E- Yugoslavya Basını
Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümü Yugoslavya basınında da derin yankı ve yorumlara sebep olmuş, Atatürk’ün kişiliği ve eseri üzerine çok yönlü ve sürekli değerlendirmelerde bulunulmuştur. Gazeteler 12 ve 13 Kasım günkü yayınlarını özellikle Atatürk’e ayırmış, pek çok başmakale ve makaleler yazmışlardır. Belgrad’daki Zagreb ve Lubliyana gazeteleriyle diğer büyük şehirlerde yayınlanan bütün gazeteler sayfalarında Atatürk’ün eser ve hayatını anlatmışlardır. Gazeteler birinci sayfalarında Atatürk’ün fotoğrafını neşretmiş ve heyecanlı cümlelerle Türk milletinin duyduğu derin acıyı tasvir etmişlerdir. Onun ölümü bütün Yugoslavların kalbinde derin akisler uyandırmış, bütün memlekette resmi binalarla birçok evler bayraklarını yarıya indirmişlerdir.
Bu münasebetle Yugoslavya’daki Politika, Pravda ve Vreme gazeteleri onun yaratmış olduğu eserinde özellikle iki noktaya dikkat çekmişler, bağımsızlık mücadelesi ve parlak zaferleri. Bilhassa Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra hem yurt içinde hem de yurt dışında, barışseverlik yoluna devam edilerek dünya barışının sürekli olmasında yol göstericilik rolü ön plana çıkarılmıştır. Gazetelerde çıkan bütün yazılardan genel bir değerlendirmeye vardığımızda, Fransız devriminden sonra dünyanın diğer inkılâpları ile birlikte Türk inkılâbının yöneticisi ve yaratıcısı olan Mustafa Kemal Atatürk’ün üstün idaresi altında, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun insanlık barışının temin edilmesine katkı sağladığı hususu üzerinde özellikle durulduğu gözlenmektedir Çünkü Mustafa Kemal Atatürk’ün yürüttüğü inkılâp ve onun sonucu olarak kurulan yeni Türk devletinin takip ettiği sürekli barış siyaseti ile dünya barışının sonsuzluğunun sarsılmaz ve saptırılmaz temel taşı olduğu düşünülmüştür. Bu temel taşın bugün Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın barışçıl politikasına çok büyük katkıda bulunduğu da kabul edilmektedir.
Özellikle Vreme Gazetesi, Atatürk’ün ölümü dolayısıyla neşrettiği başmakalesinde bilhassa şunları yazmaktadır; “Türkiye’nin kaderine bütün dost ve müttefikleri ve bilhassa Yugoslavya iştirak etmektedir. Kral Aleksandr’ın katlini müteakip, Atatürk “seferberlik ilan edeyim mi?” cümlesini muhtevi bir telgraf çeker. Atatürk’ün bu sözü Yugoslavya’da hiçbir zaman unutulmayacaktır. Bu suretle Yugoslavya’da nüfuzu Avrupa’da olduğu gibi Asya milletleri arasında seneden seneye artmakta bulunan tamamıyla millî ve kudretli modern büyük Türkiye’yi vücuda getirmiş olan Atatürk’ün adını hiçbir zaman unutmayacaktır, diyerek sonsuza dek onu minnetle anacaklarına dair söz vermişlerdir.
Politika Gazetesi ise şunları yazmıştır; “Tarih silinmez harflerle bu devlet adamının adını hak edecektir. Atatürk bir halk adamıdır. Kırılmaz azmi, kuvvetli zekâsı ve kuvveti kendisini mağlup ettiği mukadderatın önüne getirmiş ve bu suretle yeni Türkiye’nin mübadili olmuştur.” Aynı gazetenin başka bir yorumunda da, Atatürk’ün dâhiyane meziyetleri anlatıldıktan sonra, Şövalye Kral Alexsandr’ı Türk atasına bağlayan derin dostluk ve sevgiden bahisle Stoyadinoviç’in ilk Ankara seyahatinde söylediği şu sözleri hatırlatılmıştır; “Arkamda 18 milyon Türk var. Bunlar bir kelime söylemeden Yugoslav kardeşliği için kendilerini fedaya amadedirler” demiştir.