Gençlik Yılları:
Elbette Büyük Atatürk için yerli yazarlarımızın, devlet adamlarımızın, sivil asker her kademeden insanlarımızın, bilim adamlarımızın da çok dikkate değer yazıları vardır. Ama biz, Atatürk’ün liderliğini kabul ve tescil ettirdiği olaylardan bazı örnekleri sergilemek istiyoruz.
Mustafa Kemal, rahmetli General Ali Fuat Cebesoy’un çok yakın arkadaşıdır. Bu vesile ile, Ali Fuat Cebesoy’un babası İsmail Fazıl Paşa ile de tanışmıştır. Paşa O’nda büyük nitelikler bulmaktadır. O’nu arkadaşı Osman Nizami Paşa’ya da tanıtır. Eski büyükelçi ve bakan Osman Nizami Paşa, uzunca bir süre Mustafa Kemal ile görüşür. Sonra da, “Mustafa Kemal oğlum, sen bizler gibi, yalnız bir kurmay subay olarak hayata atılmayacaksın. Keskin zekân ve yüksek kabiliyetin memleketin geleceği üzerinde çok etkili olacaktır. Sende, memleketin başına gelen büyük adamların, daha gençliklerinde gösterdikleri eşsiz kabiliyet ve zekâ işaretlerini görmekteyim” der.
Mustafa Kemal, kurmay yüzbaşı olmuştur. Tayin beklemektedir. Bazı arkadaşları ile birlikte buluşup görüşmeler yapmaktadır. Bu görüşmeler Abdülhamit yönetimi üzerinedir, istibdat ve padişahlık üzerinedir.
Bu konuşmalar, sarayca haber alınır. Birkaç arkadaşı ile birlikte tutuklanır. Arkadaşlarının bir kısmı bir süre sonra serbest bırakılır. Ali Fuat Cebesoy: “Mustafa Kemal lider olduğu için bizden on gün kadar sonra bırakıldı” der.
Mustafa Kemal Şam’a tayin edilmiştir. Topçu stajına gitmeden önce, Beyrut’ta, arkadaşlarıyla bir görüşme yapar. Bu görüşmede onlara: “...Dava, yıkılmak üzere bulunan bir imparatorluktan, önce bir Türk Devleti çıkarmaktır” der.
1906’dan itibaren Atatürk’ün tavırlarında, tutum ve davranışlarında bu büyük düşünce parlamaktadır. Bu sebeple Şam’da kurduğu “Vatan ve Hürriyet Cemiyeti”ni Selanik’te de kurar. O kuruluşta daha sonra İttihat ve Terakki’de büyük rol oynayanlar arasında bulunan Ömer Naci gibi arkadaşları O’nun liderliğini kabul ederler. Bu ihtilâl cemiyetinde çalışırlar.
Daha sonra Selânik’e tayin edilir. Bu, Türk Devleti kurma fikrini daha da etrafıyla anlatır. Atatürk, İttihat ve Terakki’deki arkadaşlarına der ki: “Meşrutiyetin ilânı yeter çare olamaz. Cemiyet, bir siyasî parti haline gelmelidir. Meşrutiyetin ilânından sonra da hükümeti ele almalıdır. Bu vazifeye önceden hazırlanmak gerek. Bunun için derhal bir plân ve program hazırlanmalıdır. Aksi takdirde, İkinci Meşrutiyet de birincinin akibetine uğrar.” Ve devam eder: “... Meşrutiyet, köhneleşmiş ve insicamını kaybetmiş olan Osmanlı imparatorluğunun gövdesi üzerine değil, aksine Türk çoğunluğun yaşadığı kısım üzerine oturtulmalıdır. Düşmanların, yani büyük devletlerin yapacağı bir tasfiye yerine ihtilâl idaresi kendi başına bir Türk Devleti kurmalıdır.”