Böylece o, Atatürk’e derin bir hayranlık duyarak davranışlarını takdir etmiş ve şu cümlelerle dile getirmiştir; “XX. yüzyıl tarihi onun adını sayfalarında Hitler, Mussolini, Lenin, Stalin vs.. kişilerle eşit olarak kaydetmektedir. Öyle sanıyorum ki, onların arasında bu parlak gri gözlü, yorulmak nedir bilmeyen, yanardağ gibi bu adam son sırada olanlardan değildir. Onun değerinin büyük önemi vardır” dedikten sonra birinci sırada olması gerektiğini söyleyerek Atatürk davalarını harika olarak değerlendirmiştir.
Sofya’daki bütün gazeteler ayrıca Atatürk’ün Sofya’daki ikametine ait hatıralara özel bir ilgi göstererek bu hususa geniş yer ayırarak, yazdıkları makalelerde ona olan sevgiyi dile getirmişlerdir. Slovo Gazetesi başyazarı Meçkarof tarafından yazılmış olan başmakalede, genel savaşın sonundaki büyük yenilgiden bahsedildikten sonra şöyle denilmiştir; “Osmanlı İmparatorluğu’nun vücudunu merhametsiz bir şekilde kesmekte olan cerrahların bıçağını çekip alan Mustafa Kemal olmuştur. Millî enerjiyi harekete geçirdi ve milletin iradesini canlandırdı. Yoldan çıkmış bulunan hükümet merkezini terk ederek Sakarya’da galip gelecek olan silahı tavlamak üzere Anadolu’ya geldi. Bununla beraber silah zaferiyle iktifa etmiyordu. Türkiye’yi kurtarmak büyük ve zengin yapmak istiyordu. Onun kültür seviyesini yükseltmek istiyordu. Bütün milleti için kahramanlığının ve insan faziletlerinin sembolü olan o diğerlerinden daha az müthiş olmayan bir mücadeleye başladı. Millî ve sosyal inkılâp mücadelesi... Fakat kendisiyle birlikte giden birkaç şey var, alevli mizacı, kuvvetli ve tükenmez enerjisi, hareketli ve daima uyanık halde olan düşüncesi ve eğilmez iradesi”. Kısaca gazete, Türk Milletinin kurtuluşuna, yeni Türkiye’nin kuruluşuna öncülük eden Atatürk’ün kahraman mücadelesini uzun uzadıya anlatmıştır..
Yine aynı gazetede Eski Başbakanlardan Andre Taşef’in imzasını taşıyan bir yazıda şu ifadeler kullanılmıştır; “Atatürk’ün imzası Türk tarihinde ebedi olarak altın harflerle yazılı kalacaktır. Çünkü bu adı taşıyan adam, en buhranlı anlarda yalnız memleketinin şeref ve namusunu kurtarmakla kalmamış, nispeten çok kısa bir devirde memleketini yükseltmiş ve milletinin umumi terakki yolunda ilerletmiştir. Atatürk eski harflerle yaşamış olan bir rejimi gömmekle asla tereddüt etmedi. Emsali görülmemiş ve işitilmemiş bir cesaretle derin bir ıslahat silsilesini ele almış ve dünyayı hayrette bırakan enerjiyi bir suretle tahakkuk ettirmiştir. Hakiki bir mucize yaratmıştır.” Bu övgü dolu ifadelerin ardından bütün Bulgar milletinin Türkiye’ye ve Türklere karşı samimi dostluk hisleri beslediğini de sözlerine eklemiştir.
Utro Gazetesi de Başbakan Musanof’un bir konuşmasını başmakalesinde yayınlamıştır. Başbakan şöyle diyordu; “Atatürk Türkiye’yi ihya ve teceddüdün temellerini attı... Bulgaristan hakkında iyi emeller besliyordu. Bana dedi ki; Bulgaristan ve Türkiye dost olmalıdırlar. Bulgaristan’a hasım olan Türkiye’ye hasımdır.”