MAG Dergisi’nden Gözde Yılmaz’a konuşan Ayça Ayşin Turan, okuyuculara özel samimi açıklamalar yaptı. İşte o röportaj;
Hukuk okumak isterken kendinizi sinema ve televizyon bölümünde buldunuz. Bu geçiş nasıl oldu?
Dizi ve film izlemeyi çok seviyordum. Bir süre sonra o dünyanın nasıl kurulduğunu, sahne arkasını, sahnelerin nasıl çekildiğini merak eder hale gelmeye başladım ve bu merakım hukuk okuma duygusundan ağır bastı.
Nasıl bir çocukluk geçirdiniz? Çocukluğunuza baktığınızda, şimdiki halinize yansıyan neler var?
Karadeniz’de büyüdüm ben; o coğrafyanın enerjisinin de ruhuma yansıdığını düşünüyorum. Gülmeyi çok seviyorum. Mutsuzlukların kenarından köşesinden kaçmaya özen gösteriyorum. Çocukken de böyleydi. Sanırım mahalle kültürüyle büyüyen son jenerasyondanım. Sokakta oyunlar oynardım bol bol. Belki de oynamaya olan tutkum o zamanlardan geliyordur.
Hayatınızdaki dönüm noktalarının neler olduğunu söyleyebilirsiniz?
Sanırım kamera arkasından kamera önüne geçişim, yani oyuncu olmam diyebilirim. Normalde çok sakin ve utangaç bir yapım var; ama oyunculuk öyle değil. Kendi sınırlarının ötesine geçip başka karakterlere hayat vermen ve onlarla empati kurman gerekiyor. Oyunculuk benim en özgürleştiğim alanım ve dönüm noktam diyebilirim.
Çekimlerde rutinleriniz ya da totemleriniz var mı? Rolünüze nasıl hazırlanıyorsunuz?
Var birtakım totemlerim ama adı üzerinde totem, o yüzden paylaşmak doğru olmaz. Role hazırlanırken kapanıyorum. Oyuncu koçumla gece gündüz çalışıyorum. Senaryoyu iyi analiz etmeye çalışıp yönetmenlerimle ve senaristlerle paralel ilerlemeye çalışıyorum. Karakteri derinlemesine anlayıp onunla empati yapmaya çalışıyorum ve Ayça’yı evde bırakıp sete çıkıyorum.
Hem televizyon yapımlarında hem dijital platformlarda yayımlanan yapımlarda yer aldınız. Farklılıkları nelerdi?
Dijitalde daha başı sonu belli hikâyelerle yola çıkıyorsunuz, ne zaman biteceği belli ve karakterin nereye evrileceğini bilerek ilerliyorsunuz. Televizyonun ritmiyse hikâyesel ilerleyişiyle ve çalışma sürelerinin uzunluğu sebebiyle bambaşka; ama onun da bilinmezliği ve heyecanı ayrı keyifli. Ayrıca TV’ye iş yaptığınızda geri dönüşü anında oluyor ama dijitalde bu geri dönüş için bir süre, işin yayımlanmasını bekleyebiliyorsunuz.
Peki, bugüne kadar yer aldığınız projelerden en keyif aldığınız hangisiydi?
İçinde bulunduğum her işin yeri bende ayrı ama sanırım bambaşka bir yeri olan işim “Meryem”. Bu da; Meryem’in, sevdiği adam için yaptığı fedakarlıktan çok, hayatla baş etme mücadelesindeki güçlü duruşundan kaynaklanıyor.
Canlandırmayı çok istediğiniz bir karakter var mı? Hangi tür bir yapımda yer almak size daha çok heyecan verir?
Dram, fantastik, bilim kurgu, gerilim, tarihî… Çok fazla var. Genelde iş seçerken farklı karakterler olmasına özen gösteriyorum. Bu zamana kadar da hep bunlara dikkat ettim.
Canlandırdığınız karakterlere kendinizden bir şeyler katıyor musunuz? O karakterler de size yeni bakış açıları kazandırıyor mu?
Canlandırdığım karakterin ve hikâyenin benim kalbime dokunması çok önemli. Bu sebeple bir iş geldiğinde de ilk buna bakıyorum. Oynadığım karakterler birbirinden farklı olsa da canlandırdığım kadınların yaralarını, hayatlarını ve anılarını düşünüyor, karakterle bir oluyorum.
Kendinizde değiştirmek istediğiniz bir özelliğiniz var mı? Değişime bakışınız nasıl?
Dışardan, soğuk ve mesafeli bir insan imajı veriyorum. Sanırım bunu değiştirmek isterdim. Bir de bu kadar sabırlı ve alttan alan bir insan olmak istemezdim. Bazen karşımdakini kırmamak için birçok şeyi içime atıyorum ve bu daha sonra bende keskin kopuşlara sebep oluyor. Bunu da değiştirmek isterdim.
Kendinizi en çok ne zaman özgür hissediyorsunuz?
Sette olduğum her an kendimi çok daha fazla özgür hissediyorum, çünkü canlandırdığım karakterle belki de Ayça olarak hiçbir zaman yapmayacağım davranışlarda bulunabiliyorum.
Paralel evrende Ayça Ayşin Turan ne yapıyor olurdu?
Paralel evrende hukuk okumuş, davadan davaya koşturan bir Ayça olabilir. Eğlence ve medya hukukunda uzmanlaşmıştır belki de, kim bilir. Yine de bu evrendeki Ayça’nın seçiminden ben çok memnunum.
Formunuz ve güzelliğinizle sıkça adınızdan söz ettiriyorsunuz. Fiziğinizi korumak için neler yapıyorsunuz? Bu konuda önerileriniz neler olur?
Yemek yemeyi, özellikle tatlıyı çok seviyorum; bu yüzden, çalışmadığım zamanlarda kendimi özgür bırakıyorum, diyebilirim. Onun haricinde, fiziğimi korumam gerektiği zamanlarda sporumu yapıyorum, beslenmeme dikkat ediyorum. Bu konuda sanırım bir öneri veremem, çünkü kime neyin en iyi geldiğini kişinin kendisi bilir.
Geleceğin sizde uyandırdığı hisleri anlatmanızı istesek, neler söylersiniz?
Daha çok yeni, çok büyük bir afet yaşadık. Hâlâ kalbimde hissediyorum ağırlığını… Umut yeşersin istiyorum tüm insanların içinde gelecek dendiğinde…
Ufukta sizi heyecanlandıran projeler var mı?
Var diyebilirim. Umarım en kısa zamanda netleşir ve sizlerle paylaşmış olurum.