Atatürk'ün "Orhun Anıtları" kitabına düştüğü tarihi not!
Gazeteci Oral Çalışlar’ın, yeniden yayımlanan “Liderler Hapishanesi, 12 Eylül Günlükleri” adlı kitabında “İnönü, Ecevit’e Gençliğe Hitabe’yi kendisinin yazdığını söyledi” diye bir ifade kullandığı bildiriliyor. Çalışlar kitabında bunu Ecevit’ten dinlediğini anlatıyor:
“Atatürk hazırladığı büyük nutku, yakın arkadaşı İsmet İnönü’ye okuması ve fikirlerini söylemesi için vermiş. İsmet Paşa uzun konuşmayı okuyup bitirdikten sonra Atatürk’e iade etmiş. Atatürk’ün ’Nasıl buldun’ sorusuna, ’Paşam çok güzel, ancak, sonunu gençliğe hitap ederek bitirmek sanırım faydalı olur’ cevabını vermiş. Atatürk de bunun üzerine ’O zaman sen yaz böyle bir bölümü; bakalım, iyi olursa dediğin gibi yaparız’ deyince İsmet İnönü Nutuk’un sonundaki ünlü ’Gençliğe Hitabe’ bölümünü kaleme almış.”
* * *
Bu iddiayı İnönü veya Ecevit yaşarken neden yazmamış bilmiyoruz. Fakat Atatürk’ün Büyük Nutuk’un son bölümündeki gençliğe hitabesini nereden ilham alarak yazdığını biliyoruz. Hem de kendi el yazısıyla!
Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya “Atatürk ve Türk Dili” başlıklı bir konferansında aynen şu ifadeleri kullanmıştı:
“Ben Atatürk’ün okuduğu bazı kitapları inceledim. Atatürk, Vilhelm Thomsen’in Inscriptions de l’Orkhon (Orhun Yazıtları) adlı eserini okumuş. Birçok kelimenin altını mavi kalemle, kırmızı kalemle çizmiş, bazı kelimeleri yeniden tercüme etmiş, bazen soru işareti koymuş. Kısacası Atatürk millî pınardan su içmiş, ecdadımız Köl Tigin’in, Bilge Kağan’ın metinlerini orijinalinden okumuş. Atatürk kökümüzü, geçmişimizi bildiği için Batılıların yapmış olduğu yanlış tarih yorumları karşısında Türk Tarih Kurumu’nu kurduruyor.”
Ayrıca Muhittin Nalbantoğlu da Atatürk’ün okuduğu kitapları tek tek incelemiş ve bunlar arasında 1924 yılında Türkçe olarak da basılan Orhun Abideleri kitabının da matbaadan çıkar çıkmaz Atatürk’e hediye edildiğini tespit etmiştir. Nalbantoğlu, Bilge Kağan’ın “Ey Türk budunu” diye başlayıp bütün Türk Milleti’ne hitap ettiği son sayfanın kenarına, Atatürk’ün kendi el yazısıyla, “Büyük nutuk böyle bir ifadeyle hitam bulacaktır” diye not düştüğünü de görmüştür.
* * *
Bu iki gözlemden ve Atatürk’ün kendi el yazısından anlaşılan şudur; Atatürk, Bilge Kağan’ın topyekûn Türk Milleti’ne hitap etmesinden etkilenmiş ve büyük nutkunu sona erdirirken böyle bir hitapta bulunmaya karar vermiştir.
“Ey Türk Budunu” ile “Ey Türk Gençliği” arasında özde hiçbir fark yoktur. Atatürk’e göre, Türk istikbalinin evladı, muhtaç olduğu kudreti, damarlarındaki “asil kan” da bulacaktır. “Ne mutlu Türk’üm diyene” ifadesinde de, “Bunca yerlere Türk adını, Türk şanını alıştırdım” politikası saklıdır...
“Bir Türk dünyaya bedeldir” ifadesinde, “Türk beğleri, millet işitin! Üstte gök çökmedikçe altta yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir? Ey Türk Milleti! Öykün (düşün) ve kendine dön” ifadesi vardır...
Atatürk, yeni Türk devletini kurarken de esas olarak Türk’ün kendi kaynağından, Bilge Kağan modelinden faydalanmıştır.
Zaten o “Asıl temeli kendi içimizden çıkarmak zorundayız” diyordu.
* * *
İnönü elbette tarihimize damgasını vuran çok önemli bir tarihi kişiliktir. Ancak başında Atatürk olmayınca, Rusya tehdidine karşı Türkiye’nin bağımsızlığını zayıflatan bir yola girmekten başka bir çare bulamamıştır.
İnönü, Alman etkisiyle Turancılık yapmış, Almanya savaşı kaybedince, dış politika çökmüş, Türkiye Yalta’daki paylaşım anlaşmasında Amerikan kontrolüne terk edilmişti. Daha DP iktidara gelmeden, Amerikalılar gelmiş, Meclis’in bahçesine bitişik bir binaya yerleşmişti!
Türk istikbâlinin evladına bunu mu örnek
gösterecekti?