Ayşe Begüm onurumuzdur!
Üzerimize yapışan o "öfkeli kalabalık" ruh halinden çıkıp, bayram arifesinde yüzümüzü güldürenleri konuşalım biraz da...
***
Devletimiz ezik-büzük, el-pençe-divan pozisyona sabitlenmeye çalışırken, milletimizin içindeki cevherin farkına varmasına, isterse ve karakterinden ödün, değerlerinden rüşvet vermeden, kendi azim ve kararlılığıyla da başarabileceğini hatırlamasına bundan "güzel" vesile olur mu;
Bu yüzden, bir dolu deli saçması gündem başlığından "onur" devşirmeye kalkacağımıza, içimize sine sine, bağrımıza basa basa söyleyebiliriz bence:
Ayşe Begüm onurumuzdur!
***
Bir bakar mısınız şu fotoğraftan saçılan ümide; "ay yüzlü güzel konçuy" diye sevesiniz gelmedi mi gördüğünüzde sizin de!
Aydınlık, asil, duru; az sonra atına atlayıp da doğanlarla, kartallarla, şahinlerle yarışa çıkacakmış gibi bozkırda! Ki, minderdeki hareketleriyle izleyenleri çıkardığı yolculuk da farklı değil aslında; hürriyeti soluyor insan bu kıza baktığında!
Bir vakitler bizim olduğunu bile unuttuğumuz uzak diyarlardaki -bir kültür, medeniyet ayaklanmasına da denk gelen- egemenliğimizi çağrıştıran adından mı bilmem; çok etkilendim Ayşe Begüm'den ben...
***
Aerobik Jimnastik'te 15-17 yaş kategorisinde Türkiye'ye bireyselde Dünya Şampiyonluğu getiren Ayşe Begüm de, aynı şampiyona Ayşe Begüm ile birlikte Trio'da dünya ikincisi olan Milli Takımımızın diğer genç sporcuları Deniz Şahin ve Mehmet Ercoş da, "Euro" ile oynayan sözde millî bir grup şımarıktan hem çok daha millî, hem de çok daha fazla hak ediyorlar sahiplenilmeyi, desteklenmeyi...
Tarihe, gazetelerin çoğunun yaptığı gibi "kibrit kutusu" ebadındaki "habercik"lerle değil kocaman puntolarla geçmeli bu çocuklar...
***
Ve elbette;
Teşekkürler, bu "madalya canavarları"nın yetişmesine ön ayak olan Manisa Büyükşehir Belediyesi!
Yatırımını sabun köpüğü şovlara değil "insan"a yaptığın, bugünden yarına miras olarak "sağlam temeller" bıraktığın için...
*
"Müjde" derken?..
Muhalife sorsan "AKP'ye oy havuzu", yandaşa sorsan "makarna kutularına ortakçı çıktı", apolitik ahali için zaten kafadan "dert, bela, asayişsizlik" ilk çağrıştırdığı...
Eh "vatansız" kalmalarında hayli pay sahibi olduğumuz Suriyeliler desen, onlar da Esad'ı mumla arayacaklar da henüz farkına varamadılar...
Benim bildiğim sevindiren bir haberdir;
Bu başlığı atan arkadaş bir söylesin Allah aşkına; "mültecilere vatandaşlık" çıkışının neresi "müjde", kim için "müjde"!
*
Alkollü olarak kullandığı aracıyla bir polisin ölümüne neden olan "ünlü çocuğu", "ben eğitimli insanım" diye savunmuş kendisini; okula sadece ayakları gidip gelmiş demek ki!
*
Fransa "uluslararası hukuk"u tanımıyor mu!
Fransa karar aldı; bu ülkede "Ermeni soykırımı yoktur" demek artık resmen cezai müeyyidesi olan bir suç!
"Avrupa değerleri"nin sembol ülkesi, kararını, soykırım iddialarının "adalet ve yargı tarafından tanınmış" olmasına dayandırıyor; öyle olduğunu varsayıyor. Oysa kapı gibi bir Malta yargıla(yama)ması var.
Didiklemedik arşiv, satın almadık yalancı şahit, patrikhane eliyle organize edilmedik tezgah bırakmamalarına rağmen, İngiliz Kraliyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturmada "kovuşturma başlatacak" kadar bile delil bulunamamıştı Malta'da!
Tehcirin yapıldığı gün aleyhinde delil bulup yargılamayı bile başaramadıkları Osmanlı'yı 100 yıl sonra yargısız infaz eden Avrupa'yı, hâlâ "insan hakları"nda "yüksek adalet makamı" kabul ediyoruz ya, yanarım yanarım ona yanarım!
*
Saçmalama Oscarı'na aday
"Yüksek Sosyete" diye bir dizi... Zengin kız-fakir oğlan filan işte.
Fakir ve fakat zeki, çevik, çalışkan oğlan, ülkenin en büyük ailelerinden birinin tek varisi çok zengin ve fakat tembel arkadaşının yerine geçiyor. Onun adıyla, onun işyerini yönetmeye başlıyor. Sosyetenin gözdesi genç kızımız da, kılık değiştirip "fakirmiş gibi" tezgâhtar olarak işe başlıyor yanlarında!
Ne hikmetse, ne müşteriler, ne çalışanlar bir Allah'ın kulu uyanmıyor duruma!
Herkesin elinde akıllı telefon, herkes birbirine aşık ama kimse de merak edip ötekinin sosyal medya hesabını "stalk(!)"lamıyor.
"Taş Devri"nde geçse tamam da, cep telefonundan GBT kaydı döktüğümüz çağda olmuş mu hiç? "Yılın saçmalama Oscarı"nı hedeflediğinizden mi yoksa televizyonu sahiden "aptal kutusu" varsaydığınızdan, izleyiciyi "zekasız" sandığınızdan mı bu özensizliğiniz!
Biraz mantık... Lütfen...
*
Repliklerin diliyle...
"Dünya, özgür adamların bir tirana karşı durduğunu ve bu savaş bitmeden bir Tanrı-Kral'ın bile kanının dökülebildiğini bilecek..."
300 Spartalı