WikiLeaks isimli internet sitesinin kurucusu olan Julian Assange, 2010 yılında başta ABDolmak üzere çok sayıda ülkeye ait binlerce gizli belge, yazışma ve askeri raporu internet üzerinden yayınladı. Skandallarla dolu raporlarda ABD yönetiminin dünyanın birçok yerindeki askeri operasyonlarda silahsız gazeteci ve sivilleri hedef almasına ilişkin bilgiler yer aldı.
Tüm dünyada ses getiren raporların ardından 2010 yılında Assange iki kadına tecavüzle suçlandı ve suçlamanın yapıldığı ülke İsveç'e iadesine karar verildi. O sırada Londrada bulunan Assange, İsveç'e iadesi halinde ABD'ye gönderilme riski bulunduğu gerekçesiyle Ekvador'un Londra Büyükelçiliği'ne sığındı. Assange hakkında İsveç'te açılan davalar, 2017 yılında düşürüldü. Assange ise 7 yıldır yaşadığı Büyükelçilikten dün karga tulumba gözaltına alınarak çıkarıldı.
AVUSTRALYA: İDAM CEZASINA KARŞIYIZ
WikiLeaks'in kurucusu Julian Assange'ın tutuklanması sonrasında vatandaşı olduğu Avustralya'dan da açıklamalar geldi. Avustralya Başbakanı Scott Morrison, ülkesinin Assange meselesine müdahil olmasının sözkonusu olmadığını söyledi.
Perşembe günü açıklamalarda bulunan Morrison, konunun "ABD'yi ilgilendiren bir mesele" olduğunu ve "kendileriyle hiçbir ilgisi olmadığını" kaydetti. Morrison, Assange'a standart konsolosluk hizmetlerinin sağlanması dışında özel bir muamelede bulunulmayacağını söyleyerek, "Avustralyalılar yurtdışına gidip yasaları çiğnediklerinde, bulundukları ülkenin adalet sistemine teslim olmak durumundadırlar" şeklinde konuştu.
Avustralya Dışişleri Bakanı Marise Payne ise Assange'ın iadesi konusunun "ABD ve İngiltere arasında" bir mesele olduğunu kaydetti. Ülkesinin idam cezasına "kesinlikle karşı" olduğunu belirten Payne, İngiltere'nin ABD'den, iade gerçekleştiği takdirde Assange'ın idam edilmeyeceği taahhüdünü aldığını da sözlerine ekledi.
YEŞİLLER PARTİSİ: SERBEST BIRAKIN
Avustralya Yeşiller Partisi lideri Richard Di Natale, ülkesinin Julian Assange'ın iade edilmemesi için çalışması gerektiğini kaydetti. Di Natale, "Bu tutuklama dünya çapında basın özgürlüğü açısından karanlık bir gündür" değerlendirmesinde bulundu.
Diğer yandan Avustralya'nın çeşitli yerlerinde Assange'a destek eylemleri yapılıyor. Cuma günü yaklaşık 30 kişi Sydney merkezindeki İngiliz Konsolosluğu önünde toplanarak Assange'ın serbest bırakılması çağrısında bulundu. Göstericiler "Hakikati özgürleştirin, Assange'ı serbest bırakın, haberciyi vurmayın" sloganlarının yazılı olduğu pankartlar taşıdı. Cuma günü Melbourne'de de bir destek eylemi düzenleneceği belirtildi.
Avustralya merkezli bazı gazeteci örgütleri de Assange'ın serbest bırakılması çağrılarına destek verdi.
ASSANGE'A YAKIN İSME EKVADOR'DA GÖZALTI
DW Türkçe'nin haberine göre Julian Assange'a yakınlığıyla bilinen bir kişi Perşembe günü Japonya'ya kaçmaya çalışırken Ekvador'da gözaltına alındı.
Bilgiyi kamuoyuna duyuran Ekvador İçişleri Bakanı Maria Paula Romo, sözkonusu kişinin kimliğini açıklamadı. Sözkonusu kişinin "yalnızca soruşturma nedeniyle gözaltına alındığını" belirten Bakan Romo, şüphelinin Assange'a 2012 yılında sığınma hakkı tanıyan eski Ekvador Dışişleri Bakanı Ricardo Patino ile yurtdışına seyahatlerde bulunduğunu kaydetti. Romo, "Kendisinin hükümetimizi istikrarsızlaştırma girişimlerinde rol oynadığına dair yeterince kanıtımız var" dedi.
HILLARY CLINTON: HESABINI VERMELİ
Eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da Julian Assange'ın tutuklanmasıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Perşembe günü New York'ta konuşan Clinton, Assange'ın fiillerinin hesabını vermesi gerektiğini söyledi. Hakkındaki iddianamede Assange'ın "bir askeri bilgisayarın ABD hükümetine ait bilgilerin çalınması amacıyla hacklenmesine destek vermesinin" sözkonusu olduğunu belirten Clinton, "Aslolan, kendisinin yaptıklarının sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğidir" dedi.
