Orsag (Ujsag) Gazetesinde yayınlanan bir makalede; “Dünya bu harp ve sulh kahramanı büyük adamın ölümü ile fakir düşmüştür. İktidarı azmi ve bahadırlığı ile aman bilmeyen galiplerin tatbike kalkıştıkları pranga siyasetini ilk kıran Atatürk’tür. Kendisi cesurane bir tarzda mücadeleyi kabul etmiş ve muvaffak olmuştur. Fakat Atatürk barışta da savaştaki kadar çok büyüktü. Milleti uyandırarak, canlandırarak millî hissi azamî derecede takviye etmiştir. Malik olduğu muazzam kudretlere rağmen hayatını sade bir millet çocuğu gibi geçirmiştir” yorumuna yer verilmiştir.
Aynı gazetenin 11 Kasım 1938 sayısının 2. sayfasında ise onun hakkında şu yorum yapılmıştır; “Türkiye’nin kurtarıcısı, modern Türkiye’nin kurucusu Atatürk milletini barış boyunduruğundan halkını orta çağ geriliğinden kurtararak milleti özgürlüğüne kavuşturdu. Sultanlar döneminde geri kalmış olan milleti canlandırarak millî şuurla bilinçlendirdi. O reformlar politikası ile idarî ve sosyal düzenlemeler getirdi. Engellere karşı Türkiye’den modern bir devlet yarattı”. Daha sonra makalede, Mustafa Kemal’in yaşam öyküsü, Asyalı Türkiye’nin Avrupalı bir devlete dönüştürme çalışmaları ile ülkede demir yollarının, okulların, fabrikaların inşa edilmesiyle birlikte, kıyafet ve harf inkılâplarının yapıldığı anlatılmıştır. Akıllı ve bilinçli bir dış politika güdülmesiyle de Sovyet Rusya ile dostluk antlaşması yaparak yurdunun kuzey sınırının korunmasının sağlandığı, Yakın Doğu ve Balkan ülkeleriyle dostluk paktları ve ekonomik antlaşmalar yapıldığı, Montrö Konferansı ile Çanakkale Boğazı’nın yeniden tahkiminin Türklere verildiği ve takip edilen bu sağlam dış politika sonucunda tarihte egemen Hatay Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu belirtilmiştir.
Budapeşte’de yayınlanan Esti Ujsag Gazetesi, 22 Kasım 1938 tarihli nüshasında, Atatürk için oldukça uzun bir makale yayınlamıştır. Gazete, Bizans’ın yıkılışından sonra Viyana kapılarına dayanan Asyalı milletin gittikçe büyüyüp genişlemesi dünya hâkimiyeti büyüklüğü oranında, yıkılmasının da çabuk olduğundan bahisle, hasta adam Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünü belirterek şöyle devam etmektedir; “Türk Barış Antlaşmasının yazarları Clemenceau, Wilson, Llyod George geleceği tayin için acilen gündemi ele aldılar. Türkiye’nin haritadan silineceğine işaret ederek işte o zaman Avrupa ilk defa eski erdemlerin ruh gücünden söz etmeye başlayarak Fransız Başbakanı İngilizlerden Mustafa Kemal’in kim olduğunu sordu. Onun hakkında pek bilgileri olmadığından Sevr antlaşmasını bir kere daha ele aldılar. O ise Anadolu’da tek olarak mücadeleyi, yeniden doğuşu hayalinde canlandırıyordu. Birkaç dostu, pek çok da düşmanı vardı. Buna rağmen savaşa girdi. Eski imparatorluk fikirlerine karşı, muzaffer büyük devletlere, haydutluğa yeltenenlere, çok iyi silahlanmış Yunan ordusuna, yabancı ülkelere, fakirliğe karşı savaştı. İki yıl süren savaş boyunca onun başarısızlıktan şüphe etmesi aklından bile geçmedi. Kendi başına etrafı düşmanlarla sarılı bir duruma düştüğü zaman elinde eski silah ile yok olmaya karşı çıktı.”(Erkun, “Macar Basınının Atatürk ve Atatürk İnkılâplarıyla İlgili Yorumu”, s. 386-387) Gazete, yorumunda daha sonra yapılan inkılâplara yer vermiş ve Yakın Doğu’da yeni bir milletin doğduğunu ve Atatürk’ün XX. yüzyılın en büyük devlet adamı, kumandanı olduğunu söyleyerek her milletin onu örnek alacağını ve saygıyla anacağını ve yüzyılın dünya tarihi gerçeğinde imkânsızlığın olmadığını belirtmiştir.