Türkmenistan'ın ilk Cumhurbaşkanı Saparmurat Türkmenbaşı'nın davetlisi olarak Aşkabat'a giderken beni götüren Türkmenistan Başbakan Yardımcısı Aga Çarıyev, Türkmenistan üzerinde sohbet ederken bana Türkmenistan'ın ve Azerbaycan'ın sıkıntılı günler yaşadığını şöyle anlattı:
"Hocam, Moskova'daki Sovyet yöneticileri sistemin tıkandığını ve dağılma noktasına geldiğini açıkça kabul ediyorlar. Bu arada tabii zenginliği olan cumhuriyetlerden pay almaya çalışıyorlar. Bu maksatla bizlerle pazarlığa başladılar. İstiklalimizi ilan etmemizin karşılığı olarak Türkmenistan'dan doğal gazın %60'ını, Azerbaycan'dan da petrolün %60'ını bir antlaşma ile Rusya'ya devretmemizi istiyorlar. Bunu yaparsak istiklalimizi ilan etmemize ses çıkaramayacaklarını, aksi takdirde bizlere her türlü zorluğu çıkaracaklarını söylediler. İstenen meblağın çok büyük olduğunu söyleyerek biz de Azerbaycan da bu talebi reddettik. Moskova yönetimi bu ret cevabına kızarak Azerbaycan'a karşı Ermenileri kışkırttı ve iki ülke arasında harp başladı."
Demek ki Ermeniler, Moskova'nın onayını ve desteğini aldıkları için Azerbaycan'a karşı bu savaşı başlatmıştı. Sovyet Komünist Partisi ile Ermenistan Komünist Partisi'nin ortak operasyonları ile 1988 ve 1989 yıllarında 250.000 Azebaycanlı Türk, evleri yakılarak ve dövülerek Ermenistan'dan zorla kovulmuştur. Bu sürgün ve işkence esnasında 217 insan canını kaybetmişti. Bununla da yetinmeyen Ermenistan, Ruslardan aldığı askeri destekle harbi Karabağ'da da başlatmış ve yüzlerce insanın ölümüne neden olmuştur. Ermenistan'ın bu hukuk tanımayan saldırılarına kızan göçmenlerin Bakü'de ayaklanarak, "Biz de Azerbaycan'da yaşayan Ermenilerin göç edip Ermenistan'a gitmesini istiyoruz" diyerek bazı Ermeni evlerine saldırması sonucu 10 kişi öldü. Azerbaycanlılar Moskova'ya karşı ayaklandılar, bu başkalarına örnek olmasın diye Sovyet ajanları derhal Azerbaycan'ın işgalini istemişlerdir. Dönemin Sovyet Genel Sekreteri M. Gorbaçev, Kızılordu'yu göndererek 20 Ocak 1990'da Bakü'yü işgal ettirmiştir. Bu olayda da 200'ü aşkın insan ölmüş ve 1000'den fazla insan da yaralanmıştır. Ülkeleri için şehit olan Azerbaycanlılar, bugün "Şehitler Hıyabanında" yatmaktadır.
Bu arada, Sovyet İmparatorluğunu ayakta tutmak için Kızılordu, Sovyet Komünist Partisi ile KGB'nin 19-20 Ağustos 1991'de ortaklaşa tertip ettikleri darbe başarılı olamayınca, diğer Sovyet Cumhuriyetleri gibi, Azerbaycan da istiklalini ilan etmiştir. İstiklalini ilan etmesine rağmen Ermenistan, rahat durmamış, Ermeni "Diasporası"ndan aldığı para ve militan desteği ile yeni bir askeri güç oluşturmuş ve Rusların Karabağ'da bulunan 366. Motorize Alayının desteği ile resmen savaşı başlatmışlardır. Azerbaycan Türkleri bu Ermeni saldırıları karşısında hazırlıksız yakalandıkları için, bu saldırıları durduramamış, geri çekilmek mecburiyetinde kalmışlardır.
Yaşadığı köyleri ve kasabaları kahramanca savunan Azerbaycanlılar, askeri eğitim almadıkları için, büyük kayıplar vermişlerdir. Karabağ'ın işgalinden sonra Ermeniler, Karabağ ile Ermenistan arasında uzanan Azerbaycan topraklarına saldırmıştır. Ağdam, Kelbecer, Kubatlı, Zengilan, Cebrayil, Şuşa, Laçin ve Hocalı gibi kalabalık yerleşim yerlerini işgal ve yağma etmişler binlerce masum insanın canına kıymışlardır. Şehir halkı tarafından uzun süre müdafaa edildiği için Hocalı'yı saatlerce bombardıman eden Ermeniler şehri işgal etmişler ve 3000'e yakın insanı acımasızca öldürmüşlerdir. Evlerine saklanan 63'ü çocuk, 106'sı kadın, 70'i yaşlı ve bu insanları koruyan 374 kişi de dahil olmak üzere 613 kişiyi hunharca öldürmüşlerdir. Tarihe Hocalı katliamı olarak geçen böyle bir olay yakın tarihte hiçbir ülkede cereyan etmemiştir. Yaşadığı topraklar, devletlerarası hukuk çiğnenerek işgal edilen ve evlerinden ve Ermeni işkencesinden kaçan 1.090.000 kişilik göçmen grubu bugün Bakü'ye yakın bir yerde yaşamaktadır. Bu göçmenlerin doğan çocukları bugün 20 yaşını doldurmuş ama doğduğu toprakları hâlâ görememişlerdir. Bu haksızlığa karşı medeni dünyadan hiçbir ses çıkmamıştır. Ermenilerin devletlerarası hukuku çiğneyerek Azerbaycan'ın %20'sini işgal etmesi ve bu kadar insanın ölümüne neden olması BM Güvenlik Konseyi'ni harekete geçirmiş ve Ermenilerin işgal ettiği Azerbaycan topraklarını şartsız olarak boşaltmasını istemiştir. BM Güvenlik Konseyi 3 defa bu kararını almış ve Ermenileri işgal ettikleri Azerbaycan topraklarını boşaltmaya davet etmiştir. Ama, ne medeni dünyadan ve ne de BM Güvenlik Konseyi olup da bu kararlara imza atan ABD, Rusya, İngiltere ve Fransa'dan, -el altından Ermenileri destekleri için- Ermenilerin bu saldırganlığına ve Hocalı'da yaptıkları katliama ve diğer vahşiliklerine karşı hiçbir ses çıkmamıştır.