İki yüzyıl öncesine kadar Atlıkaraca denmiştir. Sözcüğün etimolojisi üzerine en yaygın sav, İtalyanca Carousse'dan Karaca olarak değişmesidir.
Oysa İtalyanca carousse ve İspanyolca Garusso sözcüğü savaş oyunu anlamındadır ve 11. yüzyılda Arap ordularında savaşan Türklerin at eğitimi için kullandıkları bir alet ve eğlence amaçlı at oyunlarına verilen isimden türetilmiştir. At karaca ya da atlı karaca adlarıyla Anadolu'da hala yer isimleri mevcuttur.
Atlıkarınca ise Osmanlı toplum yaşamında önemli bir yer tutan seyirlik bir oyundur. Bellerine giydileri at kuklalarıyla müzik eşliğinde türlü gülünçlükler yapan oyuncuların gösterisidir. "...kukla, meddah, orta oyunu, tuluat, köy seyirlik oyunları, aşık karşılaşmaları,baranalar, fasıl heyetleri, halk oyunları, canbazlar, ayı oynatıcıları, atlıkarıncalar..."
Bu seyirlik oyunların giderek toplum hayatından çıkışı ile Atlı karaca, Atlıkarınca olarak adlandırılmaya başlanmıştır.
Geleneksel tipleri ve türünün ilk örnekleri dönen bir platformun üstüne yerleştirilmiş olan tahta atlar ya da değişik hayvanlardan oluşmaktaydı. Bunlar sadece bir eksen etrafında dönmemekte aynı zamanda atın veya hayvanın koşuşunu canlandırmak için yukarı ve aşağı yönde hareket etmektedirler.
Artık sadece atlar veya hayvanlar değil aynı zamanda arabalar, uçaklar ve hatta uzay araçları gibi modern makinaların da maketleri kullanılmaktadır. Atlıkarıncalar çoğunlukla lunaparklar gibi eğlence mekanlarında bulunmakla birlikte birçok alışveriş merkezinde ve diğer parklarda tek başlarına da bulunabilmektedirler.
Lunaparklarda büyük ve elektrik ile çalışan atlıkarıncalar bulunurken, çok basit üç dört çocuğun oturabileceği kadar küçük olan bir atlıkarınca sadece yere sabitlenmiş bir eksen ve ona dik açıyla bir bilyalı rulman mekanizmasıyla ilişkilendirilmiş dönen 3-4 oturaktan oluşabilmektedir.