ATATÜRK’ÜN TARİH GÖRÜŞÜ – 8 –

ATATÜRK’ÜN TARİH GÖRÜŞÜ – 8 –

Türk milleti kartalın meziyetlerini daha gençliğinde kazanmıştır

esat-atalay-001.jpg
“Türkleri bütün dünyaya geri bir millet olarak tanıtan görüş bizim de içimize girmiştir. Dört yüz çadırlık bedevî bir kabileden bir imparatorluk ve millet tarihini başlatmak suretiyle imparatorluk zamanında Türklerin görüşü de bu merkezdeydi. Evvelâ, millete, tarihini, asîl bir millete mensup bulunduğunu, bütün medeniyetlerin anası olan ileri bir milletin çocukları olduğunu öğretmeliyiz.” (1930 Ahmet Hamdi Başar, Atatürkle Üç Ay, s. 122.)

“Eğer bir millet büyükse kendisini tanımakla daha büyük olur.” (Hikmet Bayur, TDK Türk Dili, Belleten, No:33, 1938, S.16)

Millî tarih ve millî şuur

“Biz Balkanları niçin kaybettik biliyor musunuz? Bunun tek bir sebebi vardır. Bu da İslâv araştırma cemiyetlerinin kurduğu Dil Kurumlarıdır. Bizim içimizdeki insanların millî tarihlerini yazıp millî şuurlarını uyandırdığı zaman biz Balkanlar’da, Trakya hudutlarına çekildik.”(Enver Behnan Şapolyo, 1951 Olağanüstü Türk Dil Kurultayı, s. 54.)

“Dünyanın bize saygı göstermesini istiyorsak, ilk önce biz kendi benliğimize ve milletimize bu saygıyı hissî, fikrî ve fiil olarak bütün

davranış ve hareketlerimizle gösterelim.”(Yaşa, Dursun; a.g.e. s. 57.)

Atatürk’ün Türk Milleti

ve Türk tarihine bakışı

“Bizim Türk milletimiz eski ve şerefli bir millettir. Zaten Orta Asya’nın Altay yaylasında yetiştiği için kartalın meziyetlerini daha gençliğinde kazanmıştır. Ta uzakları görür, hızlı bir uçuşu vardır ve bu ruhu barındıracak kadar kuvvetli bir beden sahibidir. Zaten, maddî olsun, dimağî olsun hiçbir sıkıcı hudut içinde durmaz. Yaradılışta olduğundan yüksek anayurdunun Dünya’dan uzak vaziyetine karşı isyan etmiştir. İşte o zaman bu ilk Türkler başlarını alarak Dünya’nın hem doğusuna hem batısına yayıldılar yılmaz atalarımızın bütün bu ilk saldırışlarıyla bugünün Türk milleti olan bizler, pek ziyade alâkadarız. Ancak en büyük alâkamız onlar için büyük duvarını paralayarak o vakte kadar korunabilmesi için medeniyetinin ta yüreğine sokulmalarına, yahut kuzey batıya doğru dönerek geniş İskandinavya sahasına girmelerine ait olmadığı gibi, tarihin Attila dediği büyük bir Türk kumandasında Orta Avrupa’ya akın etmesine veya kardeş milletlerin bu gibi istila hareketlerine de bağlanamaz. Biz tabiî olarak ve başlıca o grupla alâkadarız ki tarih batı istikametinde yakın doğuya doğru gelerek bugün Sümer medeniyeti, Hitit medeniyeti denilen medeniyetlerle Anadolu’nun başlıca tarihten önceki medeniyetlerini kurmuşlardır. Batı medeniyeti, Asya kıtasındaki insan denizinin, bu birbirini kovalayan dalgaları önüne bir büyük set kurdu. Ve bu set, en sonra Bizans imparatorluğu şeklinde meydana çıktı. Bu imparatorlukla atalarımız dövüşmeğe başladılar. Zafer tam pençemize girerken bu sefer batıdan gelen başka bir dalga - Haçlılar- Anadolu’ya saldırarak kat’i zaferimizi yani, büyük harp mükâfatı ve geniş imparatorluk sembolü olan İstanbul’u almamızı tam iki yüz sene -1453 senesine kadar- geri bıraktı.