Enflasyonun altına zorla indirilen faizler sonucu artan kur ve kendisini en çok gıda ve enerji fiyatlarında gösteren yüksek enflasyonun ülkeyi nereye götüreceği konusunda CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’dan ses getirecek açıklamalar geldi.
Erdoğdu CHP Ekonomi Masası TV’de Evren Devrim Zelyut''a beklentilerini şöyle özetledi.
İşte önemli başlıklar...
“Türkiye ekonomisindeki faiz, kur ve enflasyon tıkanıklığı ağır biçimde devam ediyor.” dedi ve sözü Bakan Nebati’nin Londra ziyaretine getirerek şöyle devam etti, “Keşke gitmeseydi, çünkü faiz enflasyonun nedenidir diyen bir kafanın Londra’ya gitmesi ülkeyi sadece çok daha zor durumda bırakır.”
Merkez Bankası rezervleri artmıyor
Erdoğdu Türkiye’de üç haneli bir enflasyon yaşanırken politika faizinin 14 olduğuna dikkat çekerek Bakan Nebati’nin enflasyonu önemsizleştirdik sözlerini hatırlattı ve şunları söyledi, “Bankalar Merkez Bankası’ndan 14’le aldığı parayı 30’la Hazineye satıyor, yani Ulus’taki Merkez Bankası’ndan aldıklarını Eskişehir yolundaki Hazineye götürünceye kadar 16 puan kazanıyorlar.”
Erdoğdu hükümetin en büyük derdinin döviz olduğunu söyleyerek bunu bulmak için üstü açık, üstü kapalı her şeyi yaptıklarını belirtti. KKM ve YUVAM hesaplarının maliyetini halkın ödeyeceğini söyledi. İhracatçılara da büyük bir baskı yapılarak döviz toplanmaya çalışıldığını ama bütün bu yapılanların Merkez Bankası rezervlerini artırmadığının altını çizdi.
“Görünen o ki, yani bütün kurşunları salladılar, bütün silahları harcadılar, şimdi çaresiz bekleyiş içindeler, Nebati çok da hüzün verici bir şekilde Londra’ya gitti o beğenmedikleri, tefeci dedikleri fonlardan para istemeye. Fondaki katılımcılara baktığımızda son derece alt düzeyde sınırlı bir katılım olmuş, üstelik Nebati hiç söylememesi gereken şeyleri söylemiş. Türkiye’deki enflasyonun sebebini siz anlayamazsınız kültüreldir diyor.
Enflasyon artışa devam edecek
Ben asla liberal bir ekonomist değilim ama Milton Friedman’ın bir lafı vardır enflasyon her yerde ve her ülkede parasal bir olgudur diye, yazık bu ülkeye bu şekilde hiçbir yere varamayız, hızlı bir şekilde döviz krizine doğru gidiyoruz.” diyen Erdoğdu bundan sonra olacaklara yönelik beklentilerini şöyle özetledi, “Enflasyon artışa devam edecek, fiili enflasyon üç hane üzerinde TUİK enflasyonu da elli puan üzerinde kalmaya devam edecek. Mart, nisan, mayıs böyle devam eder.
Tarih verdi
Normalde haziran, temmuz ve ağustos aylarında tarımsal üretim ve turizmle birlikte enflasyonda bir düşüş beklenir ama bu ÜFE ve kur baskısı üzerimizdeyken ben bir düşüş beklemiyorum. Ta ki gelecek yıl aralık ayına kadar.”
Erdoğdu asgari ücret düzenlemesinin de artan fiyatlar karşısında eridiğini söyleyerek şunları belirtti, “Bu şu demek, ya sosyal patlamalar olacak ya da ek zamlar verilecek. Ek zamlar verildiği ölçüde bu da enflasyonu besleyecek. Üstelik bir de Hazine’nin Merkez Bankası’ndan muhasebe hileleri ile tırtıkladığı 150/160 milyar bir para var. Yani Hazine’ye aktarılan 70 milyar görünse de 60 milyar TL’de Merkez’in zararı silindi. Sonuçta bunlar para basmak demek. Bu enflasyonist bir baskı yaratacak.”
