"Seküler bir çevrede büyüdüğüm, Atatürkçü bir ailede yetiştiğim, Batılı bir eğitim aldığım için Ayasofya’nın ibadete açılması ile ilgili hassasiyet ve beklentiyi başta kavrayamadım" diyen Nagehan Alçı, "Yıllardır kapalı olan Heybeliada Ruhban Okulu yeniden açılsa seküler Rumlar sevinmeyecek mi? Tabii ki sevinecek. Dünyadaki bütün Rumlar bu kararı coşkuyla kutlayacak. İşte Ayasofya meselesine de böyle bakmak gerekir diye düşünüyorum." dedi.
Bu vesliyle Heybeliada Ruhban Okulu'nun da yeniden açılması çağrısı yapan Alçı'nın konuya dair yazdığı satırlar şöyle:
Ayasofya’nın yeniden camiye çevrilmesi ile birlikte Batı’da Türkiye aleyhine oluşan olumsuz hava çok can sıkıcı. Türkiye egemen bir devlet olarak elbette kendi bünyesindeki varlıkları ile ilgili tek karar verici merci.
Yaklaşık 500 yıl boyunca cami olarak hizmet vermiş, İstanbul’un fethinin simgesi Ayasofya’nın yeniden ibadete açılıp açılmayacağına elbette yalnızca Türkiye Cumhuriyeti Devleti karar vermeli.
Öte yandan uzun zamandır buzdolabında olan bir konuyu da bu vesile ile yeniden gündeme getirebiliriz diye düşünüyorum.
Yukarıda örnek olarak verdiğim Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılması AK partinin ilk dönemlerinin önemli konu başlıklarından biriydi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o dönem hem mevzuat hem eğitim sistemi bakımından çok boyutlu bir süreç işlediğini hatırlatan demeçleri arşivlerde duruyor.
Sonrasında bu konu Yunanistan’ın Batı Trakya’daki Türklere yönelik ayrımcı ve dışlayıcı yaklaşımları ve AB’nin çifte standartları nedeniyle askıya alındı.
Halbuki Ayasofya Camii yeniden ibadete açılırken, Ruhban Okulu da yeniden kapılarını açsa bu toprakların herkesi kucakladığına ve tüm inançların özgürce yaşandığına dair çok güzel bir mesaj verilmiş, Batı’daki Türkiye aleyhtarı çevrelerin de elinden büyük bir koz...