Ayrılık tohumlarını biz kurutacağız

12 Ağustos, Bingöl'ün MHP'li Belediye Başkanı Hikmet Tekin ve ailesinin katledilişinin 37'nci yılıydı. Bölücü terör örgütünün bu yürek dayanmaz kalleşliğini hatırlatan Hilmi Özden yazmış:

"Hikmet Ağabeyimizin şehadetinden sonra Bingöl'de yine MHP'den Belediye Başkan adayı seçildi. Biz o yıllarda Diyarbakır'da Belediye Başkanlığını sadece 70 civarında oyla kaybetmiştik.

Bugün gelinen durumu; siyasetçisinden akademisyenine, aydınımızdan sade vatandaşımıza kadar hepimiz sorgulamayız.

Vakit geç değil. Terör olayları ilanihaye devam etmez, bunlar mutlaka bir gün bitecektir. Fakat aramıza ekilen ve ekilmeye devam eden etnik, mezhebi vb.. ayrılık tohumlarından Aziz Türk Milletini korumak vazifesi hepimize düşüyor. Özellikle de Türk Milliyetçilerine..."

Hesabı ilahi adalete kalmaz

Denizli'den emekli eğitimci Mehmet Halil Arık'tan Ahmet Davutoğlu'na bir mektup daha geldi. Bakalım bu sefer hangi hangi "öğretmen nasihatları" var Başbakan'a:

"İfade özgürlüğü, vazgeçilmez insan hakları arasında sayılmıştır.. Demokrasilerin erdemidir bu. Ben de size yazarak bu erdemden doğan hakkımı kullanıyorum.

"Seçilmek üzere atanma" kısaca birilerinin inayeti ve icazeti ile makam sahibi olma demektir ki, bu durumun ileride bedel ödetme riski vardır. Hür iradeyi kısıtlar örneğin...

Şayet makam, seçilmek üzere atanmış olmaktan gelen "inayetin" yönlendirdiği biçimde doldurulursa, o makam sahibinin göreceği saygınlık o "inayete" destek verenlerle sınırlı kalacağı açıktır

Tarihte iz bırakabilenler, inayetin ve icazetin değil, yasaların emrettiği biçimde hizmet tutkunu olabilenlerdir...

Devlet yönetiminde sorumluluk taşıyanlar bilmelidirler ki yapılan her işin vebali de; sevabı ve alkışı da işin başında olanındır. "Sen emrettin ben yaptım!" çıkışı, sorumluluktan kaçışı sağlayamayacağı gibi, bir de, emirle uygunsuz iş yapmış olmanın onursuz vebalini de yükler.

Devlet adamlığının ilk koşulu, yasaların yüklediği yükümlülükler doğrultusunda dirayetin, aklın, izan ve vicdanın kullanılabilmesidir. İş başındaki adamın tek kabul edebileceği vesayet kendi aklı ve vicdanıdır. Emir alacağı tek güç yasalardır. Makamlar diyet ödeme kapısı değildir.

Vesayetin nefesini her an ensesinde hisseden kişi, kendisine lütfedilen(!) makamın hatırına buna katlanıyorsa, tarih ona "gölgeli" bir sıfattan başka bir sıfat bahşetmez!...

(...) İlahi adaletin, yargıcı, savcısı ve avukatı olamayız ama, bu dünyada sorulacak hesabın avukatı da oluruz, savcısı da yargıcı da!... Ülkenin vatandaşı olmakla, bu hesabı sandıkta sorma hakkı tanınmıştır bize. Bilgilerinize..."

Büyük tuzak ve saltanat

"Erdoğan ve yol arkadaşlarının söndürülmüş bir ateşi tekrar yakma gafleti işlediğini" savunan MHP eski Mersin Milletvekili Behiç Çelik, "terörle mücadelenin esasları"na dair değerlendirmesini paylaşmış:

"Terörle mücadelede esas ilke; teröre verdiği tahribatın ve aldığı canların karşılığını misliyle vermek, arşivlerinden yararlanmak, örgüte dış destek veren ülkeleri ihtar etmek, Kandile girerek darmadağın etmek, Kuzey Irak kukla devletini haritadan silmek, yasa dışı gelir kaynaklarını alınacak tedbirlerle ortadan kaldırmaktır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yerel yönetimlerde silah zoru ile kazanılan seçimlerin bir meşruiyetinin olamayacağı dolayısıyla tehditle sözde halk temsilcisi olarak kendini görenlerin görevlerine son vermek. Kırsal kesimde terör örgütüne hayat hakkı tanımamak, şehirlerde her türlü terörist yapılanmaları dağıtmak, böylece halkı terör belasının sarmalından kurtarmak, bir anlamda özgürleştirmektir. Bunların hiçbirine yanaşmayan AKP iktidarı elbette terörü azdırır.

Türkiye Cumhuriyeti bağımsızlığına ve egemenliğine göz diken ahlaksız, hayasız ve hainlere kaşı yine muzaffer olacaktır. Bütün mesele iş birlikçi siyasal unsurların devlet kademelerinden hızla tasfiye edilmesidir. Bu vatanı biz sokakta bulmadık. Mülkün sahibi aslisi vardır. Türkiye'nin tapusu, sahibi asli olan Büyük Türk Milleti'dir. Tapuya başka maliklerin göz dikmesi affedilemez. İş birlikçi hain taifesi ile görünürde Müslüman ve azınlık ırkçısı unsurların ittifakını, Türk Milleti parçalayıp atacak; itibar, namus ve izzeti şerefini koruyacaktır.

Bugün; PKK'nın yol kesmeleri ve güvenlik güçleriyle çatışmalara girmesi hasım güçlerin provaları olarak değerlendirilmelidir(...) Maalesef açıkça Türklere karşı birleşik cephe kurulmuştur. Ankara ve İstanbul'da etkin şahsiyetlerin Türk'ün varlığına yönelik tehditleri bertaraf etmeleri için opsiyon hemen hemen tükenmiştir. Zira kâfir tek bir millettir ve Türkiye aleyhine birleşmiştir..."

Yazarın Diğer Yazıları