Azerbaycan diplomasisi ülke çıkarları adına son derece önemli ve güçlü bir hamle daha yaptı. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki sınırının gözden geçirilmesine ilişkin kurulan Devlet Sınırlarının Sınırlandırılması ve Sınır Güvenliğine İlişkin Komisyon’un 8. toplantısı, Azerbaycan ve Ermenistan başbakan yardımcılarının katılımıyla gerçekleştirildi. 19 Nisan'da Şahin Mustafayev ve Mher Grigoryan başkanlığında Erivan'da gerçekleştirilen toplantıda, 1990'ların başından bu yana Ermeni işgali altında bulunan dört köyün iadesi konusunda anlaşmaya varıldı.
Tarafların mutabık kaldıkları diğer bir konu ise yeni sınırların belirlenmesinde 1991 tarihli Almatı Deklarasyonu'na sadık kalınması oldu. Azerbaycan tarafının ısrarla üzerinde durduğu bu olayın önemi elbette küçümsenemez. Çünkü sınır belirleme süreci Bakü ve Erivan arasında kapsamlı bir barış anlaşmasına ulaşma yolundaki en önemli koşullardan biri olarak görülüyor. Cumhurbaşkanı Aliyev'in işgal altındaki sınır köylerinin 2020 yılında Azerbaycan'a iade edilmesi konusunu gündeme getirmesinin ardından bu yönde aktif çalışmalar yürütülmüş ve 19 Nisan'da varılan anlaşmalar söz konusu sürecin mantıklı ve olumlu bir sonucu olmuştur. Dahası, sınır belirleme konusunda anlaşmaya varılması, diğer Türk köylerinin de geri dönüşüne kapı aralamış oluyor.
AZERBAYCAN VE ERMENİSTAN İLK KEZ MASADA UZLAŞTI
Azerbaycan'ın, stratejik önemi nedeniyle sınırlandırmanın özellikle Kazah reyonunda başlatılması konusunda ısrarcı olduğunu ve bu hedefine, aslında Erivan'da da kabul gören esnek diplomasisi sayesinde ulaştığını not edelim. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan dört köyün Bakü'ye iade edilmesiyle ilgili olarak Ermeni medyasına yaptığı açıklamada, Ermenistan ve Azerbaycan'ın ilk kez sınırın bir kısmıyla ilgili sorunu müzakereler yoluyla çözebildiğini vurgulayarak "Olanları abartmamızı istemem ama küçümsememiz de hoş olmaz. Ermenistan ve Azerbaycan'ın ilk kez bir sorunu müzakere masasında çözmüş olması oldukça önemli" diye konuştu.
Gerçekten de bu önemli olay, hızla değişen dünya düzeninin zor koşullarında Güney Kafkasya'da yeni bir jeopolitik gerçeklik yaratmayı başaran Azerbaycan diplomasisinin ustalığını gösteriyor. Azerbaycan, Ermenistan'ın kendi topraklarında uzun süredir devam eden işgalini sona erdiren 44 günlük 2020 Vatan Savaşı'nda parlak bir zafer kazanmıştı. Azerbaycan, Eylül 2023'te terörle mücadele operasyonu sonucunda Karabağ bölgesinin tamamını yeniden meşru kontrolü altına alarak toprak bütünlüğünü ve egemenliğini tam olarak sağlamış ve Karabağ'daki ayrılıkçı cuntayı tarihin tozlu rafları arasına göndermeyi başarmıştı. Böylelikle Ermenistan ve batılı hamilerinin Karabağ'daki sözde Ermeni varlığını koruma çabaları da başarısızlıkla sonuçlanmış oldu. Ayrıca Bakü ve Moskova, Rus Barış Gücü Birliği’nin (RCC) Azerbaycan topraklarından erken çekilmesi çözüme kavuşturdu. Bütün bu yaşananlar Bakü diplomasisinin ustalığını bir kez daha teyit etmiş oldu.
İKİLİ İLİŞKİLERDE RESTORASYON DÖNEMİ
Azerbaycan tarihinde toprakların Ermenistan'a devredilmesi sürecinin 1918-20 yıllarında, devletin ulusal çıkarlarını göz ardı eden kişilerin iktidarda olduğu dönemlerde başladığını hatırlatmak faydalı olacaktır. Ancak Haydar Aliyev, 1969 yılında Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin başına geçtikten sonra Azerbaycan topraklarının dağıtılması süreci durduruldu. 80'li yılların sonlarında Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgal edilmesinin bütün sorumluluğu Bağırov, Vazirov, Mutallibov, Elçibey gibi liderlerin omuzlarına yüklendi.
Azerbaycan'ın Ermenistan'la ilişkilerin çözümüne yönelik barışçıl diplomatik yaklaşımlarından bahsetmişken, bu yönde atılan önemli bir adımdan daha bahsetmek gerekir. Özellikle Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı İdaresi ve Ermenistan Başbakanlığının 7 Aralık tarihli ortak açıklamasına göre her iki ülke de ilişkileri normalleştirme ve egemenlik ve toprak bütünlüğü ilkelerine saygı temelinde bir barış anlaşmasına varma niyetlerini bildirdi. Yapılan ortak açıklamada görüşmelerin iki ülke arasında güven tesis etmek için somut adımlar atma konusunda anlaşıldığı söylendi.
İkili ilişkilerin normalleşme sürecinde iyi niyet göstergesi olarak Azerbaycan 32 Ermeni askerini, Ermenistan ise 2 Azerbaycan askerini serbest bıraktı. Normalleşme adımları arasında dikkat çekici diğer bir gelişme ise Ermenistan’ın, Azerbaycan'ın adaylığını desteklemek için BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı'nın 29. oturumuna (COP-29) adaylıktan çekilmesi oldu. Diğer taraftan Azerbaycan ise Ermenistan'ın SOR üyeliğine destek açıklaması yaptı. Başka bir deyişle, Bakü ve Erivan sadece doğrudan diyalog değil, aynı zamanda ülkeler arasında barışın sağlanması olasılığını da gündemlerine ciddi şekilde almış durumda.
ERMENİSTAN BATILI ÜLKELERE ALDANMAMALI
19 Nisan 2024 ve 7 Aralık 2023 tarihli anlaşmalar, Ermenistan ve Azerbaycan'ın, Bakü'nün saldırı hazırlığında olduğu iddiasıyla Ermeni tarafını korkutan ABD, AB ve özellikle Fransa gibi üçüncü ülkelerin müdahalesi olmaksızın tüm meseleleri bağımsız bir şekilde çözebileceğini gösterdi.
Azerbaycan, bölgedeki kalıcı barışın sağlanmasının önündeki en büyük etkenin batılı güçlerin "arabuluculuk çabaları” olduğunu anlamış durumda. Şimdi, Bakü ve Erivan müzakere masasında gelecekteki barış anlaşmasının önemli noktalarından biri üzerinde uzlaşmaya yaklaştıktan sonra, Ermeni liderliği yavaşlamamalı ve Batı'dan destek aramalıdır. Erivan, Fransa'nın burada Ermenilerin "güvenlik" sorunlarını çözmeye değil, kendi çıkarlarını korumaya çalıştığının farkına varmalıdır.
Bölgede kalıcı barış ancak Ermenistan'ın Batılı güçlerin elinde bir araç olmayı bırakması ve Azerbaycan ile etkili bir diyalog sürdürmesi halinde sağlanabilir. Ancak bu şekilde Güney Kafkasya'da uzun zamandır beklenen barış ve huzur hakim olabilir.