Türkiye için felaket benzeri sonuçlar olacak
Erdoğdu paranın değeri düşmesine rağmen tekrar cari açık verilmeye başlandığını, verilen kredilerde yatırım şartı arandığını ama bunun takibinin de oldukça zor olduğunu belirterek şu tespiti yaptı, “Gördüğüm kadarıyla gittikleri yol şu, çıkmaz sokağa geldiklerinde hani doksanlı yıllarda süper bono vardı Hazine’nin çıkardığı, altı ayda yüzde elli faiz diye, böyle çok yüksek bir faizle bir bono çıkaracaklar buna benzer bir araçla insanlar dövizlerini bozsun, insanlar yüksek faize gelsin diye amaçları olacak ama şunu söyleyeyim insan gibi zamanında üç puan faiz yükseltseydiler bütün bu işler başımıza gelmeyecekti. Saçma sapan bir ekonomik tezin peşinde ülke heba oldu.”
Erdoğdu’ya Amerikan Merkez Bankası’nın olası faiz artışları ve parasal sıkılaşması sorulduğunda Türkiye için bol ve ucuz kredi devrinin kapandığını, 500 puan civarındaki CDS ile FED faiz artırımı ve bilanço küçültmesinin Türkiye için felaket benzeri sonuçları olabileceğini belirtti.
“Bu iktidar sonbaharı göremez, yani birinci ayda elektrik fiyatlarına bakın, millet eşinin bileziğini bozduruyor, kredi kartındaki boş limiti harcıyor, işletmeler birikimlerini harcıyor, daha birinci aydayız. Bu elektrik, doğalgaz, akaryakıt faturaları ikinci, üçüncü, dördüncü ayda da böyle ödenecek. Bunların üretimde de temel girdi olduğunu düşünürsek bunlar mal ve hizmet fiyatlarına yansıyacak.
Lokantalardaki enerji maliyetlerini görüyoruz, camına yapıştırmış 45 bin lira elektrik maliyeti, kirası 25 bin lira… Orta gelir grubunun yüzde 25 geliri enerjiye gidiyor.” diyen Erdoğdu enerji maliyetlerindeki artışı ise iki nedene dayandırdı, “Enerji şirketlerinde çok zarar birikti, bunun da iki nedeni var, birincisi bunlar çok fazla rüşvet ödemek zorunda kaldılar enerji yolsuzluklarında, ikincisi enerji piyasasındaki vergiler dolayısıyla zamlarla yansıttığınızda fahiş fiyatlar ortaya çıkıyor.”
Türkiye hiçbir zaman böyle bir kriz görmedi
Ortaya çıkan kötü tablodan erken bir seçimle çıkılıp çıkılmayacağı sorulduğunda ise Erdoğdu şu açıklamayı yaptı, “Tayyip Erdoğan asla bir erken seçim yapmaz. Yapılacak her seçimi karşısına çıkacak her rakibe karşı kaybetme riski çok yüksek. Bunu böyle kendimize güven anlamında söylemiyorum. Türkiye’nin daha önceki krizleri ve krizlerin oy davranışlarına etkileri olarak söylüyorum. Türkiye hiçbir zaman böyle bir kriz görmedi. Ama Erdoğan’ın bir seçim kaybetme lüksü yok. Yani ne Demirel’e ne Ecevit’e benziyor durumu. Bir suç ekonomisinin başında olduğu için erken seçim kararı alabileceğini düşünmüyorum. İki yıl öncesinden söylemiştim, yine aynı şeyi söylüyorum, erken seçim değil erken kaos bekliyorum.
‘Suç Ekonomisi’nin toplam ekonomiden ayıklanması gerek
Yani vatandaş da buna dayanacak durumda değil. Bir tarafta Erdoğan, diğer tarafta 83 milyon vatandaş ama artık vatandaşın dayanacak gücü kalmadı. Bu nedenle üzülerek söylüyorum ben Türkiye’de erken bir seçim değil, erken bir sosyolojik kaos bekliyorum, bu kaosun da demokrasi içinde kalması adına biz elimizden geleni yapacağız.
Erdoğdu ekonomin düzelmesi için ‘Suç Ekonomisi’nin toplam ekonomiden ayıklanması gerektiğini söyleyerek kara paranın makro ekonomik dengeyi etkileyecek duruma geldiğini, kara parayı bitirecek Avrupa ve BM standartlarının acil bir şekilde uygulanması gerektiğini belirtti. Kurumsal çöküşün AKP’nin gidişiyle durdurulabileceğini ancak yaraların sarılması için toplumun tüm kesimlerinin desteği ile birkaç yıla ihtiyaç olacağını sözlerine ekledi.