“Ergenekon kasası” suçlamasıyla tutuklanan ancak suçunu öğrenemeden ölen Kuddusi Okkır’ın eşi Sabriye Okkır, kocasına ulaşabilmek için aylarca cezaevi cezaevi dolaşmak zorunda kaldığını söyledi
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan ancak suçunu öğrenemeden yaşamını yitiren işadamı Kuddusi Okkır’ın eşi Sabriye Okkır, hapiste durumu ağırlaşan kocasının nereye sevk edildiğini öğrenebilmek için, aylarca cezaevi cezaevi dolaştığını, hastane ziyaret günü kovaladığını söyledi.
Depresyona bağladılar
Sapasağlam girdiği cezaevinden cesedi tahliye edilen eşinin yaşadığı insanlık dramını Akşam gazetesinden Nagehan Alçı’ya anlatan Sabriye Okkır, kabus dolu günlerin Mart 2008’de başladığını kaydetti. Okkır, şunları söyledi: “Martta ani bir kilo kaybı ve şiddetli kusmalar başladı. Ben mide üzerinde durdum. Cezaevi onu o sıra Tekirdağ Devlet Hastanesi’ne götürüyordu. Tedavi ediliyor diye çok fazla bir şey yapmadım. Sonra hareketleri yavaşlamaya başladı. 30 Mart’ta hareketleri epey ağırlaşmıştı. Nisan başındaki 10 dakikalık telefon görüşmemizde ise tek bir cümle kurabildi: ’Ben iyiyim.’O halinde bile iyi olduğunu söylüyor, bize moral veriyordu. Konuşma güçlüğü çektiği için olayı depresyona bağladılar.”
Hastane kovalamacası
Eşinin durumu hakkında bilgi almak için cezaevini aradığında, kocasının Bakırköy Devlet Hastanesi’ne götürüldüğünü öğrendiğini belirten Sabriye Okkır, şöyle devam etti: “Bize bu konuda bilgi vermemişlerdi. Hemen Bakırköy’ü aradım. ’Ziyaret günü perşembe’dediler. Perşembe günü gittiğimizde eşimi orada bulamadık. Bayrampaşa’ya sevk edilmişti. Bayrampaşa’ya gittik. Orada da ziyaretin çarşamba günü olduğunu söylediler. Bayrampaşa’ya gittik. Bu defa Haseki’de olduğu söylendi... Bu üç hafta böyle sürdü...”
Beyni urla kaplıydı
Kuddusi Okkır’ın eşi, bu süreçte durumu daha da ağırlaşan kocasının önce Bayrampaşa Devlet Hastanesi’ne, buradan da Tekirdağ Cezaevi’ne gönderildiğini ifade etti. Cezaevinin kabul etmemesi üzerine eşinin Tekirdağ Devlet Hastanesi’ne sevk edildiğini anlatan Sabriye Okkır, sözlerini şöyle tamamladı: “Sonunda kocamın yanına refakate gittim. Ciğerleri tamamen su toplamış, bilinci kapanmıştı. Ultrason ve MR çekilince durum ortaya çıktı: Kanser ciğerlerinden kemik iliklerine oradan da beynine yayılmıştı. Beyni urlarla kaplıydı. 4’üncü aşamadaydı. Yapılacak fazla bir şey yoktu. Gerisini zaten biliyorsunuz..”