldu!..
Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva, sınırlarımızı ihlalin ardından düşürülen Rus uçağı ile birlikte başlayan gerginlikte Türkiye'nin yanında olduklarını ifade etti. Paşayeva, "Her bir devletin hakkı var. Yani dünyada her bir devletin kendi haklı gücü onun hava sınırlarının ihlaline cevap vermek gibi bir hakkı var. Türkiye'nin de böyle bir hakkı var. Türkiye'ye kimse buna göre bir şey söyleyemez. Çünkü her devletin o hakkı olduğu gibi Türkiye'nin de böyle bir hakka sahip olduğu gibi kendi sınırlarının ihlali konusunda böyle bir adım atmış" dedi. Paşayeva, "Gerilen ilişkiler bölgede rahatsız edici bir durumu daha da artırabilir" saptamasında bulunduktan sonra şunları söyledi;
"Bayır-Bucak Türkmenleri konusunda da o yüzden de Azerbaycan olarak bizim Cumhurbaşkanımızın danışmanı, yetkililer bir açıklama verdiler. Biz gerilen Türkiye Rusya ilişkilerinin bu gerginliğin azaltılması konusunda her türlü çalışmaya her türlü adıma hazırız diye böyle bir açıklama zaten biliyorsunuz Cumhurbaşkanı'nın Dışişleri Danışmanı da devletimiz de söyledi. Biz, Azerbaycan olarak tabii ki kardeş Türkiye'nin her zaman yanındayız ve bu konuda da gerilen Türkiye-Rusya ilişkilerinin bu gerginliğin azalması konusunda da üzerimize ne misyon düşerse devlet olarak devlet yetkililerimiz de bunu açıkladı biz elimizden gelen adımları atmaya hazırız. Bu konuda da her türlü çalışmalara da hazırız ki bu gerginlik azalsın. Bu tabii ki durumun daha da gerginleşmesi iyi bir şey değil. Kötü bir şeydir ve bu gerginliğin azalması gerekir. Uluslararası camiada Türkiye'ye karşı bu konuda siz haksızsınız diye bir tavır sergilenebilecek güçler olursa tabii ki bu hatalı bir yanaşma olur. Biz bu gerginliğin azalması konusunda elimizden ne gelirse onu yapmaya hazırız. Çünkü bu gerginliğin azalması devletlerimiz için de bölgemiz için de insanlık için de çok önemli diye düşünüyoruz."
"Türkmen Dağı'nda ezilenler
bizim insanlarımızdır"...
Ara başlıkta gördüğünüz çağrı ile Türk dünyasına seslendi Paşayeva. Bayır- Bucak Türkmenlerine sahip çıkılmasını istedi, "Bugün bu katliamlar, bu sürgünler, belki de 3'ncü dünya savaşının merkezi olan; aslında kıyametin de kopacağı yer olan, Suriye'de devam etmektedir. Kıyamet ise, her yerde olduğu gibi, maalesef, bugün de yine Türklerin başında kopmaktadır. Son günlerde, Türkler, yeni bir dram yaşamaktadır. Suriye'de Türkmenlerin acısı gittikçe artıyor" dedi.
Tarihi gerçeklere dikkat çekti Ganire Paşayeva;
"Bu saldırılarla Türkmen Dağı'ndaki Türk nüfus boşaltılmak istenmekte, o topraklarda tıpkı Karabağ'da, Ahıska'da, Kırım'da, Kerkük'te olduğu gibi etnik temizlik yapılmak istenmektedir. Geçmişte Ahıska'da, Kırım'da, Karabağ'da yapılanlar, bugün de Türkmen Dağı'nda yapılmakta, Türkler oradan da sürgün edilmekte, coğrafyanın nüfusu ve kaderi değiştirilmeye çalışılmaktadır. Kadere bakın ki Türkler, yaklaşık 200 yıldır Orta Asya'dan, Kazak bozkırlarından, Kırım'dan, Balkanlar'dan, Ahıska'dan, Karabağ'dan, Musul'dan, Kerkük'ten zorla göç ettiriliyorlar. Böylece Karabağ gibi Kırım gibi, Ahıska gibi, Kerkük gibi ve son olarak Türkmen Dağı gibi stratejik açıdan önemli bölgeler, Türkler'den arındırılıyor, bu bölgeler, asli unsurlarından temizlenerek aslında coğrafi ve etnik soykırım yapılıyor."
Tüm Türk dünyasının ortak sesi ve hissi olduğuna inandığım, Paşayeva'nın şu cümlelerinin altına da imzamı atıyorum;
"Bu büyük savaş dalgası önünde, tarihin ve kaderin önünde biz Türkler, birliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz günleri yaşıyoruz. Biz Türkler, bunun bilincinde olmalı ve Suriye'deki Bayır-Bucak Türkmenlerine, orada zor şartlarda varlık mücadelesi veren kardeşlerimize, yardım elimizi uzatmalıyız. Hem de hiç vakit geçirmeden!..
Evet, dünya Türklüğü, Türkmen Dağı'nda, 2'nci Çanakkale ruhunu yaratmalıdır. Bu Türk dünyasının geleceği için son derece önemlidir. Suriye Türkmenlerinin o coğrafyada, anavatanlarında kalmalarını sağlamak, bütün Türk dünyasının, her bir Türk'ün görevi ve sorumluluğudur. Onlar bize, cihangir atalarımızın emanetidir ve gün, emanete sahip çıkmak günüdür!. Bugün Türkmen Dağı'nı kaybetmek demek; yarın Hatay'ı, Gaziantep'i ertesi gün Gence'yi kaybetmek demektir!.."